Ömür Kızıl

Tüm yazıları
...

Türk Dünyası Eğit-politiği 9: Kurtarımcılık (irredantizm)

İletişim: omurpasha@hotmail.com

Ömür Kızıl

Türk Dünyası’nın “kayıp vatanları”, yazı dizisinin coğrafya ve insan hakları gibi daha önceki temalarında bahis konusu olmuştu. Buna göre Türkmeneli, Batı Trakya, Güney Azerbaycan, Kırım, Doğu ve Güney Türkistan gibi işgal altında bulunan kadim Türk yurtları, “Türk Dünyası” coğrafyasının ayrılmaz bir parçası olarak değerlendirilmiştir. Ayrıca bu bölgelerde yaşayan Türk nüfusun uğradığı baskı, zulüm ve asimilasyon politikalarına karşı çağdaş değerler sistemine (insan hakları ve demokrasi) atıflarda bulunan savunma mekanizmalarının geliştirilmesi gerektiğinden bahsedilmişti. Bu yolla kayıp vatanlardaki Türk nüfusunun kültürünü ve varlığını muhafaza ederek; gelecekte Türk Dünyası bütünleşmesinin tarafları arasında yer alabilmeleri ümit edilmiştir. Zira Doğu Türkistan örneğinde görüldüğü üzere, bu bölgelerde yaşayan Türk nüfus büyük bir siyasi ve kültürel saldırı altındadır.

Türk Dünyası Eğit-politiği, kayıp vatanlarda yaşayan Türk nüfusunun siyasi ve kültürel varlığını muhafaza edecek şekilde inşa edilmelidir. Bu emel, irredantizmi akla getirmektedir. İrredantizm, Türk Dil Kurumu (TDK) tarafından “dil, gelenek, görenek ve çeşitli kültür değerleri bakımından bir birlik gösterdiği hâlde ana yurt dışında kalmış halkın yaşadığı toprakları ana yurt sınırları içine almak düşüncesi”(1) olarak tanımlanmaktadır. TDK, “irredantizm” kelimesi yerine Türkçe karşılığı olarak “kurtarımcılık” kelimesini önermektedir. “Birlik” emeli için kullanılacak kelimede, TDK’nın önerisine uymakta fayda var. Zira “irredantizm” kelimesi köken itibariyle negatif bir anlamı bünyesinde taşımaktadır.

İrredantizm kelimesi, 19. yüzyılda İtalya’nın siyasi birlikteliğini sağlama kampanyasının bir ürünü olarak hayat bulmuştur. Kültürel ve siyasi birliğini sağlamaya çalışan “yeni” İtalya, kendisiyle kültürel ve etnik bağları olan, ancak kendi denetimi dışında kalan Dalmaçya ve Trieste gibi yerleri “irredantia” (kayıp topraklar) olarak tanımlamıştır. Bu topraklar “Büyük İtalya” için “yeniden ele geçirilmeyi” veya “kurtarılmayı” bekleyen topraklar olarak görülmüştür.

İrredantizm, büyük ölçüde sömürgecilik faaliyetlerinin hedefi olan topraklarda, sömürgeci işgal faaliyetlerinin ardından filizlenmiştir. Zira sömürgeci işgalciler çeşitli etnik ve kültürel unsurların dağılım gösterdiği coğrafyaları, kendi emelleri doğrultusunda masa başında çizdiği haritalarla bölmüş ve “yeniden birleşme” fikrine kapılacak bölünmüş topluluklara hayat vermiştir. Türk Dünyası’nın kayıp vatanlarının neredeyse tamamı sömürgecilik faaliyetlerinin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Doğu Türkistan’ın Çin, Kırım ve Batı Türkistan’ın Rusya, Güney Azerbaycan’ın İran, Türkmeneli’nin İngiltere ve Fransa tarafından işgalleri, büyük ölçüde sömürgeci temayüllerin motive ettiği hareketler olarak tarihe geçmiştir. Türkiye’nin batı sınırındaki kayıp vatanlar da dolaylı olarak sömürgecilik ile bağlantılı siyasi gelişmelerin neticesinde ortaya çıkmıştır. Balkan kavimlerinin, sömürgeci güçler tarafından Osmanlı Devleti’ne karşı kışkırtılmaları ve siyasi, askeri ve ekonomik olarak desteklenmelerinin sebebi, bu güçlerin Osmanlı üzerindeki sömürgeci hedefleri olarak nitelendirilebilir.

