Mustafa E. Erkal

Tüm yazıları
...

BASIN SORDUĞU SORULARDA DİKKATLİ OLMALIDIR!...

Mustafa E. Erkal

Basın mensuplarının soru sorma hakları tabi ki önemlidir ve olmalıdır. Ancak bilhassa yabancı devlet başkanı ve diplomatlara her akıllarına geleni sormak yerine biraz düşünerek hareket etmeleri gerekir. Soruların önceden hazırlanıp sordurulduğu izlenimini daima uyandırabileceği unutulmamalıdır. Yabancı diplomat ve siyasiler sorulara muhataplarının soruları gibi bakabilirler. Bazı sorular ülkemizin itibarını kırıcı ve küçük düşürücü de olabilir. Görüşmelerde Türk tarafını da zor duruma düşürebilir.

Geçen hafta Roma’da G20 toplantıları dolayısıyla ABD Başkanı Biden ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, Dış İşleri Bakanları ile bir araya gelip bir görüşme yaptılar. Türkiye ve ABD arasında gündemde olan konuları ele aldılar. Bu maddeler arasında Türkiye-Rusya ilişkileri karşısında ABD’nin tavrı, FETÖ’nün Türk düşmanlığını esas alan ABD’deki yayınları, terör örgütü YPG’ye artık destekten vazgeçilip terörün desteklenmemesi, kronikleşmiş S-400, parası ödenmiş olan F-35 uçakları, F-16’ların satın alınabilmesi, Doğu Akdeniz’deki gelişmeler ve hukuk dışı Türkiye’ye baskılar, Libya’daki durum ABD ve başkaları tarafından darbeci liderin desteklenme yanlışı gibi konuların ele alındığı anlaşılmaktadır. Buna Batılı on büyükelçinin hapiste olan malum iş adamının serbest bırakılma çirkin talepleri de ilave edilebilir. On büyükelçinin desteklediği kişi, ceset yüzlü malum iş adamı, Türkiye karşıtı birçok düzenlemenin arkasındaki maddî ve manevî destek olarak tanınmaktan suçludur. Sayın Cumhurbaşkanının ve Dış İşlerinin gösterdiği tepki doğru bir tavırdır. Sorunun büyümesi taraflarca önlenmiş ve elçilerin geri gönderilmelerinden vazgeçilmiştir ancak unutulmamalı ki bu Batılı ülkeler de bizim büyükelçilerimizi geri gönderebilirlerdi. Konulara iç politikayı düşünerek ve onu tatmin edecek tavırlarla duygusal yaklaşmak iç politika ile dış politikayı birbirine karıştırmaktır. Türkiye, anlaşılan daha önce bazı yanlışlar yaparak bu Batılı ülkeleri cesaretlendirmiş ve yapacakları baskıdan sonuç alacakları yanlışına sürüklemiştir.

Eğer siz Almanya adına çalışan Türk asıllı görevliyi hapisten çıkarıp gönderirseniz ve daha sonra ABD’li papazı baskı ile serbest bırakma yanlışlarını yaparsanız, ülkenin bu konudaki haklı tepkilerini yıpratır birtakım beklentilere yol açarsınız.

Basın mensuplarımız korku ve çekinmeyi zihinlere yerleşmiş peşinen yanlış olduğumuzu var sayarak soru sormaktan vazgeçmelidirler. Aslında basında çok değerli dış politika görüşüne sahip ilgili isimler de vardır. Bu basın mensuplarının gerekli uyarıları yapmalarına ihtiyaç vardır. Muhabirler yabancı yetkilileri medenî usuller içinde zor duruma düşürmek yerine Türkiye’ye yapılan haksız suçlamaları kabullenmiş gibi davranmamalıdırlar. Türkiye’nin sanki tavize hazır intibahını uyandırmamalıdırlar. Soru sordukları yabancı yetkililer ve ülkelerinin Türkiye ile ilişkileri konusunda yeterli ön bilgiye sahip olmalarına ihtiyaç vardır.

Başkan Biden’a sorulan F-16’ları satacak mısınız, paramızla aldığımız F-35 uçaklarına müsaade edecek misiniz benzeri sorular hiç de uygun değildir. Bu ve benzerleri yabancıların yanlış kanaat edinmelerine yol açabilir. Yabancı basının yapmadığı ve çok dikkatli olduğu soruları bizim sormamız yanlış sonuçlar doğurmaktadır. Çoğu yanlış soruların yerine itibar kaybettirmeyici sorular almalıdır.