Sakin Öner

Tüm yazıları
...

II. Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e Türk Milliyetçiliği-1

İletişim: sakinoner@hotmail.com

Sakin Öner

1839’da Tanzimat’ın ilânından 1908’de II. Meşrutiyet’in ilânına kadar devam eden dönem, Türk tarihi, dili, edebiyatı ve kültürüne alanında milliyetçi çalışmaların yapıldığı, aydınlarımızca Türk kimliğinin farkına varıldığı ve ortaya çıkarıldığı dönemdir. Bu dönemdeki çalışmalar,  II. Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerini derinden etkilemiştir.

1908’de II. Meşrutiyet’in ilânından 1923’te Cumhuriyet’in ilânına kadar olan dönem, Türkçülük akımının teşkilâtlanma, süreli yayınlar yayımlama, dil ve edebiyat alanındaki düşünce ve görüşleri “Millî Edebiyat”a dönüştürme dönemidir. Türk milliyetçiliğinin Cumhuriyet sonrası dönemi, “Milli Devlet Dönemi”dir.

Bu bölümde, II. Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e kadar kurulan milliyetçi teşkilâtlar, yayımlanan yayın organları ile Türk tarihi, dili, edebiyatı ve milliyetçiliği ile ilgili çalışmalar yapan milliyetçi ilim, fikir ve edebiyat adamları ele alınacaktır.

1. Milliyetçi yayın organlarının yayımlanması ve milliyetçi teşkilatların kurulması

Türk milliyetçiliğinin 1908-1923 yılları arasındaki dönemi, II. Meşrutiyet Dönemi’dir. Cumhuriyet döneminin en önemli milliyetçi kalemlerinden Necdet Sançar, bu konuda yazdığı makalesinde, 1908’den sonraki dönemi, Türk milliyetçiliğinin ayrı bir dönemi olarak kabul etmektedir. Bu dönemde temayüz eden milliyetçi ilim, fikir ve edebiyat adamları, milliyetçi kuruluşlar ve yayın organları ile Millî Edebiyat akımını hazırlayanlar, Tanzimat döneminde, bu fikrin ilmî, lisanî ve tarihî temellerini atanlardır.(1)

Stanford Show’un ifadesiyle: “Bu çağ, Tanzimat ve II. Abdülhamit’in başarılarının modern Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini atacak biçimde senteze vardığı bir yenileşme dönemidir.”(2)

Prof. Dr. Remzi Oğuz Arık “milliyetçiliğin ikinci merhalesi” kabul ettiği bu dönemi, 1908 II. Meşrutiyetiyle başlatıp, Anadolu Kurtuluş Savaşı’yla bitirmek gerektiğini belirtir. Ona göre bu dönemin beş karakteri vardır: “ Bu merhalede Türk milliyetçiliğinin ilk karakteri, Japon denizi ile Endülüs yaylaları arasında, geniş bir Türklük âlemini kucaklamak istemesidir. İkinci karakteri; içeriye ve dışarıya karşı kendimizi bir savunma, bir müdafaa cihazı olarak ele alınmasıdır. Üçüncü karakteri; kitap milliyetçiliği olması, yani bu yolun yolcularının, yerli ve ecnebî kitaplar sayesinde bu hislerini benimseyebilmeleridir. Dördüncü karakteri; henüz tereddütlerden, tenakuzlardan kurtulamamış olmasıdır. Beşinci karakteri; bu merhalede milliyetçilik idealinin ağırlık merkezinin, Anavatan dışında oluşudur.(3)

Bu dönemde hâkim fikir, Ziya Gökalp’in “Turan” manzumesinde;

Vatan ne Türkiye’dir Türklere, ne Türkistan

Vatan, büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan!

beytinde ifadesini bulan, büyük Türklük ülküsüdür. Türkçülüğün Esasları’nda belirtildiği gibi, bu ülkü, yakın mefkûrenin gerçekleşmesinden sonra, gerçekleşeceği düşünülen uzak mefkûredir.

Bu dönemde Türk milliyetçiliği hareketi, genişlemiş, derinleşmiş ve yaygınlaşmıştır. Bu dönemde Türk milliyetçileri teşkilatlanmış, bazı Türkçü cemiyetler kurulmuş ve önemli yayın organları yayımlanmıştır. Bu çalışmaların sonucunda, Türk milliyetçiliği, “edebî Türkçülük” ve “siyasî Türkçülük” platformuna oturmuştur. Bir taraftan,  millî bir edebiyat kurulurken, bir taraftan da, bir millî devletin kuruluşunun fikrî hazırlıkları yapılmıştır.

