Konuk Kalemler

Tüm yazıları
...

Bozgun - Balkan Harbi

Feridun Eser

Balkan Savaşlarında görevli Osmanlı subaylarından Hafız Hakkı Paşa’nın yazmış olduğu eser; giriş, 8 bölüm ve son kısımda yer alan bir ilaveden oluşmaktadır. Kitap, sade bir dile sahiptir, kolaylıkla okunur. Kitap, Balkan Harbindeki bozgunu ve çözüm önerilerini konu edinse de bugün için de çıkarılacak dersler vardır. Günümüze hitap etmesi yönüyle güncel bir kitaptır.

Hafız Hakkı Paşa, Osmanlı’nın son döneminde yetişmiş ve Osmanlı Sarayı’na damat olmuş üst rütbeli askerlerden biridir; Enver Paşa’ya yakın bir isimdir ve Sarıkamış’ta da görev almış bir komutandır. Hafız Hakkı Paşa, I. Dünya Savaşı içerisinde, Sarıkamış cephesinde tifüs hastalığı nedeniyle vefat etmiştir.

Kitapta Osmanlı’nın yaşadığı, uzun yıllar süren bozgun ve geri çekilme, sebepleriyle ele alınmakta ve başka ulusların/devletlerin bozgunlarından da kısa örnekler verilmektedir. Kitapta sadece bir durum tespiti yapılmamakta, aynı zamanda bozgunu önlemenin çarelerine de değinilmektedir. Sunulan çareler daha ziyade askerî odaklıdır; bu, yazarın subay olmasına bağlanabilir.

Balkanların kaybı Osmanlı için, Osmanlı’nın Müslüman ve Türk halkı için çok ciddi ve çok acı, çok sancılı bir kayıp olmuştur. II. Viyana Kuşatmasından itibaren Osmanlı, Balkanlarda kaybetmeye ve geri çekilmeye başlamış; bu kayıp ve geri çekilmeler, Balkan Savaşları sonunda geri dönülemez boyutlara ulaşmıştır. Askerin çekilmesiyle Balkanlarda yaşayan Müslüman, Türk nüfusun önemli bir kısmı Anadolu’ya göç etmek zorunda kalmış, hem göçmenler hem göç edemeyip Balkan topraklarında kalan Türk ve Müslüman unsurları büyük sıkıntılar yaşamıştır. Balkan Savaşlarının ve Balkan topraklarının kaybı üzerine öncelikle Osmanlı ordusunda görevli bazı subaylar bu kaybın sebepleri ve hâl çareleri üzerine düşünmüş, gözlem ve tecrübelerine, bilgi birikimlerine dayanarak kitaplar yazmıştır. Ali İhsan Sabis Paşa’nın “Balkan Harbinde Neden Mağlup Olduk” adlı eseri de bunlardan biridir. Her iki kitabı da okudum. İkisinde de benzer görüş, düşünce ve öneriler mevcut; ancak Hafız Hakkı Paşa’nın eseri, daha sınırlı; çerçevesi, asker/ordu odaklı.

Bozgun ve geri çekilme öncesinde Balkanlardaki Manastır, Priştine, Dobruca, Vardar gibi şehirlerin Anadolu’daki Konya, Bursa ve Erzurum’dan bir farkı olmadığı belirtiliyor. Bozgun, insanları o kadar yıldırmıştır ki düşman kuvvetleri başkent İstanbul’a kadar yanaşmış ve orduya duyulan güven sarsılmıştır. Bozgun, insanları ümitsizliğe sevk etmiş; hem asker hem sivil halkta yaşanan ümitsizliği derinleştirmiştir.

Kitabın ilk bölümlerinde Fransız, Alman ve Rus ordularının yaşadığı bozgunlardan örnekler verilmekte, karşılaştırmalar yapılmaktadır. Devletlerin en güçlü zamanlarında bile çeşitli sebeplerle bozgunlar yaşayabileceği, ancak tekrar toparlanabileceği vurgulanmıştır. Osmanlı Devleti de kuruluş ve gelişme dönemlerinde, güçlü padişahlar idaresinde bile bazı bozgunlar yaşamış, ancak tekrar toparlanmasını bilmiştir. Önemli olan, bozgun karşısında yılmamak, ders çıkarmak, çare aramak ve gereğini yaparak başarıya ulaşmaktır. Bu, mümkündür ve tarihte bozgun sonrası toparlanmanın birçok örneği vardır.

