Osman Kepenek

Tüm yazıları
...

Küresel Salgınla Mücadelede Türk Cumhuriyetleri

1991 yılında Eskişehir’de dünyaya gelmiştir. İlköğretim, lise ve üniversite öğrenimini bu şehirde tamamlamıştır. Türkiye’nin önemli düşünce kuruluşlarında uzun dönem stajyer olarak bulunmuş, çeşitli proje çalışmalarına dâhil olmuştur. 2013 yılında farklı üniversitelerde öğrenim gören öğrencilerle birlikte Akademik Araştırma Enstitüsünü kurmuş ve başkanlığını üstlenmiştir. Eskişehir Yenigün gazetesinde 3 yıl boyunca düzenli olarak köşe yazarlığı yapmıştır. Yazılarının genel muhtevası ihtisas alanı olan dış politika üzerine olmakla birlikte, Türk Dünyasındaki mühim gelişmelere ve Türk tefekkür hayatına dair görüşlerine de bu köşede yer vermiştir. Türk Dünyasının ihtiyaç duyduğu yetişmiş insan kaynağını sağlamak üzere kurulan Avrasya Eğitim Merkezinin temsilciliğini üstlenmiştir. Yurtiçi ve yurtdışında pek çok kongre ve sempozyumlara katılmış olan Kepenek’in ulusal basında ve muhtelif dergilerde yayınlanmış çok sayıda yazısı mevcuttur. Akademik çalışmalarına başkanı olduğu Enstitü bünyesinde devam etmektedir.

İletişim: osmankepenek26@gmail.com

Osman Kepenek

Küresel Salgınla Mücadelede Türk Cumhuriyetleri

Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve adeta bütün dünyayı kuşatan Kovid-19 virüsü, Türk Cumhuriyetlerinde de etkisini gösterdi. Olağanüstü hal ilânı, seçimlerin iptali, sokağa çıkma yasağı, şehirlerin karantinaya alınması gibi bir dizi radikal eylem planını uygulamaya koyan Türk Cumhuriyetlerinin virüsle mücadele sürecini iyi yönettiğini söylemek mümkün. Genel olarak şeffaf bir şekilde yürütülen süreçte sadece Türkmenistan’dan sağlıklı bilgiler kamuoyuna yansımadı. Bölgenin genel durumu ve ülke nüfusu göz önünde bulundurulduğunda Türkmenistan’daki vaka sayılarını az çok tahmin etmek ve çok ciddi boyutlara ulaşan bir salgın durumunun olmadığını söylemek mümkün olabilir. Salgının başladığı ilk günden bu yana Türk Cumhuriyetlerinin aralarındaki koordinasyonu, bilgi ve imkân paylaşımını mümkün olan en üst seviyede yürüttüklerini görmek yarınlar adına umut verici adımlar olarak değerlendirilmektedir. Konunun daha anlaşılır olması ve Türk Cumhuriyetlerinin her birinin durumunu ayrı ayrı gözlemleyebilmek adına ülkeleri özel olarak ele almanın daha faydalı olacağı kanaatindeyiz.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)

Ortalama nüfusu üç yüz bin civarında olan KKTC’de son hasta 11 Mayıs tarihinde taburcu edildi ve o günden bu yana pozitif bir vakaya rastlanmıyor. Bugüne kadar 108 vakanın görüldüğü ülkede 4 can kaybı yaşanırken tabloyu daha da ağırlaştıran haberler yurtdışından geldi. KKTC Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamalarına göre İngiltere’de bulunan 89 KKTC vatandaşı Kovid-19 sebebiyle hayatını kaybetti. Sosyal yaşamın kademeli olarak eskiye dönmeye başladığı KKTC’de hükümet ve Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı arasında uzun süredir devam eden siyasi anlaşmazlığın salgının en etkili olduğu dönemde bile devam ettiğini söylememiz gerekiyor. Söz konusu gerginliğin temelinde ise yine Akıncı’nın Rum yönetimine şirin görünme çabalarının olduğunu söyleyen hükümet yetkilileri, KKTC Cumhurbaşkanının Rum lider Nikos Anastasiadis’ten tıbbi yardım talebinde bulunmasından oldukça rahatsız. KKTC’de 26 Nisan’da yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı seçimleri Kovid-19 sebebiyle ertelenerek 11 Ekim tarihine alınmıştı. Salgın öncesinde seçim atmosferine giren KKTC’de siyasi tansiyonun salgın döneminde de pek düşmediği ve normalleşme ile birlikte tekrar hızlı bir şekilde seçim sathına döneceğini söylemek mümkün.

