Ayşe Göktürk Tunceroğlu

Tüm yazıları
...

İnsan Davranışları Üzerine Bir Tahlil Denemesi

Yazar hakkında bilgi henüz girilmedi.

Ayşe Göktürk Tunceroğlu

Ne psikoloji uzmanıyım, ne sosyoloji. Başlık iddialı görünmesin gözünüze. Zaten “deneme” dedim. Şahit olduklarımdan, gözlemlerimden yola çıkarak bir deneme…

Son haftalarda hem bizim memleketimizde, hem başka ülkelerde Covid-19 salgını dairesinde olup bitenlere bakıyorum.  Bu olup bitenler her meselede böyledir zaten, fakat salgın bir kere daha gün yüzüne çıkardı.

Yasaklar, cezalar ve insanlar…

Birkaç hafta önce berberlerin, kuaförlerin açılacağı duyurulmuştu. Açıldığı gün televizyon muhabirleri bu mekânlardan canlı yayınlar yaptı. Kuaförün koltuğunda oturan sarışın hanım son derece neşeliydi: “Yasağın kalktığını haber alır almaz, hemen kuaförümü aradım, randevumu aldım.”

Derhal, hemen… Demek ki sizi tutan “yasak” idi! Yasak kaldırılınca salgın da son buldu. Yasak kaldırılınca artık kendiniz bir şey düşünme, bir yorum yapma, tedbir mahiyetinde biraz daha bekleme -çünkü sonuçta hastanenin âcil servisine gitmiyorsunuz- biraz daha geciktirme, günlük rakamlara kulak verme… Bunların hiç biri aklınıza gelmedi.

Esnafın desteklenmesinin de şart olduğu ayrı bir bahis ama bu hanım, bir davranış tarzımıza ışık tutmaktadır. Her konuda bu tavrı görüyoruz.

Sokağa çıkma yasağı kalktı, yürüyün meydanlara. AVM’ler açıldı, kapı önünde kuyruklar… Maçlar başlayınca taraftardaki sınır tanımayan çılgınlık…

Vak’a sayılarının tekrar yükselişe geçtiğini görüyoruz.

Hastane izni alıp bayram ziyaretine gidenler. Kimi kandırdıklarını hiç düşündü mü?

Gizlice taziye ziyareti, geçmiş bayramı tebrik ziyareti, nişan, doğum günü toplantısı yapanlar… Kimden ve niçin gizlendikleri akıllarına geldi mi?

17 kişilik minibüse 37 kişi binenler… Polise yakalanmadan şurdan şuraya gideriz canım!

Diğer ülkelerde de aynı ipini koparma durumu... Sokaklara, parklara, sahillere hücum etme, sokağa çıkma izni verilince bunu istismar etme... Sokağa çıkma yasağı size eziyet etmek için konmadı.  Ortada ciddi bir hastalık durumu var.

Demek ki insanları dizginleyen kamu otoritesinin koyduğu yasaklar ve verdiği cezalar.

Sokaklarda maske takmayanlar takanlardan daha çok. Takanların yarısı çene altında taşıyor. Bir polis arabası gördüklerinde, marketlere ve diğer maskesiz yasak olan yerlere girerlerken takıyorlar, düzeltiyorlar. Çünkü yasak var! Yasak yoksa kimse bu bir virüstür, benim sağlığımı, hatta canımı tehdit ediyor, ben kendim için, ailem için, çevrem için dikkat etmeliyim düşüncesinde değil! Maske meselesinde orta yaşlılar ve yaşlılar çok daha şuurlu, gençler bana mısın demiyor, bunu da söyleyeyim.

Sokaklarda gençler kolkola. Ara sıra polis arabaları uyarı anonsları yapıyor,  “Sosyal mesafeyi koruyalım!” O vakit ayrılıyorlar, polis geçip gidince yine sosyalleşmeye devam! Düşünmüyorlar ki, polis geçse de geçmese de, bu bizim sağlığımız.

Amerika’da halk, eyalet binaları önünde protesto gösterileri yapıyordu bir ara: “Bizi evde tutamazsınız! Bu özgürlüğe aykırı. Açın her yeri!” diye. Özgürlük anlayışınızı sevsinler!

İnsanoğlu çok garip! Kendi irademizle, aklımızla, kendimiz için doğru olanı yapmakta başarılı değiliz. Evet, yaz sıcağında maske takmak zor! Ama hasta olup hasteneye düşmenin çok daha zor olduğunu veya çevremizdekilerin hastalık kapmasına sebep olmanın büyük vebal olduğunu hesap edip ona göre davranmak şuurlu insanların tavrıdır, akıl ve irade işidir.

Birilerinin veya devletin bizi zorlaması, zor kullanması lâzım.

Yasaklar ve cezalar, insanları yola getirmektedir. Ne yazık ki böyle olduğunu bir kere daha anladık. “Sokağa maskesiz çıkmak yasaklanmıştır” dense manzara değişir. Hele hele maske takmayanlar ya da çenesinin altında gezdirenlere ceza kesileceği ilân edilse bakın o zaman sokaklara! Ama 3157 TL ceza değil! Onu kaç kişi ödeyebilecek? Ödeyen ödeyecek, kalanlara -kalan çoğunluğa- af çıkacak. Maske takmayanlara 100 TL.

Yerlere sigara izmariti atmak, akıllara zarar yaygın bir davranış. Bu sokak, bu kaldırım benim!” düşüncesi çoğu kimsede gelişmemiş. Para cezası var sanırım. Uygulanıyor mu merak ediyorum. Sokaklar izmaritten geçilmiyor çünkü. Vatandaşımız “kimselere çaktırmadan” izmariti parmaklarının ucuyla fırlatıveryor! Öyleyse yasağı koyup ceza takdir etmekle de iş bitmiyor, denetleyeceksiniz. Maskeyi denetlemek daha kolay. Zira ayan beyan ortada!

Amerika’da birini tanırım. İyi eğitimli, kurallara uyan bir vatandaştır ama arabada kemer bağlama mecbur tutulduğu halde bağlamamakta ısrar ediyordu. Bir gün polis yakaladı ve 25 dolar ceza kesti. O günden itibaren bir daha kemeri takmadan yola çıktığı görülmedi. Hâlbuki kendi güvenliği söz konusuydu, bunu ceza yemeden önce düşünmesi beklenmez miydi?

Hepimizde az veya çok bu davranış var. Yasaksız, cezasız, yasağa ve cezaya gerek duyulmayacak kadar şuurlu insanlardan meydana gelmiş bir toplum hayal etmek ütopya.

Demem o ki, vatandaşın maske takmasını istiyorsanız ceza uygulaması getirin! 100 TL!