Kutluk Kağan Sümer

Tüm yazıları
...

Avrasyacılık mı? İpek yolculuk mu? (IV)

Henüz yazar hakkında detaylı bilgi verilmemiştir.

Kutluk Kağan Sümer

Tarihte Türk Geostratejisi Açısından İpek Yolu

Bilinen en seki Türk yazıtlarıyla başlayalım söze. Bilge Kağan Kitabesi’ni hepimiz biliriz.

Hatırlayalım.

“Ötüken’de oturup Çin milleti ile anlaştım. Çin Kağanı altını, gümüşü, ipeği sıkıntısız, öylece gönderiyor. Yalnız şunu anladım ki, Çin milletinin sözü tatlı, ipek kumaşı yumuşak imiş! Tatlı sözle, yumuşak ipekle aldatıp uzak milleti öylece yaklaştırır. Yaklaştırdıktan sonra da ona kötülükler eder; bilgili, cesur insanları ilerletmez; yanılan insanı yaşatmazmış! Çinlinin tatlı sözüne, yumuşak ipeğine aldanıp, Türk milleti, çok çok öldün! Böyle giderse, daha da öleceksin! Sonra, güneyde Çogay Ormanı’na, Töğültün Ovası’na kadar konayım dersen; Türk milleti, öleceksin!.. Türk milleti! Acıkırsan tokluğu, bir doyarsan da açlığı düşünmezsin. Böyle olduğun için seni doyuran Kağanının sözünü dinlemedin, gittin. Gittiğin yerlerde hep mahvoldun, yok edildin. Orada, geri kalanınla her yere zayıflayarak, ölerek yürüyordun. Tanrı buyurduğu için, devletli olduğum için size Kağan oldum. Başlıya baş eğdirdim, dizliye diz çöktürdüm. Tanrı yardım ettiği için; gözle görülmeyen, kulakla işitilmeyen yerleri milletime kazandırdım. Gittiğim yerlerin sarı altınını, beyaz gümüşünü, işlenmiş ipeğini hep aldım.”

Çin, İpek Yolu ve Türk milletiyle ilgili taşa işlenmiş bin küsur yıllık söz. İrdeleyelim bakalım neler çıkacak: “Çin milleti ile anlaştım. Çin Kağanı altını, gümüşü, ipeği sıkıntısız, öylece gönderiyordu…”: Açık bir şekilde bu günkü yeni İpek Yolu (Bir Kuşak Bir Yol’u) anlatmıyor mu? Malı bol ve öylece yollayan bir Çin… Fazla söze ne gerek var!

“Çinlinin tatlı sözüne, yumuşak ipeğine aldanıp, Türk milleti, çok çok öldün! Böyle giderse, daha da öleceksin!”: Bin küsur sene ötesinden dün için olduğu kadar bu gün için de bir öngörü. Dün yaşandı. Yarın da yaşanacak.

Biraz daha geçmişe dönelim.

Hun Devleti’nin hükümdarlığı devrinde de bu devletin arazilerinden geçen ve Uzak Doğu’yu Yakın Doğu ve Batı’ya bağlayan ticaret yolları vardı. Hun devrinde Çin’den Batı’ya doğru giden başlıca üç yol vardı. Bunlar kuzey yolu, güney yolu ve ortadan giden yoldu. Kuzey yolu Turfan-Urumçi istikametinde uzanırdı. Turfan bir zamanlar Orta Asya’da çok çeşitli yolların kesiştiği bir bölge olmuştur. Bu tarihî bölge Çin’i Hindistan, Fars ülkesi ve Roma ile birleştiren ticaret yolunda stratejik bir yer olmuştur (Hansеn, 2004:19). Orta yol Kurla ve Kuça’dan geçerek Kaşgar’a ulaşıyordu. Güney yolu da Çarklık’tan geçerek Kaşgar’a taraf uzanıyordu. Batıdan doğuya giden yol ise Roma’nın Suriye’deki şehri Antakya ve Suriye limanlarından başlayarak Dicle ve Fırat’ı geçerek Hazar Denizi’nin güneyinden Afganistan’ın Belh şehrine ve oradan Pamiri’ye geçerek Kaşgar’a ulaşıyordu. Doğu ve Batı arasındaki bu Büyük İpek Yolu, Kaşgar’ın güneyinden ve Hоtan arazisinden geçerek ipeğin ana vatanı Çin’e gidiyordu. Bu dönemde akla gelen diğer en önemli yol ise Kafkaslardan ve Hazar Denizi’nin güneyinden geçerek doğu yönünde uzanan yoldu. Bu yollar üstünde sadece ticaret malları satışa çıkarılmıyor, aynı zamanda bazı yerlerde tüccarlar arasında ticaret mallarının değiş tokuşu yapılıyordu

