Söyleşiler

Türkiye, Meselenin İnsani Yönüyle İlgilenmelidir Putin Hayranı Olduğu Sovyetler Birliği’nin Taktiğini Uyguluyor TÜRKMENLER, MUKAVEMET VE DİRENİŞ RUHUNU GÖSTERMELİDİR TÜRK MİLLETİ UYAN! DOĞU TÜRKİSTAN’DA SOYKIRIM VAR! İran Türklüğünün Esas Gayesi, Millî ve Siyâsî Kimliğimizin Yeniden İhyasıdır Olayların Sosyal, Siyasî ve Ekonomik Sebepleri Var ADI DEVLET OLSUN
Aşı ile toplum bağışıklığını elde etmek daha olası bir çözüm

Aşı ile toplum bağışıklığını elde etmek daha olası bir çözüm

Hacettepe Üniversitesi Aşı Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sezer Okay ile aşıların güvenilirliği ve mutasyona uğrayan virüs hakkında konuştuk.

İngiltere’de tespit edilen korona virüsü mutasyonu yaklaşık dokuz aydır devam eden salgında yeni bir döneme geçildiğine dair endişeler yarattı. Mutasyona uğrayan virüsün diğerinden farkları nelerdir ve hasta ettiği kişilerde farklı belirtiler mi oluşturmaktadır?

Mutant virüsün yayılma hızı noktasında birtakım farklılıklar olduğu belirtiliyor. Hem yayılma hızı hem de daha çok hangi yaş grupları için tehlike oluşturduğu hakkında bilgilendirir misiniz?

2020 yılının Eylül ayında ortaya çıktığı tahmin edilen ve İngiltere tarafından 14 Aralık 2020’de rapor edilen SARS-CoV-2’nin B.1.1.7 soyunda 17 mutasyon bulunmaktadır. Bu mutasyonların çoğunluğu (ΔH69/V70, ΔY144, N501Y, A570D, D614G, P681H, T716I, S982A ve D1118H), aşı çalışmalarının büyük bir kısmında kullanılan S proteininde belirlendi. Bunlardan özellikle N501Y (501. aminoasitte asparajinin tirozine dönüşmesi), virüsün insan hücrelerine bağlandığı, S proteininin reseptör bağlanma bölgesinde bulunmakta ve bu bağlanmayı daha sıkı hale getirdiği için %70 oranında daha fazla bulaşıcılık özelliği göstermektedir. ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) tarafından B.1.1.7 soyunun 36 ülkede tespit edildiği bildirilmiştir. Şu anki bilgilere göre B.1.1.7 soyu ile enfekte olmuş kişilerde farklı bir klinik tablo görülmemektedir. Yaş grupları açısından da bir farklılık belirtilmemiştir.

Yeni virüs karşısında, hali hazırda alınan önlemler arttırılmalı mıdır?

Her ne kadar SARS-CoV-2’nin B.1.1.7 soyu ile enfekte olmuş kişilerde farklı bir klinik tablo gözlenmese de bu virüs tipinin bulaşıcılığının yüksek olması toplumdaki vaka sayısını ve can kayıplarını artırmakta, hastalığın azaltılmasını/ortadan kaldırılmasını zorlaştırmaktadır. Bu durum, normalleşmeye dönme adımlarının atılmasının da önüne geçmektedir. Bu nedenle, B.1.1.7 soyunun toplumda yayılmasının önüne geçilmelidir.    

Dünya genelinde tescillenen ve uygulanan aşılar farklılık göstermekte. Bu aşıların mutant virüse etkisi nasıl olacaktır?

Pfizer/BioNTech aşısının SARS-CoV-2’nin B.1.1.7 soyuna karşı etkili olduğu rapor edildi. Diğer aşıların etkililik durumuyla ilgili bir bilgi mevcut değil. Yapılan bir çalışmada, S proteini mutasyona uğramış bazı SARS-CoV-2 tiplerinin iyileşen hasta serumlarındaki nötralizan antikorlara karşı direnç gösterdiği bulunmuştur. Bu da, aşıların mutant virüslere karşı etkinliğinin düşebileceğini göstermektedir. İnaktif aşılarda virüsün tamamı kullanılmaktadır. Bu aşılardaki mutasyona uğramamış bölgelere karşı da antikor üretilebilmektedir ve bu antikorlar korumayı devam ettirebilir. Alt birim aşılarda ise proteinin hangi bölgesinin kullanıldığı önem kazanmaktadır. Mutasyona uğramış bölgeden küçük bir protein parçasını içeren aşıların etkinliği daha düşük olacaktır.    

Bir aşının olmazsa olmazının etkililik ve güvenlik olduğu söyleniyor. Üretilen aşıların etkilerine odaklanırken güvenli olmaları göz ardı ediliyor olabilir mi?

Aşılar geliştirilirken hem klinik öncesi aşamalarda hem de klinik faz çalışmalarında aşıların güvenlilik testleri yapılmaktadır. Aşılar faz 1’de gönüllüler üzerinde test edildiğinde özellikle herhangi bir yan etki olup olmadığı araştırılmaktadır. Ancak, salgın dolayısıyla aşıya hızlı bir şekilde ulaşabilmek için aşıların bazı gruplar (belirli yaş grupları, hamileler vb.) üzerindeki etkileri test edilememektedir. Faz çalışmalarının ardından, ruhsatlandırma aşamasında da aşıların güvenlikleri test edilmektedir.

Uygulanmaya başlayan aşılar miktar itibariyle de toplum bağışıklığını sağlayabilmek için yeterli olacak mı?

Toplum bağışıklığının oluşabilmesi için toplumun %60-70’inin hastalanarak veya aşılanarak hastalığa bağışık hale gelmesi gerekmektedir. İyileşen sayıları nüfusun yaklaşık %3’ünü oluşturmaktadır, bu da hastalanarak toplum bağışıklığı oluşmasından çok uzak olduğumuzu gösteriyor. Aşı ile toplum bağışıklığını elde etmek daha olası bir çözüm ancak milyonlarca doz aşıya ihtiyaç var. Bu kadar aşıyı ithal etmek de zor görünüyor çünkü dünya nüfusu aşı üretim kapasitesinin çok üzerinde. Şu an için bulunan çözüm sağlık çalışanları ve ileri yaştakiler gibi kırılgan grupların öncelikle aşılanması.  

Diğer Söyleşiler