Sakin Öner

Tüm yazıları
...

‘Andımız’ın okutulması ve 2023 eğitim vizyonu

İletişim: sakinoner@hotmail.com

Sakin Öner

Danıştay 8. Dairesi’nin, Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2013 yılında ilkokullarımızda 80 yıl her sabah okutulan ‘Andımız’ın yasaklanmasını iptal eden kararı ile 2023 Eğitim vizyonu konularını birlikte değerlendireceğiz. 

Milli Eğitim eski Bakanlarından Reşit Galip tarafından 1932 yılında yazılan ‘Andımız’, toplumda genel kabul görünce 1933 yılından Ekim 2013’e kadar 80 yıl ilkokullarımızda, çocuklarımızda millî kimlik duygusunu geliştirmek ve millî şuuru güçlendirmek amacıyla okutulmuştur. Fakat 2013 yılında, ‘Açılım politikası’ ve ‘Çözüm süreci’ sırasında ‘Andımız’, yönetmelikten çıkarılmış ve bir anlamda okunması yasaklanmıştır.

Kamu-Sen’e bağlı Türk Eğitim-Sen, Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinin ‘Öğrenci Andı’ başlıklı 12. maddesini yürürlükten kaldıran düzenlemenin iptali istemiyle 2013 yılında Danıştay’da dava açtı. Danıştay 8. Dairesi, beş yıl sonra oy çokluğuyla aldığı kararla, ‘Öğrenci Andı’nın okutulması uygulamasını kaldıran, 8 Ekim 2013 tarihli Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in 1. Maddesindeki hükmü iptal etti.

Danıştay 8. Dairesi’nin kararına esas olan iptal gerekçesi özetle şöyledir:

“Dava konusu kararı hukuki bir zemine oturtacak, idarenin takdir hakkını ve düzenleme yetkisini kamu yararı ve hizmet gerekleri uyarınca kullandığını ortaya koyacak yeterli bilimsel gerekçenin bulunmadığı, amacı; Türk Devletini ve milletini ebediyete kadar yaşatacak, çağdaş uygarlığın ve medeniyetin ortağı ve öncüsü yapacak, toplumun ve kişilerin refah, huzur ve mutluluğunu sağlayacak yeni nesillerin yetiştirilmesi olan milli eğitim sistemimizin temel amaçlarını gerçekleştirmesini sağlamaya yardımcı olabilecek nitelikteki ‘Öğrenci Andı’nın kaldırılmasına ilişkin değişikliğin haklı ve hukuksal temellere dayandırılmadığı anlaşıldığından, dava konusu düzenlemede hukuka uyarlık görülmemiştir.”

Bu kararından dolayı Danıştay 8. Dairesi’nin şerefli hâkimlerini ve bu davayı açan Türk Eğitim-Sen’in o tarihteki başkan ve yöneticilerini yürekten kutluyoruz.

Şimdi Türk kamuoyu, 24 Haziran 2018 Seçimleri sonucunda hayata geçen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ilk Milli Eğitim Bakanı Sayın Prof. Dr. Ziya Selçuk’tan yargının bu kararını bir an önce hayata geçirmesini bekliyor. Fakat Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu kararı uygulamayıp, temyiz etmesi ve konunun hukuki sürecinin devam ettirilmesi, milli vicdanı rahatsız etmiştir. Bakan olduktan sonra İlk icraatı, okullarda kutlanacak Belirli Gün ve Haftalar Çizelgesi’nden çıkarılan, ‘milli bayramlar ve mahalli kurtuluş günleri’ni yeniden çizelgeye dâhil edilmesine karar veren Sayın Selçuk’un, toplumdaki olumlu imajını olumsuz etkilemiştir. Türk kamuoyu kendisinden, 80 yıl milli birliğimize katkı sağlamak amacıyla ilkokullarımızda okutulan ‘Andımız’ın, Danıştay’ın 8. Dairesi’nin kararına uyularak yeniden ilkokullarımızda okutturulması uygulamasını başlatmasını bekliyoruz. Bu Milli Eğitim Bakanımız Sayın Prof. Dr. Ziya Selçuk’un ilk ciddi sınavı olacaktır.

Türkiye Cumhuriyeti, dağılmış bir toplumu toparlama, bir imparatorluk bakiyesinden bir millî devlet kurma hareketidir. Bu ant, bu hedefe dönük olarak, bu ülkede yaşayanların çocukluktan itibaren, ‘dağılmayı, bölünmeyi, yok olmayı, emperyalist güçlerin ülkeyi parçalamasını’ önleyecek şuura sahip olmalarını sağlamak, milli ilkeler doğrultusunda milli hedeflere yöneltmek ve milli birlik ve beraberliğimize katkı sağlamak amacıyla yazılmış ve okullarımızda 80 yıl okutulmuştur.

‘Andımız’dan rahatsız olanlar, açıkça söylemeseler de, içinde ‘Türküm’ kelimesi, ‘Ey büyük Atatürk!’ hitabı geçtiği için rahatsız oluyorlar. Oradaki Türklüğe takılanlar Ant’ın bütününü ve ortaya çıkışın altında yatan sosyolojik nedenleri düşünseler, belki biraz daha mantıklı fikir yürütebilirler. Bugün Andımız’dan rahatsız olanlar, yarın İstiklâl Marşı’ndan da, içinde ‘kahraman ırkıma bir gül’ sözü geçiyor diye, oradaki ‘ırk’tan da rahatsız olup, kaldırılmasını gündeme getirebilirler.

