Şevket Apuhan

Tüm yazıları
...

Bu Sistemle Olmayacağı Belliydi

1984 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Azerbaycan Devlet İktisat Üniversitesi, Türk Dünyası İşletme Fakültesi’nde Uluslararası ilişkiler, Haliç Üniversitesi’nde İşletme eğitimi almış, yüksek lisansını aynı üniversitede tamamlamıştır. Uzun yıllar uluslararası bağımsız denetim kurumlarında çalışmış, ulusal gazetelerde yazarlık ve ulusal TV’lerde düzenli olarak yorumculuk yapmıştır. Türkiye’de ve Azerbaycan’da birçok konferansa konuşmacı olarak katılmış Apuhan’ın, yayınlanmış 4 kitabı bulunmaktadır.

İletişim:apuhan@outlook.com

Şevket Apuhan

Adına ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ denilen, bütün yetkileri bir insanın iradesinde toplayan sistem Türkiye’ye iyi gelmedi. Referandum sürecinde de birçok kez itiraz etmiş, meselenin sistem de değil; zihniyette olduğunu anlatmaya çalışmıştık. Referandumdan birkaç gün önce Yeniçağ gazetesi için yaptığım değerlendirme şöyleydi:

“Biliyorum, soru sormanın hiç sırası değil. Soru soranların ve cevapların peşine düşenlerin adeta taşlandığı bir dönemden geçiyoruz. Susmanın ve bir kenara çekilmenin, ortalarda görünmekten çok daha güvenli olduğu bir zaman dilimi içerisindeyiz.

Ben susmayı, uğradığımız komploda bize sahip çıkan, bizden en az kendileri kadar emin olan Türk Milliyetçilerine karşı büyük bir ayıp saydığım için dün olduğu gibi bugün de bir riyakarlık sayarım. Bu yüzden de aşağıdaki soruları sormadan edemeyeceğim:

1- Birlik ve beraberliğe her zamankinden fazla ihtiyaç duyduğumuz bir gerçek. Peki, bu birlik ve beraberlik mevcut sistemde sağlanamıyor mu? Öyle olsaydı, parlamenter demokrasi ile yönetilen ülkelerin iç savaşa sürüklenmesi gerekmez miydi?

2- “Terörle daha etkin mücadele etmek için bu referandumun hayata geçmesi gerekiyor.” söylemi sıkça karşımıza çıkıyor. Oysaki iktidar şu an terörle gayet ciddi bir mücadele içerisinde ve özellikle İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun bu konudaki samimiyeti ortada. Başkanlık sistemine geçmeden terörle mücadele edilemiyor mu? Edilemiyorsa, şu an yapılanın adı ne?

3- Türkiye’nin asıl sorunu üretememek. Dünya üretim dengelerine göre şekilleniyor ve biz bu konuda denge kuran değil dengelere göre hareket etmek zorunda kalan tarafız. Başkanlık sistemine geçince, ülkemizin dört bir yanında AR-GE çalışmaları mı başlayacak? Fabrikalar aralıksız çalışıp, kişi başına düşen milli gelir üç katına mı çıkacak? Böyle bir yeteneğimiz söz konu ise neyi bekliyoruz?

4- Kadın cinayetleri, çocuk tecavüzleri, trafik kazaları, kayıt dışı ekonomi, sınavlarda dökülen öğrencilerimiz, yerlerde sürünen kitap okuma oranları sistem değişince düzelecek mi? Et ve süt tüketimi mi artacak? 

5- FETÖ üyeleri yurt dışında güçlü lobilerle, uluslararası kuruluşları ve ülkeleri Türkiye’ye aynı Irak’a yapılan gibi bir müdahalede bulunmaya zorluyorlar. Dünya kamuoyu bunun için hazırlanıyor. Türkiye’yi diktatörlükle yönetilen bir ülke olarak lanse ediyorlar. Bu anayasa değişikliği sizce bu planları yapanların ekmeğine yağ mı sürecek yoksa bu planları boşa mı çıkaracak? 

Biz Türk Milliyetçileri asla ve asla Irak’ta Saddam Hüseyin heykellerini yıkıp, sonra da canlarıyla, mallarıyla ve namuslarıyla o heykellerin altında kalanlardan olmayız. 

Batı’nın oynadığı ayak oyunlarına, Türkiye’ye kurulmak istenen tuzaklara karşı şüphesiz safımız bellidir ancak bunun karşılığında artık sadece adı kalan demokrasiyi bile istemek hakkımız değil mi? Yapılmak istenilen değişiklik yıpranmış, yorulmuş ve artık işlemeyen bir demokratik yapıyı bile bu millete çok görmek değil mi? 

Sayın Cumhurbaşkanı, doğruyu nerede ve kimlerde arıyor bilmiyoruz ama kendisini tek adam olmaya ikna eden, bu konuda kendisini destekleyen kim varsa yarın hiçbiri yanında olmayacaktır. 

Bu değişiklik Türkiye’nin başına daha büyük belalar açacak, bizi ayrıştırmak isteyenler için daha elverişli bir ortamı da beraberinde getirecektir. 

Lütfen, Türkiye’ye bu kötülüğü yapmayınız.”

Şüphesiz Amerika’yı yeniden keşfetmiş, bilinmeyen bir şeyi söylemiş, yeni bir icatta bulunmuş değildim. Sadece görünen köyün, yolunu tarif etmiştim. Malum kılavuza da gerek yoktu; ancak buna rağmen bu gerçekler ısrarla görmezden gelindi ve geldiğimiz nokta ortada.

Türkiye acilen titreyip, kendine dönmeli. Yarın çok geç olmadan...