Şevket Apuhan

Tüm yazıları
...

Bir Virüslük Dünyamız Var

1984 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Azerbaycan Devlet İktisat Üniversitesi, Türk Dünyası İşletme Fakültesi’nde Uluslararası ilişkiler, Haliç Üniversitesi’nde İşletme eğitimi almış, yüksek lisansını aynı üniversitede tamamlamıştır. Uzun yıllar uluslararası bağımsız denetim kurumlarında çalışmış, ulusal gazetelerde yazarlık ve ulusal TV’lerde düzenli olarak yorumculuk yapmıştır. Türkiye’de ve Azerbaycan’da birçok konferansa konuşmacı olarak katılmış Apuhan’ın, yayınlanmış 4 kitabı bulunmaktadır.

İletişim:apuhan@outlook.com

Şevket Apuhan

Balistik füzeler, savaş uçakları, insansız hava araçları, tanklar, fabrikalar, gemiler, uzay istasyonları... Hiç durmadan ilerleyen insanlık, her gün yeni keşiflerle güçsüze boyun eğdiren, dünyanın önemli bir bölümünü açlığa ve sefalete mahkûm eden insanlık, petrole vahşi hayvanlar gibi saldıran insanlık; aslında ne kadar acizmiş. Bugün ağzını ve burnunu kapatacak bir bez parçasına muhtaç kaldı ve birbirinin maskelerine el koyuyor.

İşte aslında insan denen varlık bu kadar aciz ve bu kadar yalnızdır. Bu teknolojiye boğdumuz ve yaşamaktan büyük zevk aldığımız, daha iyi bir hayat sürebilmek için her şeyi mübah gördüğümüz bu dünyanın bir virüslük canı varmış. Biliyorduk, hatırlamış olduk.

İnsanın aslında ne kadar yalnız, aciz ve çaresiz olduğunu gördük. Yoğun bakımda can çekişen hastanın ne malı, ne dostları, ne ailesi kimsesi ve hiçbir şeyi yoktur. Biliyorduk, unutanlarımız hatırlamış oldu.

*

Dünya bu krizden kolay kolay kurtulamayacak. Bu kriz artık geçip gittiğinde arkasında yüzbinlerce ölü, milyonlarca ağır hasarlı akciğere sahip insan ve korkmuş bir insanoğlu bırakacak. Gerçekten de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak çünkü kapitalizm kendisini hiçbir zaman toparlayamayacak.

Zengin milletler ve zengin devletleri bir yana bırakın, doyduğumuz her gün için şükür namazları kılacak, dualar edeceğiz. Adına ne derseniz deyin. İster Sosyalizm, isterseniz başka bir şey üretim araçları büyük oranda devletlerin eline geçecek.

Yine adına ne derseniz deyin eğer devletler bunu yapmazsa bu defa üretim araçlarının yeni sahibi Çin olacak. Yani okuyucuya diyorum ki: Serbest piyasa diye diretirseniz, aman bu sosyalizm oluyor bize gelmez derseniz; şirketleriniz, fabrikalarınız Çin’in olacak.

Avrupa’nın ve dünyanın birçok değerli şirketi şimdiden Çin sermayesinin kontrolüne girdi bile.

Dolayısıyla insanlık büyük bir kriz içine girmişken önümüzde iki yol var: Ya devletler üretim araçlarına sahip olacak, şirketleri devletleştirerek kurtaracak ya da para serbestçe dolaşacak ve Çin’in işçileri haline geleceğiz.

*

Gün milli/ulus devlete sahip çıkma günüdür. Sınırlarımızı, pazarlarımızı, markalarımızı, emeğimizi koruyacak; bizim olan ne varsa sahip çıkacağız.

Toprağımıza sahip çıkacağız. Tohumumuza sahip çıkacağız. Bizim olan toprak üzerinde, sadece bizim olan yerli tohumlarla, yerli tarım araçlarıyla üretim yapacağız.

Kendi ilaç sanayimizi kuracağız. Kendi aşı sanayimizi kuracağız. Kendi içimize yönelecek, kendimizi yeniden keşfedeceğiz.

Bu sokaktan başka bir çıkış yolu yok.