‘Öğrenci Andı’, başta ABD ve Japonya olmak üzere birçok ülkenin eğitim sisteminde de vardır. Amerikan Bağlılık Ahdi (Yemini), 1892 yılından bu yana ABD’de okullarda her sabah öğrenciler tarafından okunuyor. Bu ‘Ant’ta; “Herkes için özgürlük, adalet ve tek bir millet olmayı sağlayan cumhuriyeti temsil eden ABD bayrağına, sadakat ile bağlı kalacağıma tanrının huzurunda yemin ederim” deniyor. Bu ‘Ant’ın amacı, Amerika’da yaşayan 72 milletten insanı, tek bir millet olarak bir araya getirmektir.

Şu anda akademik başarısı, gelişmiş ülkelerin çok gerisinde kalan Türk eğitim sisteminin, yapacağı ilk iş, ideolojik bir yaklaşımla ‘Andımız’ı kaldırmak olmamalıydı. Hem sanayileşmeyi hem de endüstrileşmeyi ıskalayan Türkiye’nin eğitim sisteminin amacı, çocuklarımızı daha ileri sanayi ve 4’üncü endüstri toplumuna yetişecek tarzda yetiştirmek olmalıdır.

Kendini Türk vatandaşı olarak hisseden hiçbir bir kimsenin ‘Andımız’ın okunmasından asla rahatsız olmaması gerekir. ‘Andımız’ın okunmasından, ancak ‘Türklük’e, ‘Atatürk’e karşı olanlar ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile hesaplaşmak isteyenler  rahatsız olabilirler. Ama biz çocuklarımızı onların sakat ve zararlı anlayışlarına göre değil, bilime ve milli ülkülerimize göre yetiştirmek zorundayız. Bunun için, yargı kararına uyarak ilkokullarımızda çocuklarımıza ‘Andımız’ı yeniden okutmaya başlamalıyız.

2023 Eğitim vizyonu’nda (4+4+4)’ün akıbeti meçhul

2023 Eğitim vizyonu’nu genel olarak değerlendirdiğimizde, “çağdaş ve bilimsel yönü ağır basan, fakat bazı hayati konuları içermeyen, uygulama başarısı şüpheli bir vizyon belgesi” olduğunu söyleyebiliriz. 2023 Eğitim Vizyonu’nun en büyük eksikliği, başarılı sonuç vermediği ortada olan “4+4+4 Eğitim Sistemi”nin akıbetidir. Eğitim dışı unsurların (bazı sendika, dernek, vakıf ve cemaatlerin) eğitim üzerindeki etkilerinin giderilip giderilmeyeceği konusu açıkta kalmıştır.

Özel bir ihtisas mesleği olan öğretmenlikte, pedagojik formasyon şartının kaldırılması, eğitim kalitemizi olumsuz etkileyecektir. Sözleşmeli öğretmenlerin zorunlu hizmet süresinin azaltılması, kurumsallaştırılacağı kaygısını uyandırmıştır. Ayrıca 2023 Eğitim Vizyonu’nda; atanamayan öğretmenlerin durumları, özellikle lise düzeyindeki fiziki mekân ihtiyacının ortadan kaldırılması, kapalı köy okullarının açılıp açılmayacağı konularına yer verilmemiştir.

2023 eğitim vizyonunun olumlu yönlerini iki bölümde değerlendirebiliriz:

1. Eğitim ve öğretim yönünden: Esnek ve modüler bir ders çizelgesi oluşturulması; zorunlu ders saatlerinin ve çeşitlerinin azaltılması; Liselerde alan seçiminin 9. sınıftan başlatılması; tüm okullarda Tasarım - Beceri Atölyeleri kurulması, yabancı dil öğretimi ile ilgili düşünülen düzenlemeler; ölçme ve değerlendirme sisteminin daha bilimsel ve kalıcı yöntemlere kavuşturulması; psikolojik danışma ve rehberlik hizmetleri ile Rehberlik Araştırma Merkezlerinin (RAM) yeniden yapılandırılması; özel eğitim görecek çocukların belirlenmesi ve yerel yönetimlerin bu konuda özel birimler kurmaları için teşvik edilmesi, özel yetenekli öğrenciler için mevzuat çıkarılması ve bir kurul oluşturulması, özel yeteneklilerin eğitimine yönelik lisans ve lisansüstü öğretmen yetiştirme programlarının güncellenmesi; bilim insanlarının Fen ve Sosyal Bilimler Liselerindeki öğrencilere eğitim ve araştırma koçu olması; mesleki ve teknik eğitimle ilgili düzenlemeler; özel öğretim kurumlarıyla ilgili bürokrasinin azaltılarak teşvik edilmesi; sınavla öğrenci alan okulların kademeli olarak azaltılması.

2. Eğitim elemanları yönünden: Eğitim yöneticilerinin ehliyet ve liyakat temelli olması; öğretmenler ve okul müdürlerinin yüksek lisanslı olması; Okul yöneticilerinin özlük haklarının iyileştirilmesi; başarılı öğretmenlerin yurt dışına gönderilmesi; elverişsiz koşullarda görev yapan öğretmenlere ve yöneticilere teşvik verilmesi; Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun çıkarılacak olması; Teftiş Kurulu’nun yeniden yapılandırılması ve müfettişlere eğitim politikalarının uygulanmalarının izlenmesine ilişkin yeni bir rol verilmesi.

Eğitimdeki başarısızlık, milletçe çağın gerisinde kalmamıza yol açacaktır. Teorik olarak eğitimi çok iyi bildiğimiz Milli Eğitim Bakanımız Sayın Prof. Dr. Ziya Selçuk’un Andımız’ın okullarımızda okutulmasını sağlayarak ve eğitimin yürütülmesini dış müdahalelere kapatarak birikimini hayata geçirmelidir. Böylece hem saygınlığını korumalı, hem de eğitimimizi içine düştüğü anafordan kurtarmalıdır.