Ayşe Göktürk Tunceroğlu

Tüm yazıları
...

Güzel İzmir

Yazar hakkında bilgi henüz girilmedi.

Ayşe Göktürk Tunceroğlu

Ne yazılır, ne yazılabilir ki?

Enkazdan çıkarılanları, sağ çıkarılanları, cansız çıkarılanları, onların dışarda bekleyen yakınlarını seyrettikçe, o konuşmaları dinledikçe boğaz düğüm düğüm oluyor.

Memleketim Güzel İzmir’e geçmiş olsun!

Boğazı düğüm düğüm olmadan yazanlar, yazabilenler var. Sosyal medyada İzmir üzerine ileri geri lâflar. Depremin sebebi üzerine… Lut kavminden örnek getirerek… “Hilâfeti kaldıran Cumhuriyet’in kutlandığı günden bir gün sonra, hem de İzmir’de…” Böyle hezeyanlar…                                          

Sevinmişler demek ki oh olsun demişler.

Bir takım insanlarımız İzmir’i bir türlü sevemiyor.

Eğer bunları yazanlar gerçekten inanarak” yazıyorlarsa yazıklar olsun! Bu ahlâksızlığa, bu namussuzluğa, bu nefrete yazıklar olsun!

Aslında bu yazdıklarına inanmıyor da insanları kışkırtmak için, fitne çıkarmak için, provokasyon maksatlı yazıyorlarsa da yazıklar olsun! Bu gaddarlığa, bu zalimliğe, bu edebsizliğe…

Bu memleket 1999’da da büyük bir deprem felâketi yaşadı. Ne İzmir’deydi ne de Cumhuriyet Bayramı ertesiydi. O tarihten önce de yaşadı sonra da yaşadı. Vanda, Malatya’da, Düzcede, Gediz‘de, Erzincan’da… İstanbul tarihinde büyük depremlerle sarsılırken hilâfet merkeziydi. Çünkü deprem kuşağı üzerinde bir ülkeyiz. Fay hattı üzerindeyiz. Ve bu jeolojik gerçeğe göre aklımızı işletmek zorundayız. Allah aklını işletmeyenlere kötü bir azab verir.” (Yunus suresi)

Eğer sebep arıyorsanız başka taraflara bakacaksınız.

Yanyana apartmanlar, biri çatır çatır çöküyor, yanı başındaki sağlam, ayakta. Bunun sebebi nedir, biraz olsun aklınızı işletin.

Her depremde, yıkılan binalar karşısında Bunu yapan müteahhit…” diye söze başlarız. Doğrudur! Malzemeden çalmıştır, çırpmıştır, boyayıp süsleyip ev” diye satmıştır. Suçludur! Aklını değil; tamahını, hırsını, cehaletini rehber edinmiştir, zalimdir.

Önce müteahhitlere bakarız hep. (Tren kazaları olduğunda da araştırılır, soruşturulur, kabahat makinistte bulunur, dosya kapanır.)

Müteahhit zemin etüdü yaptırmamıştır, deniz kumu kullanmıştır, kalitesiz çimento kullanmıştır, eksik demir kullanmıştır, evet her türlü kusuru işlemiştir; ama onun yaptığı işleri denetleyen, imza veren, ruhsat veren kimdir, kimlerdir? Müteahhide ayağını denk aldırmayan bir düzine insan vardır ki onlar daha büyük suçludur, daha büyük zalimdir.

Deprem hocalarından biri Biz orada bir zamanlar yüzerdik, orası dolgu arazidir, oraya yüksek katlı ev yapılamaz.”  dedi. Ama yapılmış! Dolgu araziye yüksek katlı ev ruhsatı veren kimlerdir? Hırs, tamah, ihmal, gaflet, cehalet zincirleri… Rüşvet, rant zincirleri… Bunlardan hesap sorulmayacak mı? Şimdiye kadar sorulmadı.

Kimi müteahhitler, evet, malzemeden çalıp çırpıyor, yanlış tasarlama yapıyor, yönetmelikleri takmıyor”, ama onları günah keçisi ilân edip işin içinden çıkamayız. Çıkarsak bir ay sonra, beş ay sonra, gelecek yıl, ondan sonraki yıl aynı şeyler başımıza gelecektir. Şimdiye kadar geldi.

Hep olduğu gibi, bir müddet her akşam uzmanlarımızı ekranlarda dinleyeceğiz. Hepsi çok doğru şeyler söyleyecekler. Yine uzmanlar gazetelerde çok doğru şeyler yazacaklar.

Sonra bir deprem daha olacak…

Müteahhitler suçludur, ama onlardan fazla onların yaptıkları eksik, kusurlu, hatalı işlere eyvallah diyen, imzaları atan, ruhsatları veren, denetlemeyen, göz yuman, şahsına menfaat temin edip görmezden gelen memurlar, âmirler, mühendisler, her kademedeki kamu görevlileri, atananı, seçileni, seçeni suçludur. Bu felâketin sonuçlarında, o kayıplarda, o acılarda, korkularda, eziyetlerde, gözyaşlarında hepsi pay sahibidir. Zulmedenler onlardır. Akıllarını işletmeyenler onlardır. Ahlaksız arıyorsanız, onlardır.

Sosyal medyada İzmir üzerine ileri geri yazanlar… “Zulmedenler…” hakkındaki ayetleri hiç hatırlamıyor musunuz? Allah’ın gazabı deyince aklınıza zinadan başka bir şey gelmiyor mu?

İzmir’de suç, kabahat, yanlış çoktur! Ama sizin dediğiniz değildir!

Suçu, kabahati, yanlışı şehircilik üzerinedir ve diğer şehirlerimizden ne eksiktir ne de fazladır.

Madem ahlâksız ve insafsız mesajlarınıza Kur’an-ı Kerim’den örnek getiriyorsunuz, A’râf suresinde:

“İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helâk eder misin Allah’ım!” der.

Şuara suresinde:

Başınıza gelen her musibet kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. Kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.” der.

Demek ki bu işlediklerimiz” sizin aklınıza Lut kavminden başka bir şey getirmiyor. Siz aklınızı “bir tek şeyle” bozmuşsunuz!

Hırsızlıklar, yolsuzluklar, talanlar, rüşvetler, kul hakları, tembellik, eğitimsizlik, liyakatsizlik, kayırmacılık, açgözlülük, cehalet… Bunların hepsinden sınıfı geçtik, işlediğimiz” başka hiç bir ahlaksızlık yok,  bir tek zina! Öyle mi?

Yazıklar olsun!

Siz de içimizdeki beyinsizlerdensiniz.