Gökmen Kılıçoğlu

Tüm yazıları
...

Türkistan’da Sınır Sorunları Azalıyor

Henüz yazar hakkında detaylı bilgi verilmemiştir.

Gökmen Kılıçoğlu

Türkistan bölgesi, Sovyetler Birliği sonrası dönemde, Sovyet sisteminin bıraktığı bazı sorunlarla yüzleşmek durumunda kalmıştır. Bunlardan birisi sınır sorunlarıdır. Türkistan’ın parçalara ayrılarak devletler oluşturulması sırasında ve sonrasında izlenen Rus (Sovyetler yerine bu terimi kullanmakta bir sakınca görmüyorum) politikası reel gerçeklerden ziyade ülkeler arasında her zaman bir potansiyel çatışma konusu olması, dolayısı ile Ruslarca daha kolay yönetilmelerini hedefliyordu. Bu şekilde oluşturulan ülkelerde ortak Türk kimliği algısı ortadan kaldırılıp, yeni kimlikler kazandırma faaliyetleri de hız kazanmıştır.

1920’de Ruslarca çizilen sınırlar ülkeye adını veren unsurun ayrılıkçı bir tutum izlemesini engellemek, ülkedeki istikrarın etnik grupların dengesine bağlı olmasını ve dengenin dengeleyicisi konumunun Moskova olmasını garanti edecek şekilde belirlenmiştir. Bu doğrultuda her ülkenin içinde farklı etnik grupların bulunmasına ve bazı bölgelerde yoğunlaşmasına çalışılmış, coğrafi özellikler dikkate alınmadan merkeze bağlı bir sistem geliştirilmiştir. Bu sınırlar bile zaman içinde aynı kalmamış Rusya’nın çıkarlarına göre değişikliğe uğramıştır. Fergana Vadisi en bilinen örneklerdendir. Özbekistan’a ait olan Hucan bölgesinin 1929 yılında önce Tacikistan’a verilerek adının Leninabad olarak değiştirildiğini, ardından bir kısmının tekrar Özbekistan’a iade edilmesi; 1924’te Kazakistan’a bağlanan Karakalpakistan’ın 1938’de Özbekistan’a dâhil edilmesi gibi örnekler hep Moskova’nın bölgede oynadığı “Böl- Yönet” politikasının bir uzantısıdır.

Benzer uygulamaların Kafkasya’da da yaşandığını biliyoruz. Dağlık Karabağ’a özerk bir statü verilmesi, Nahcivan ve Azerbaycan arasında Zengezur bölgesinin Ermenilere peşkeş çekilmesi gibi örneklerin günümüzde sebep olduğu çatışmalar hala çözülebilmiş değildir.

Türk Cumhuriyetleri bağımsızlıklarını kazandıktan sonra bu sorunlar zaman zaman gün yüzüne çıkmaktadır. Eski sistemin Tacik, Özbek veya Kırgız’ın, kendi başkentine gitmek için diğer cumhuriyetlerin sınırlarından geçmek durumunda kalması için planladığı sınırlar, ülkeler arası ilişkileri germiştir. İslam Kerimov’un “Eğer bir cumhuriyeti diğerine karşı boy ölçüştürmeye kalkacaksanız, sınırlar hakkında konuşmanız yeterli olacaktır.” sözleri ile ne kadar haklı olduğu açıktır. Doksanların sonunda Özbekistan’da gerçekleşen terör olayları sonrası bu ülkenin sınırları mayınlaması ve vize uygulaması, Bişkek antlaşmasından çekileceğini açıklaması sınır tartışmalarını gündeme getirmiş ve görüşmeleri hızlandırmıştır.

Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan ve Doğu Türkistan arasında bulunan Fergana Vadisi'nde Kırgızistan'ın Oş, Celalabad, Batkent şehirleri, Özbekistan'ın ise Namongon, Andican, Fergana şehirleri yer almaktadır. 1924 yılında Oş, Celalabad şehirleri ve Özgen kasabası Kırgızistan'a dâhil edilmiştir. 1990 yılında Oş şehir yöneticilerinin Kırgız göçmenlere ev inşaatı amaçlı arsa dağıtımı şeklinde karar almaları “Oş Olayları” olarak tarihe geçen etnik çatışmaların çıkmasına neden olmuştur. Aynı bölgede 2005 ve 2010 yıllarında yine çatışmalar yaşanmış ve çok sayıda insan can vermiştir.