Bilindiği gibi KKTC Türkiye haricinde hiçbir ülke tarafından tanınmıyor ve ne yazık ki buna Türk Cumhuriyetleri de dâhil. KKTC bugüne kadar dünya üzerinde pek çok uluslararası kuruluş tarafından yok sayıldı ve haklarının ihlaline göz yumuldu. Bunun son örneği ise salgın döneminde kendini gösterdi. Dünya Sağlık Örgütü, günlük olarak açıkladığı Kovid-19 vakalarında her ülkeye yer verirken KKTC verilerini yok saymış ve KKTC’nin virüsün yayılımının durduğu ilk ülke olduğu görmezden gelmiştir. KKTC Başbakanı Ersin Tatar ise Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörüne yazdığı mektupla bu durumu kabul edilemez bulduklarını ifade etti.

Azerbaycan

On milyon nüfusa sahip Azerbaycan’da bugüne kadar 43 kişi Kovid-19 sebebiyle hayatını kaybetti. Ülkede ilk vaka 28 Şubat tarihinde görülürken gelinen aşamada günlük vaka sayısının 100’lü rakamlarda seyrettiği ve can kayıplarının büyük oranda önüne geçildiği görülmektedir. Vakaların ilk görülmeye başladığı dönemde pek çok ülkede tanı kitlerinin bulunmadığını hatırlatan Azerbaycan Sağlık Bakanı Oktay Şireliyev, bu testlere Türkiye sayesinde ulaştıklarını belirtmişti. Salgında zirve noktasını geride bırakan Azerbaycan, uygulamış olduğu bazı tedbirleri de yumuşatma kararı aldı. Bu kapsamda sokağa çıkma yasağının uygulandığı bölgelerde, kısa mesajla izin alarak sokağa çıkma uygulamasına 18 Mayıs’ta son verildi. Ülkeye giriş çıkışlar da dâhil olmak üzere bazı tedbir kararlarına ise bir süre daha devam edilecek.

Kazakistan

On sekiz milyona ulaşan nüfusu ile Türkiye ve Özbekistan’ın ardından Türk Cumhuriyetleri içinde en fazla nüfus yoğunluğuna sahip olan Kazakistan’da bugüne kadar 35 kişi Kovid-19 virüsü sonucunda yaşamını yitirdi. Salgınının büyük oranda kontrol altına alındığı ülkede günlük yeni vaka sayısı 100 civarında seyrederken can kayıplarının birkaç gün içinde önüne geçileceği tahmin ediliyor. Ülkede 15 Mart’ta ilan edilen olağanüstü hal yönetimine son verilirken şehir içi ulaşımla birlikte uçak ve tren seferlerinin de yeniden faaliyete geçmesi kararlaştırıldı. Cumhurbaşkanı Tokayev ise salgın tehlikesinin tam olarak bitmediğinin altını çizerek ülkenin belirli bölgelerinde yeni vakaların görülmeye devam ettiğini ve hayatının normal akışına geçmesi süresince hükümetin almış olduğu yüzlerce kararın uygulanacağını ifade etti. Kazakistan, bu süreçte Almatı, Nursultan ve Çimkent gibi büyük şehirler başta olmak üzere ihtiyaç duyulan bölgelerde iki hafta gibi çok kısa bir sürede salgınla mücadele için özel hastaneler inşa ederek virüsle mücadelede gerekli sağlık hizmetini sağlamayı başardı.

Özbekistan

Türkiye-Özbekistan ilişkileri uzun yıllar boyunca askıda kalmış ve kurucu Devlet Başkanı İslam Kerimov’un hayatını kaybetmesinin ardından ikili ilişkiler yeniden başlamıştı. 33 milyonluk nüfusu ve henüz dünya ile tam olarak entegre olmayan yapısı ile gelecek için çok önemli bir değer olan Özbekistan’da bugüne kadar 13 kişi virüs sebebiyle hayatını kaybetti. Ülkede yeni vaka sayısı bitme noktasına gelirken can kayıplarının da kısa sürede sona ereceği tahmininde bulunuluyor. Alınan tedbirlerin aşamalı olarak kaldırılmaya başlandığı Özbekistan’da vatandaşların şahsi araçlarını belli saatler içinde kullanılması da dâhil olmak üzere bazı kısıtlamalara izin verildiği duyuruldu. Ülkenin yurtdışı hava sahasının ise Haziran ayı sonuna kadar kapalı kalması kararlaştırıldı.