Hafız Hakkı Paşa, “Psikoloji ve Bozgun” adlı bölümde “bozgun”a psikolojik açıdan da bakmaktadır. Bozgun, sebep ve sonuçlarıyla psikolojiktir; psikolojik etkenlerden kaynaklanmakta ve psikolojik etkiler/sonuçlar üretmektedir. Zafer ve başarı, ona duyulan inançla mümkündür; başarı ve zafere duyulan inanç yitirildiğinde sonuç zaten hüsran ve bozgun olur. Savaş esnasında düşmanın yapacağı olumsuz propagandalara, moral bozucu söylentilere karşı uyanık olunmalı, tedbir alınmalıdır; bunun, ordunun ve halkın moralini bozmasına imkân verilmemelidir.

Devletin ve halkın genel durumu, sahip oldukları imkânlar/seviye ve yaşadığı sorunlar, onun bir parçası olan orduyu ve askeri de etkiler. Ordunun durumu, devletin ve toplumun durumundan ayrı düşünülemez, değerlendirilemez. Kitapta ordudaki gayrimüslim askerlerin/vatandaşların istekli savaşmadığı, bazı olumsuz davranışlarda bulunarak kötü örnek oldukları ve ordunun moralini bozduklarına çok kısa da olsa yer verilmiştir.

Kuvvetli, inançlı, güvenilir, yetkin subaylar ve askerler bozgunu durdurabilir ve önleyebilir; tarihte bunun birçok örneği olmuştur; kitapta buna dair birkaç örnek de verilmektedir. Subayların ve askerlerin sadece fiziksel olarak değil psikolojik olarak da sağlıklı olması, sağlam yetiştirilmesi gerekir.

Halkın, özellikle öğrencilerin, gençlerin okullarda savaş, savaşlarda yaşananlar ve bozgun üzerine de eğitim alması, hazırlıklı olması gerekir.  Aydınların, din adamlarının ve eğitimci kadronun da bu konuda eğitilmesi, yetiştirilmesi gerekir. Aydınların, öğrencilerin ve din adamlarının askerî tatbikatlara gözlemci olarak katılmaları sağlanmalı; aydın, din adamı ve eğitimci kadrolar millete ve askere ideal, azim, sebat aşılamalıdır. Yabancı milletlerin aydınları, din adamları ve eğitimcileri kendi milletlerine ve askerlerine ideal, azim ve sebat aşılayarak destek olmaktadırlar. Kadınlar da halkı oluşturan, evlat yetiştiren ve nüfusun yarısını oluşturan önemli bir unsur olarak bu konuda eğitilmeli, yetiştirilmelidir.

Ordu, sadece teorik bilgilerle savaşa hazırlanmaz ve savaşta sadece teorik bilgilerle başarılı olunamaz. Atış eğitimine, gece eğitimine büyük önem verilmelidir. Yapılan talimlerle asker, silah, bomba vb. seslerine alışkın olmalıdır; asker, alacağı eğitimle sıcağa, soğuğa, yağmur, kar ve çamura da alışmalıdır; talim ve tatbikatlar sadece iyi/uygun havalarda yapılmamalıdır. Verilecek eğitim savaşın gerçeklerine uygun, yeni silah ve tecrübelere uyumlu ve güncel olmalıdır. Orduda zaaf ve bozgunun en önemli kaynağı, eğitimsiz, talimsiz askerlerdir. Kumanda heyeti, muktedir olmalı ve manevi erdemlere sahip olmalıdır. Subaylar, ordunun ruhudur; bu ruh, sağlam olmalıdır.

Kitabın ortalarından itibaren, özellikle son kısmında ordu üzerine, orduda yapılabilecek düzenlemeler üzerine yoğunlaşılmıştır. Seferberlikte yaşanan sorunlar ve bu sorunların hâlli üzerine öneriler sıralanmış; silah, erzak, cephane, nakil ve toplanma konuları üzerinde tespitler ve önerilerde bulunulmuş; bu alandaki eksiklerin ve keşmekeşin bozgunun sebeplerinden biri olduğuna değinilmiştir. Benzeri tespit ve değerlendirmeler, Ali İhsan Sabis Paşa’nın adını yukarıda zikrettiğimiz eserinde de yer bulmuştur.

Kitabın son kısmında yer alan “ilave”de, maddeler hâlinde askerî talim ve terbiyenin nasıl olması gerektiğine dair düşünceler ve planlama yer almaktadır. Çünkü savaşa hazırlık, barış zamanında yapılacak talimlerle başlar.

Bozgunlar yaşamamak için kitaptan çıkarılacak dersler, alınacak notlar ve yapılacak işler vardır. Tecrübe edileni tekrar tecrübe etmemek için!

 

*Bu yazı Kitap Şuuru intisabıdır. www.kitapsuuru.com