Gökmen Kılıçoğlu

Tüm yazıları
...

31 Mart Dünya Azerbaycanlılar Soykırım Günü: Fedai Nesli ve Difai Teşkilatı

Henüz yazar hakkında detaylı bilgi verilmemiştir.

Gökmen Kılıçoğlu

31 Mart tarihi Azerbaycanlılar Soykırım Günü olarak anılmaktadır. Aslında tüm Türkler için olmalıdır. Millet olarak başımıza gelenleri gerektiği kadar iyi bilmiyoruz. Böyle günler farkındalığımızı arttıracaktır.  Uğradığımız soykırımlara dair bilimsel eserler az ve yetersiz de olsa mevcuttur, ancak bunlar ortalama okuyucu için sıkıcı, birçok ayrıntının olduğu, okunması genel itibari ile zor kitaplardır. Okumayı pek de sevmeyen insanımızın bir de teknik ayrıntılarla dolu bu kitapları okumasını beklemek biraz hayali geliyor insana. Bu yüzden bu konuda halkın ilgisini çekebilecek, açık, anlaşılır ve akıcı bir anlamda popülist çalışmalara ihtiyaç olduğunu söyleyebiliriz.

Ermeni terörü sadece Anadolu’da olmamıştır. Kafkasya’da Rusların politikaları ile suni olarak nüfusu arttırılan Ermeniler, 1900’lerin başında o bölgede de ciddi Müslüman kıyımları yapmışlardır. Sovyet döneminde bu konunun ya üstü örtülmüş ya da çarlığın iki komşu halk arasındaki ‘böl- yönet’ politikasına bağlanmıştır. Emperyalist Rus çarlığının sınıf bilincinin oluşmasını engellemek için halklar arasında etnik çatışma çıkardığını iddia edilmiştir. Şüphesiz bu söylenenlerde doğruluk payı vardır, ancak gerçekleri tam olarak açıklamamaktadır. Her durumda Rus hükümetinin Ermenileri kayırdığı gerçeği göz ardı edilmeye çalışılmıştır.

Azerbaycan’da o dönemde var olan siyasi ve toplumsal hareketler halk düşmanı, karşı devrimci, gerici, pan-İslamist, pan-Türkist olarak yaftalanmıştır. Kafkasya’da Müslümanları katleden, karışıklıkları çıkaran, eli kanlı Taşnaklarla, onların bu faaliyetlerini durdurmaya çalışan, nefsi müdafaa gösterenler aynı kefeye konmuştur. Bu dönemle ilgili Ordubadi’nin(1) “Kanlı Yıllar” eseri mutlaka okunmalıdır.

Bu dönemle ilgili yazılan bir roman bende büyük heyecan uyandırdı. Azerbaycan’ın tanınmış şair ve yazarlarından olan Sabir Rüstemhanlı’nın yazdığı “Difai Fedaileri”(2) adlı kitabını Bakü’deyken alıp okuma fırsatı bulmuştum. Kitap daha sonra Türkiye’de de yayınlandı(3). Yazar kitabını, “1905 yılında, Kafkasya’da yaşayan iki komşu halkı karşı karşıya getiren kanlı olayların anlatıldığı bu roman, o dönemle ilgili tarihi belgeler ışığında yazılmıştır.” sözleriyle anlatmakta. Kitabın Türkiye’deki yayıncısı Adem Sarıgöl ise romanda Kafkasya’da cereyan eden Ermeni- Türk çatışmasında devrin insanlarının milli savunma hareketine katılmaya iten nedenler ve Azerbaycan’ın düşman çizmeleri altından kurtarmak için devrin aydınlarının verdikleri çetin ve şerefli mücadelenin anlatıldığını belirtmektedir.

Kitap Ahmed Ağaoğlu’nun hayatı etrafında şekillenmektedir. Ağaoğlu’nun uzun yıllar sonra Fransa’dan Karabağ’a dönüş yolunda başlıyor hikâye. Yolculuk sırasında gördüğü Ermeni rahip, onu çocukluğuna götürür. Realnı mektebi (Çarlık Rusya’sında modern eğitim verilen ortaokul) sıralarında sayıca az olan Müslüman öğrencilere, Ermenilerin yaptığı baskı ve kendisinin onlara gösterdiği direniş Ağaoğlu’nun hayatının belki de en önemli noktasını oluşturmuş. Ahmed medresede okumayı istememiş, modern bir okulda zorluklarla eğitim almış; daha sonra St. Petersburg’a gitmiş ancak orada da karşısına engeller çıkarılmış ve eğitim hayatına Paris’te devam etmiştir. Rusça, Fransızca, Arapça ve Farsçayı iyi derecede bilen, dünyada neler olup bittiğinin farkında olan bir genç olarak Ahmed, Fransa’da Entelektüel çevrelere girmiş, Cemalettin Afgani’den James Darmstaedter’e, Ernast Renan’a kadar birçok önemli şahsiyetle dostluk kurmuştur. Kendisinden gizlenen babasının ölümünü bir rastlantı sonucu öğrenince yurda dönmüş, annesinin öldüğünü ise anca Şuşa’ya geldiğinde öğrenmiştir.

