Selim Han Yeniacun

Tüm yazıları
...

Doğu Akdeniz Çelmesi’ne Karşı Suriye’de Kurt Kapanı

Henüz yazar hakkında detaylı bilgi verilmemiştir.

Selim Han Yeniacun

Yıl 2009:

Küçük haberler şüpheli cümleler ile kıyıda köşede kalan sütunları doldurmaya başlamıştı bile. Kıbrıs adasında ve özellikle KKTC’de hızla artan Yahudi popülasyonu ve bunu gizli bir planın parçası olarak adlandıran bir kaç yazar internet aleminde küçük ama çok paylaşılan yazılar kaleme aldılar. O döneme ilişkin basit bir arama yapılırsa bunlar bulunabilir.

Eh, mayınlı arazilerin temizlendiği, güneydoğudan ve Antalya’dan yabancıya mülk satışı meselelerinin gündeme geldiği dönemlerdi tabi ki. Çok da önemsenmedi belki, belki de yazılan yazılar Yahudi cemaatini ya da İsrail’i ‘komplo teorisi’ derecesinde hedef alan üsluba sahip olduğu için üzerinde durulmadı. O dönemler Doğu Akdeniz havzasının önemi de bu kadar gün yüzüne çıkmamıştı tabi ki.

Türkiye, Mısır, İsrail, Filistin, Lübnan, Suriye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY)’nin kıyıdaş olduğu bu coğrafyada enerji güvenliği meselesinin 2014’ten sonra bütün kıyıdaşlar için hayati önem teşkil etmesi, bizim 2009’da çıkan haberlere bir kez daha göz atmamıza vesile oldu. 2010, 2012 ve 2016 yıllarında muhtelif şekillerde dillendirilen KKTC’de İsrailli iş adamlarına ve Kıbrıslı Türklerle ortak kurulan şirketlere toprak satışı meselesi bir kez daha önem kazandı. KKTC yasalarına göre yabancı bir vatandaşın elde edebileceği toprak ve mülk adedi iki dönüm arazi veya bir adet konut olarak belirlenmiştir. Bu kısıtlamaya rağmen Büyükkonuk, Bahçeli, Tatlısu, Karpaz, Dipkarpaz, Yenierenköy ve Sadrazamköy bölgelerinde satılmadık arazi kalmadığı iddia edilmekte. 100’ü aşkın İsrailli iş adamının 500’ü aşkın şirket üzerinden mülk, otel ve liman işletmeciliğine soyunması ise Doğu Akdeniz’de İsrail’in tam karşısında yer alan Kıbrıs’ın Türk tarafında ciddi bir nüfuz mücadelesi olduğunu aşikar kılmaktadır.

Yıl 2018:

Uzun bir süredir sandık lekesi tutumun Ege mevzusu ve Kıbrıs müzakerelerinde yeni arayış çabaları 2017 itibariyle ülkemizin kapısını tabiri caizse ‘güm güm’ çalmıştır. Zamanlama manidar mı?

Evet, kesinlikle! Doğu Akdeniz’in yeni aksına bir göz atalım. Mısır ve Türkiye’nin gerilimi sonrası İsrail’in Mısır hattını tutması, Gazze blokajı nedeniyle Doğu Akdeniz’de Filistin’in ‘Münhasır Ekonomik Bölgeye’ erişimi için hakkının askıya alınması, Türkiye-Rusya-İran yakınlaşmasının Akdeniz’deki baskısına karşı Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Yunanistan ile İsrail’in işbirliğini güçlendirmesi gibi konumlanmalar KKTC’nin ve KKTC’de mülk edinen İsrail vatandaşlarının önemini gözler önüne seriyor.

Gelelim battı batacak; gitti gidiyor Yunanistan’a. Güney’i teşvik ederek Mısır -Yunan - İsrail hattı ile Doğu Akdeniz’i ekonomik olarak baskı altına almak isteyen Atina yönetimi aynı zamanda da Türkiye’nin Suriye’de teröre karşı yaptığı her operasyon esnasında ve sonrasında Doğu Akdeniz tansiyonunu yükseltecek hamleler yapmaktadır. Yediği y(ü)rek’in nereden geldiği meçhul Yunanistan yönetimi, Türkiye-İsrail ilişkilerinin 2016 yılında normalleşme sürecine girmesinin belki de ana sebebi olan Doğu Akdeniz gaz rezervlerini kendi himayelerinde Avrupa’ya taşımak için çaba göstermekten de geri durmamaktadır. Bu çabaların İsraillileri Kıbrıs meselesinde Avrupa ve ABD’ye baskı unsuru olarak kullanabileceğinin farkında olarak bu kartı Türkiye enerjisini Suriye’ye vermeye başladığı her an oynamaktadır.

KKTC’de toprak satın almaların nereye evrileceği merak konusuyken Yunan-İsrail hattında müttefiklik ilişkilerinin güçlenmesi Kıbrıs meselesinde yeni bir dalga mı gelecek sorularını akıllara getiriyor. Orta Akdeniz kuşağındaki Fransa ve İtalya’nın Avrupa’ya taşınacak enerji için bu meseleye tutumu çok önemli bir noktada olacaktır. Fransa’nın PYD/PKK hamiliği Lübnan siyaseti üzerinden İran’ı bloke edebilirse, zor ama Türkiye’ye karşı Lübnan’ın da Doğu Akdeniz’de tavır aldırılmasına kadar gidebilir. Hiç olmadı Ermeni meselesi, bir kez de Lübnan’da bugüne kadar olmadığı şekilde Fransa tarafından kaşınır.

Efendim, hep mi kötü haber vereceğiz? Hayır, Türkiye ABD’ye rağmen kararlılığını sürdürmeli ve sürdürecektir demiştik. Bu yazı kaleme alınırken Trump’ın Suriye’den çekilme demeci haber sitelerine bomba gibi düştü. Tel-Rıfat ve Membiç konusu hiç olmadığı kadar sonuca yakın üstelik Irak hükümeti ile ciddi bir işbirliği gelecek vaat eden bir ortalık da söz konusu. Eh, güreşte ayaklar sağlam basmaz ise çelme seni yere serer lakin biz kurt kapanını bırakmayalım.