Kırgızistan

6 milyon nüfusa sahip olan Kırgızistan, salgınla mücadele konusunda son derece hassas adımlar atıyor. Ülkede bugüne kadar 14 kişi hayatını kaybederken yeni vaka ve can kayıplarının önümüzdeki haftalarda bitmesi bekleniyor. Bu noktada başlangıçta alınan bir dizi tedbirin gözden geçirilerek hafifletilmeye başlatıldığı görülmektedir. Diğer yandan salgın sürecinde bir ilke imza atan Kırgızistan, Türk Cumhuriyetleri arasında Kovid-19 virüsü sebebiyle ilk ve tek görevden alınmanın yaşandığı ülke olma özelliğini üzerinde taşıyor. Devlet başkanı Sooronbay Ceenbekov, salgının ülke genelinde yayılmasını engelleyemedikleri ve zamanında gerekli tedbirleri almadıkları gerekçesiyle Sağlık Bakanı Kosmosbek Çolponbayev ve Başbakan Yardımcısı Altınay Ömürbekova’nın görevlerine son vermişti. Küresel salgın sebebiyle ülkelere acil kredi yardımında bulunacağını açıklayan IMF’nin dünya çapında onayladığı ilk kredi başvurusunun da Kırgızistan olduğu biliniyor.

Türkmenistan

Bağımsızlığından bu yana dünya üzerinde “tarafsızlık” politikası ile hareket eden ve bu politikasını 1995 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda da imza altına aldırarak “daimi tarafsız ülke” statüsüne kavuşan Türkmenistan, kısa süre öncesine kadar Türk Dünyasındaki bütünleşme hareketlerine en uzak ülke olarak tanımlanmaktaydı. 6 milyonluk nüfusa sahip ülkede siyasal sistemin gereği olarak ülkenin tek hâkim gücü konumunda bulunan devlet başkanının uygulamaları, devletin temel politikası olarak tartışmasız kabul görüyor. Bu noktada Kovid-19 virüsü ile alakalı her türlü haber ve içeriğin resmi olarak paylaşımını yasaklayan Cumhurbaşkanı Gurbanguli Berdimuhammedov, bu kararıyla Türkmenistan’daki tabloyu görmemizi en azından şimdilik engellemiş durumda. Resmi veri akışının olmadığı ve Dünya Sağlık Örgütü’nün de henüz bir tespitte bulunamadığı ülkede nüfusa oranla bir değerlendirme yapılacak olursa salgının Türkmenistan’da da bitmek üzere olduğu çıkarımında bulunulabilir. Tabii, resmi olarak dünyaya ilan edilen bir vaka olmadığı için ülkeye herhangi bir tıbbi yardımın yapılması da söz konusu değil.

Sonuç

Dünya üzerinde büyük bir travmaya sebep olan ve adeta insanlığı esir alan salgının pek çok ülkede zirve noktasına ulaşarak yavaşlamaya başladığı görülüyor. Türk Cumhuriyetlerindeki tablonun da benzer şekilde seyrettiğini söylemek mümkün. Türkiye Cumhuriyeti ise salgın sürecini kendi içinde iyi yönetmiş, bununla birlikte birçok farklı ülkeye yardımda bulunarak kendisine yöneltilen taleplere insani dış politika anlayışı çerçevesinde bigane kalmamıştır. Türkiye’nin yumuşak gücünü ve dünya üzerindeki prestijini artıran bu yardımların diğer dünya ülkeleriyle birlikte Türk Cumhuriyetlerine de ulaştırıldığı görülmüştür.

Türkiye, başta KKTC olmak üzere Türk Cumhuriyetlerinin tamamına gereken her türlü tıbbi ve insani desteği sağlamış, salgının hızını azalttığı ve bazı tedbirlerin yumuşatılmaya başladığı Mayıs ayı ortasında bile Kazakistan’a tıbbi malzeme desteğinde bulunmuş, Kırgızistan’ın azalan test kitlerini tamamlamış ve gıda yardımlarına devam etmiştir. Türkiye’nin bu yardımlarının yanında Türk Cumhuriyetlerinin birbirlerine yapmış olduğu destek de bir hayli önemlidir. Özellikle Kazakistan ve Özbekistan’ın Kırgızistan’a yapmış oldukları hibe ve yardımlar bu ülkelerin salgın sonrası dönemde daha sıkı ilişkiler içine girmelerine vesile olacaktır.

Türk Dünyasının bütünleşme hareketinde lokomotif konumunda bulunan Türk Konseyinin salgın sürecinde ortaya koymuş olduğu girişimler büyük önem taşımaktadır. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in önerisi ile video konferans yoluyla bir araya gelen Türk Dünyası liderleri, salgınla mücadele konusunda atılacak ortak adımları gündemlerine almış ve uygulamaya koymuşlardır. Söz konusu olağanüstü zirveye Türk dünyasındaki bütünleşme hareketlerine uzun süredir mesafeli duran ve hali hazırda ülkesinde vaka açıklamayan Türkmenistan’ın da devlet başkanı seviyesinde katılması ayrıca önemlidir. Devlet başkanları zirvesinin yanında ekonomi, göç ve gümrük başta olmak üzere farklı başlıklarda Türk Dünyasını aynı masa etrafında bir araya getiren Türk Konseyi üzerine düşen sorumlulukları hakkıyla yerine getirmektedir.