Türk Dünyası’ndaki kayıp vatanlar olgusu, “kurtarımcılık” düşüncesini, Türk Dünyası’nın bir gerçeği haline getirmektedir. Türkiye tarihi, “kurtarımcılık” düşüncesinin ve politikasının somut siyasi sonuçlarının görülebilmesi açısından önemlidir. Zira Musul ve Kerkük’ün anavatana katılması için İstiklal Harbi’nden sonra da devam ettirilen “Özdemir Harekâtı” (1922-1923), Hatay’ın anavatana katılması (1939), Kuzey Kıbrıs’ın kurtarılması (1974) “kurtarımcılık” düşüncesinin hayata geçmiş örnekleridir. Kayıp vatanlar olgusunun, Türk Dünyası’nın bir gerçeği olması, bu konuyu Türk Dünyası Eğit-politiğinin de önemli bir unsuru haline getirmektedir.

“Kurtarımcılık” olgusu, Türk Dünyası Eğit-politiğinde, kayıp vatanlarda ve bağımsız vatanlarda izlenecek politikalar olmak üzere iki boyutlu bir şekilde yer almalıdır. Kayıp vatanlarda yaşayan Türk nüfusun, Türk Dünyası bütünleşmesinin bir parçası olabilmesi için öncelikle varlığını muhafaza etmesi gerekmektedir. Bu bağlamda insan hakları ve demokrasi çalışmaları ile gerçekleştirilebilecek hususlara bir önceki yazıda değinilmişti. Bundan başka, kayıp vatanlardaki hâkim gücün, Türk nüfusu üzerinde tatbik ettiği eğitim sistemi ve içeriği dikkatli bir şekilde incelenmelidir. Yazı dizisinin dördüncü başlığı altında bahsedilen “Türk Dünyası bütünleşmesi için disiplinler arası bilim kurulları”nın gerçekleştireceği çalışmalardan birisi doğrudan bu husus ile ilgiliydi:

Herhangi bir dış güç tarafından gerçekleştirilen empoze kültür değişmesi (asimilasyon ve endoktrinasyon) politikalarının, faaliyetlerinin ve bunlardan doğan etkilerin, mevcut topluluk içerisinde boylamsal (diyakronik); Türk Dünyası içerisinde ise senkronik yaklaşımla değerlendirilmesi”.

Yukarıdaki madde, tarihi sürecin herhangi bir aşamasında bağımsızlığını yitiren kayıp vatanlar için önem arz etmektedir. Bu bağlamda uzun süre Rus Çarlığı ve Sovyet idaresinde kalan Azerbaycan, Kırım ve Batı Türkistan; halen Çin egemenliğindeki Doğu Türkistan; Fars hâkimiyetindeki Güney Azerbaycan; Arap kontrolü altındaki Türkmeneli; Yunan idaresindeki Batı Trakya ve diğer kayıp vatanlar için gerçekleştirilecek çalışmalar kastedilmektedir.

Kurtarımcılık olgusunun, Türk Dünyası Eğit-politiğindeki bir diğer boyutu ise bağımsız Türk vatanlarındaki eğitim uygulamalarının, “kayıp vatanlar” olgusunu yeni nesiller için epistemolojik olarak yapılandıracak şekilde tasarlanması ile ilgilidir. Bu bağlamda Türk kültür havzalarının kültürel bütünlüğünün veya benzerliğinin hissettirilmesi önemlidir. “Türk Dünyası Coğrafyası”nın epistemolojik inşasında kayıp vatanların da bu bütünün birer parçaları olduğu öğretimsel tasarımlar içerisinde kendisine yer bulabilmelidir. Bundan başka kayıp vatanların tarihinin, Türk tarihi içerisindeki yerinin bütüncül bir bakış açısıyla konumlandırılması, özgün Türk tarihi periyodizasyonunun inşasında kayıp vatanlar tarihinin de göz önünde bulundurulması bu boyut kapsamında değerlendirilebilir.

Yukarıda sunulan genel çerçevenin dışında, ortak aklın işletilmesine hizmet edebilecek organizasyonlar (sempozyum, kongre, çalıştay vb.) vasıtasıyla bu başlıkların içi uzmanlar tarafından nitelikli ve işlevsel olabilecek bir şekilde doldurulabilecektir. Kayıp vatanlar, Türk Dünyası bütünleşmesinin bir parçası olacaksa; “kurtarımcılık” fikri, Türk Dünyası Eğit-politiğinde, diğer boyutlarla entegre olmuş sağlam bir konum tutmalıdır.

(1) Türk Dil Kurumu, Güncel Türkçe Sözlük. https://sozluk.gov.tr/ (Erişim Tarihi: 11.12.2019).