Ahmed, hemen çalışmaya başlamış, bölgede olan bitene vakıf olduktan sonra neler yapabileceğini araştırmıştır. Yazıları ile halkı aydınlatmış, Rus memurların tarafgirliğine ve Ermeni zorbaların baskısına karşı halkı savunmuştur. Ağaoğlu’nun Bakü’ye gitmesi, burada gazetecilik yaparak halkı aydınlatma mücadelesi, Azerbaycan’ın en önemli aydınları ile ilişkileri, Türkçe bir gazete çıkarma çabaları anlatılmaktadır. Petrolün getirdiği zenginlik birçok etnik grubu Bakü’ye çekmiştir. Ruslar özellikle Hristiyanları desteklemiş, Kafkasya’nın etnik yapısını ve dengesini değiştirmek için uzun zamandır kullandığı Ermeniler bu destekten aslan payını almışlardır. Türklerin elinden toprakları alınmış, devlet görevlileri tarafından hor görülmüş, ezilmişlerdir. Ermeni örgütleri kendilerine karşı tutumlarını beğenmedikleri Rus görevlilere karşı saldırmaktan da çekinmemişlerdir. Ermenilerin bu önü alınmaz tutumları neticesinde çatışmalar başlamış, bu çatışmalar kısa sürede tüm Kafkasya’ya yayılmıştır. Ruslar birçok yerde açıkça Ermenileri desteklemiş; barış görüşmelerinde Ermeni yanlısı tutumunu sürdürmüş, Ermeniler de barış görüşmelerini bir oyalama aracı olarak kullanmışlardır.

Ağaoğlu, bu durum karşısında ancak örgütlü bir mücadele ile durulacağını düşünmüştür. Bakü’de kurulan örgüt hızla teşkilatlanmış, bölgenin en etkili gücü haline gelmiştir. Difai partisinin çalışmaları Kafkasya’da güç dengesini Türklerin lehine değiştirmiştir. Hemen her yerde bozguna uğrayan Ermeniler geri çekilmek zorunda kalmışlardır. Bu örgüt kısa sürede Bakü, Batum, Tiflis gibi Kafkas şehirleri ve Karabağ, Dağıstan gibi bölgelerde çok geniş bir bölgede yayılmış, Ermeni saldırılarına karşı önemli bir dayanak noktası oluşturmuş ve böylece Ruslarca desteklenen Ermeni çetecilerinin baskısından canı yanan ahaliyi Azerbaycan’ın geleceği uğrunda seferber edebilmiştir. Kitapta tüm bu süreç akıcı bir şekilde anlatılmaktadır. Sadece kurucu aydın kadronun değil, mücadelenin ön saflarında çarpışanların, evleri köyleri yakılıp, sevdikleri katledilenlerin acı hikâyeleri de kitapta yer bulmaktadır.

Kitapta yer alan Umudlu köyünün hikâyesi ibret vericidir. Çatışmaların kızıştığı bir dönemde Ermeni çetecilere yardım ve yataklık yaptıkları, bazı cinayetleri işledikleri için bir grup silahlı Türk’ün kendilerini cezalandırmaya geldiğini duyan Ermeniler, komşu Türk köyüne sığınırlar. Umudlu köyünün sakinleri gelen silahlı güçleri sakinleştirip, Ermenileri onlara vermezler. Aradan çok kısa bir süre geçer, bu kez Ermeni çeteleri Umudlu köyüne saldırıya geçer. Bunu haber alan köy ahalisi kurtardıkları Ermeni köyüne doğru giderler, onlardan zarar gelmeyeceği düşüncesiyle, oradan geçerek güvenilir bir yere ulaşmaya çalışmaktadırlar. Ermeni köyünün muhtarı kafileyi köy girişinde oyalayıp, orada kalmalarına ikna eder. Kısa süre sonra kafileye yetişen bu Ermeni komitacılara dinlenme halinde olan kafileyi teslim eder ve öldürülmelerine sebep olurlar. Katliamdan sadece bir kaç kişi kurtulur. Koca bir köy halkı yok edilmiştir. İşte Difai teşkilatı halkı bu duruma düşürenlerden hesap sormak, korumasız ahaliyi savunmak, onların milli, hukuki, insani davalarını savunmak amacıyla kurulmuştur.

Kitap bu örgütün çalışmalarını, örgütü destekleyenleri ve maalesef örgütü satan bazı hainleri de çarpıcı bir şekilde anlatmıştır. Birçok bilgi sıkmadan verilmekte, roman boyunca heyecan ve akış düşmemektedir.

(1) M. Said Ordubadi, Kanlı Seneler, Kafkas Yayınevi, İstanbul, 2007.

(2) Sabir Rüstəmxanlı, Difai Fədailəri, Qanun nəşriyyatı, Baki, 2010.

(3) Sabir Rüstemhanlı, Difai Fedaileri, (çev. İmdat Avşar), IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul, 2014.