1942 yılında Özbekistan, Kazakistan’dan toprak kiralamış, bu kira anlaşmasının süresi 1992’de dolmuş ancak Özbekistan bu bölgeyi geri vermek istememiştir. Söz konusu bölgenin statüsü 2002 yılında bir antlaşma imzalanana kadar belirsiz kalmıştır. Bu anlaşmaya rağmen sınır sorunları tamamen çözülmemiştir.

Kazakistan ile Kırgızistan arasındaki sınır sorunu ise 23-24 Temmuz 2001’de Nazarbayev ile Akayev arasında Bişkek’te varılan bir anlaşmayla çözülmüştür. Aynı şekilde Kazakistan-Türkmenistan arasındaki kara sınırı sorunu 5 Temmuz 2001’de Niyazov’un Kazakistan ziyareti sırasında çözülmüş, varılan anlaşmayla sınırlar yeniden belirlenmiştir.

Toplam 1621 kilometre uzunluğunda ortak sınırı bulunan Özbekistan ile Türkmenistan arasında 22 Eylül 2000'de imzalanan sınır tespit ve belirleme çalışmalarının yapılmasına ilişkin anlaşma kapsamında çalışmalar başlamış ancak daha sonra çeşitli nedenlerden dolayı askıya alınmıştı. Özbekistan ile Türkmenistan arasında sınır tespit ve belirleme çalışmalarına yönelik müzakere süreci, Mirziyoyev'in 6-7 Mart'ta Türkmenistan'a yaptığı resmi ziyaretin ardından yeniden başlamıştı. Bu çerçevede, bir çalışma grubu 27-30 Mart'ta Türkmenistan'ın Türkmenabad kentinde toplanmıştır.

Geçtiğimiz hafta sınır anlaşmazlıkları konusunda ciddi bir adım daha atıldı. Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan arasında sınırlarının birleşme noktalarına dair düzenlemeleri içeren yeni anlaşmalar 10 Kasım'da Semerkant'ta düzenlenen Avrupa Birliği - Orta Asya ülkeleri Dışişleri Bakanları toplantısında imzalandı. Özbekistan yeni Cumhurbaşkanı Şavkat Mirziyoyev’in döneminde komşu ülkelerle sınır problemlerini sıfıra indirmeyi amaçladığı belirtilmektedir. Bu kapsamda Kırgızistan ile de daha önce yaptığı anlaşmalarla sınır problemlerini %85 oranında azaltmış; geri kalan %15'lik kısmının da Aralık ayında yapılması planlanan görüşmelerde düzenlenmesi beklenmektedir.

Sınır sorunlarının ortadan kalkması ülkeler arasında potansiyel bir çatışma unsurunu ortadan kaldıracak; ilişkileri güçlendirecek bir adımdır. Bölge ülkeleri Rusya ve Çin’in arasında sıkışmış, ABD’nin de bölge dışı müdahaleleri ile bir rekabet alanına dönmüştür. Bu kadar rakip gücün karşısında ancak birlik halinde durulabilir. Türkistan cumhuriyetleri şimdilik bu güçlerle bir denge politikası sürdürmeye çalışmaktadırlar ancak bunun bile devamı için kendi aralarında işbirliğinin önemi büyüktür. Sınır sorunlarının çözümü aralarındaki su, sınır aşan sular, enerji güzergâhlarının belirlenmesi gibi mevcut meselelerin de çözümünü kolaylaştıracaktır.

Sınırlarda yaşanan belirsizlikler, gündeme sınır güvenliği konusunu da getirmektedir. Sınır sorunlarını halleden bu ülkeler terör, yasadışı uyuşturucu kaçakçılığı, yasadışı göç gibi tehditler karşısında daha etkili mücadele edeceklerdir. Türkistan’a çizilen suni sınırların Türk Cumhuriyetlerinin ortak iradeleri ile bir çatışma konusu olmaktan çıkacağına inanıyoruz.