Genel olarak baktığımızda ise uluslararası kervan yolu eski ve orta asırlar döneminde bu yol üzerinde hеgеmоnyalığı elinde tutan ülkelerin hazinelerinin esas hissesini oluşturmaktadır. Buna örnek olarak Hun Devleti’nin yükselme ve çöküş dönemini gösterebiliriz. Milattan önce 209 yılı Hun tarihinin en parlak dönemi olan Mete’nin hükümdarlığı yıllarında devletin iktisadi yükselişinin esas nedeni İpek Yolu’nun kontrolünün tamamıyla Hunların eline geçmesidir. Bundan sonra Çin İmparatorluğu yıllık vergi vermeyi kabul ederek bu yolu kullanma hukukunu elde etmiştir. Fakat milattan önce 160 yılında Çin Devleti Hunları zayıflatmak ve bölgedeki nüfuzunu arttırmak, vergilerden kurtulmak amacıyla bu devleti kendi içinden parçalamak için çeşitli yollardan istifade ederek iç çatışmaları körükledi. Bundan sonra Çin Devleti Hun İmparatorluğu’nda meydana gelen iç karışıklıklardan istifade ederek İpek Yolu üzerindeki ülkeleri sırasıyla ele geçirdi. İpek Yolu’nun kontrolünün Çinlilerin eline geçmesi Hunlar için esas çöküş olmuş, iktisadi ve siyasi zayıflık devletin parçalanması ile sonuçlanmıştır.

Çin’in Türklerle mücadelelerinin ana politikası İpek Yolu olmuştur ve hatta Wu-ti Hunlara karşı bazı devletlerle İpek Yolu mücadelesi için anlaşma yoluna girmiştir. Büyük bir güç kaybına uğrayan Hunlar yol üzerinde hâkimiyetlerine kaybetmeye başlamışlardır. Bu bölgedeki şehirler birer birer Çinlilerin eline geçmiştir.

Göktürkler devriyle devam edecek olursak 542’den başlayarak bildiğimiz üzere Bumin Kağan tarafından Göktürklerin kesin olarak kurulmasından sonra kağan tarafından ülkenin Batı kısmı kardeşi İstemi’nin yönetimine tahsis edilmiştir. Çin kaynaklarının verdiği bilgilere göre Doğu Türkistan’ın doğu ucunda yer alan Hami şehrinden Karadeniz’e kadar uzanan geniş bir saha İstemi Kağan’ın idaresindeydi İstemi Kağan özellikle Bumin Kağan ve oğullarının devletin doğu yakasını genişlettiği sırada Batı’da büyük çapta fetihlere girişmiş Töles ile On Ogur boylarını itaat altına alarak Batı Türkistan’ı eline geçirmiş ve bu bölgenin eline geçmesiyle Çin’den Akdeniz’e kadar uzanan meşhur İpek Yolu Göktürklerin hâkimiyetine girmiştir. Arkasından benzer entrikalar I. Göktürk hanedanının da sonunu getirmiştir.

II. Göktürk Hanedanının yazılı metinlerini yazımın başında paylaşmıştım. Bilge Kağan’ın öngörüsü ve uyarılarına rağmen aynı akıbet onları da beklemekteydi.

Daha sоnraları ortaya çıkan diğer Türk Devletleri’nin hâkimiyeti döneminde de sürekli olarak bu yolla yapılan ticaretin ayrıcalıklı rolü olmuştur. Hatta VIII. asırda ortaya çıkan Uygur Devleti, Çin Devleti ile geniş ticari ilişkilere sahipti. 757 yılında Çin’de meydana gelen bir isyanı bastırmak için Uygurlar Çinlilere yardım etmişler ve bunun karşılığında Çin’den 20.000 balya ipek almışlardır. Uygurlarla Çinliler arasındaki ticari ilişkilerde at ve ipek ticareti esas üstünlük taşıyordu. О dönemde Türk atları her yerde meşhurdu ve çok pahalı fiyatlarla alınıyordu. Meşhur Çin ipeğinin de çok alıcısı vardı. Ancak ticaretin şekli zaman zaman değişiyordu. Uygurlar güçlü oldukları zaman Çin’le at ve ipek alışverişi yapmak için anlaşmışlardı. Aynı akıbet onları da bekliyordu.

Büyük Selçuklu yolun batı kanadını kontrol altına aldığında bu sefer kuzey kanat devreye girdi. Özellikle bu kuzey kanat ile ticaret yapan Ceneviz ve Venedik zenginleşti. Entrikalar ve ticaret savaşları Haçlı seferleriyle bir daha vücut buldu.

Cengiz Han ile birlikte İpek Yolu’nun ve Çin’in hâkimiyeti tamamen kontrol altına alınmış oldu. Ama Ali-Cengiz’i de (Cengiz Oğullarını) aynı akıbet bekliyordu.

Osmanlı yolu hem doğu hem de kuzey yolu olmak üzere tamamen kontrol altına aldığında İpek Yolu artık yeni yol arayışlarına geçmişti. Amerika kıtasının ve Ümit Burnu’nun keşfinin hep bu yeni yol arayışının bir sonucu olduğu hepimizin malumudur. Çin bu devirde içine kapandı ve yeni Batılı güçler zaman içerisinde sermaye birikimini ve ticareti eline geçirerek söz sahibi olmaya başladı.

Yeniçağın stratejik malı artık Çin’in tekelinde değildi. Zaman içinde bu yeni Batılı güçler Çin’i dahi kontrol eder hale geldiler.

Genel olarak baktığımızda ise uluslararası kervan yolu eski ve orta asırlar döneminde bu yol üzerinde hegemonyalığı elinde tutan ülkelerin hazinelerinin esas hissesini oluşturmaktadır. Dünya ticaretinin şah damarı sayılan İpek Yolu’nun esas ana hattı sayılan ve Çin ile Avrupa’yı birleştiren büyük ticaret yolu Türklerin elindeydi. Pekin’in kuzeyinden başlayan Türk sınırları, İran’a, Horasan’a, Ural Dağları’na, Hazar Denizi’ne kadar uzanıyor, Karadeniz sahillerine yakınlaşıyordu. Bu sınırlarla Türkler eski dünyanın büyük devletleri olan Çin, İran ve Bizans imparatorlukları ile komşuydular. Çin, İran ve Bizans imparatorlukları eski ve Orta Çağ dönemindeki büyük ticaretin esas yönlendirici güçleri olup dünyanın istenilen ülkesinde bütün istediklerini kolaylıkla hayata geçirebiliyorlardı. VI. asrın ikinci yarısından itibaren eski dünyanın hem doğu hem de batı imparatorluklarının içinde Büyük İpek Yolu’nun ve onun kollarının yönetilmesi uğrunda yapılan mücadeleler gittikçe artmaya başladı. Türk halklarının eski dönemine ait tarihini inceleyen meşhur araştırmacı, tarihçi L.N. Kumilyov bu dönemde ipek ve kervan yollarının ticaret ve iktisadi öneminden söz ederek ortaya koymuştur ki, Türk halkları ve akıncıları Çin hükümdarlıklarını darmadağın ettikten sonra yalnız siyasi değil, aynı zamanda iktisadi kudrete sahip oldular. Çünkü bu olay sonunda Türkler doğuyla batıyı birleştiren büyük kervan yoluna sahip oldular.

Özetle yol üretene, kontrol edene, vergi alana büyük servet ve egemenlik vadetmektedir. Çin’in yeni yol arayışı da tamamen bundan ibarettir.

Gelecek yazımda dün’ün ışığında bu günü OBOR (Bir Kuşak Bir Yol) projesi kapsamında değerlendirmeye çalışacağım.

Unutma!

Török budun ölsiking!..