1.1.Türk Derneği ve Türk Derneği Mecmuası

Türkiye’de, II. Meşrutiyet’in ilanından sonra İstanbul’da, Türk milliyetçiliğini esas alarak kurulan ilk cemiyet, Türk Derneği’dir. İstanbul’da faaliyetine başlayan Türk Derneği’nin yurt içinde Rusçuk, İzmir ve Kastamonu, yurt dışında ise Budapeşte şubeleri açılmıştır. Derneğin fahrî başkanı ve hâmisi veliaht Yusuf İzzettin Efendi, başkanı Fuad Raif Bey, sekreteri de Yusuf Akçura idi.

25 Aralık 1908’de kurulan bu derneğin amaçları; Türk kavimlerinin eski ve yeni hayatını incelemek, eserlerini öğrenmek ve öğretmek, Türk dilini sadeleştirmek ve zenginleştirerek bir ilim dili haline getirmektedir. Prof. Dr. Hüseyin Namık Orkun, Türk Derneği’nin nizamnamesindeki şu kayda dayanarak bu derneğin türkoloji için kurulmuş olduğunu açıklamaktadır. “Cemiyetin maksadı, Türk diye anılan bütün Türk kavimlerini mazi ve hâldeki asar, ef’al, ahvâl ve muhitini öğrenmeye ve öğretmeye çalışmak, yani Türklerin âsâr-ı atikasını, tarihini, lisanını, avam ve havas edebiyatını, etnografya ve etnolojisini, ahval-i içtimaiye ve medeniyeti hâzıralarını, Türk memleketlerinin eski ve yeni coğrafyasını araştırıp ortaya çıkararak bütün dünyaya yayıp dağıtmak ve dilimizin açık, sade, güzel ilim lisanı olabilecek surette geniş ve medeniyete elverişli bir dereceye gelmesine çalışmak ve imlâsını ona göre tetkik etmektir.”

Türk Derneği’nin kurucuları şunlardır: Ahmet Midhat Efendi, Emrullah Efendi, Necip Âsım Bey, Ahmet Hikmet Bey,  Bursalı Mehmet Tahir Bey, Korkmazoğlu Celal Bey, Veled Çelebi, Akçuraoğlu Yusuf, Ağaoğlu Ahmet, Boyacıyan Agop Efendi, Tarihçi Arif Bey, Akyiğitoğlu Musa Bey, Fuad Raif Bey, Rıza Tevfik Bey, Ahmet Ferid Bey.  Bu cemiyetin çatısı altında Rus bilim adamı Gordlevski, Doktor Karaçun Efendi, Alman bilim adamı Martin Hartmann ile Türkçü yazarlardan İsmail Gaspıralı, Hüseyinzade Ali Bey, Mehmed Emin Bey, Köprülüzade Mehmed Fuad Bey, Ispartalı Hakkı Bey, Hüseyin Cahit Bey, Halit Ziya Bey ve Ermeni mebuslardan Agop Boyacıyan ve Tıngır Efendiler de vardı.

Cemiyet, Necip Âsım Bey’in “Türklerin Pek Eski Yazısı” ile Bursalı Tahir Bey’in “Türklerin Ulûm ve Fünûna Hizmetleri” adlı kitaplarını yayınlamıştır. Dernek, amaçları doğrultusunda kurs ve konferanslar düzenlemiştir. Cemiyette çok değerli ilim adamları Türk tarihi ve dili üzerine ilmî konferanslar vermişlerdir. Türk Derneği, dil ve edebiyat sahasına katkı sunan neşriyat faaliyetleriyle, aynı konularda yürüttüğü geniş tartışma ortamı ve ileri sürdüğü tekliflerle Türkoloji ve Türkçülük düşüncesinin gelişiminde önemli bir rol oynamıştır.

Dernek amaçları doğrultusunda yayın yapan Türk Derneği adıyla aylık bir mecmua çıkarmıştır. Dergi, 1911’de altı, 1912’de bir sayı olmak üzere yedi sayı çıktıktan sonra kapanmıştır. Dergide, Türk tarihi ve Osmanlı toplumu üzerine yazılmış makaleler yayımlandı. Makalelerde esas olarak dilin sadeleşmesi konusu ele alındı. Türk Derneği mensupları, kültürel mânâda Türkçü olmakla beraber, siyasî açıdan Osmanlıcılık geleneğini ağırlıklı olarak taşımışlardır.

Dernek, 1912 yılına kadar devam ettikten sonra dağıldı; kalan elemanları yeni kurulan Türk Yurdu adlı cemiyete katıldılar; Türk Ocağı Cemiyeti kurulunca Türk Yurdu Cemiyeti elemanları olarak oraya devroldular.

1.2. Genç Kalemler Mecmuası

İstanbul’da bu çalışmalar devam ederken,  Osmanlı İmparatorluğunun önemli kültür merkezlerinden Selânik’te ise 1911 yılında Genç Kalemler adıyla Türk milliyetçiliği ülküsüne hizmet eden bir mecmua yayımlandı. Genç Kalemler’in ilk şekli, Haziran 1909’da Manastır’da ”Hüsn ve Şiir” adıyla on beş günde bir yayımlanan edebî bir dergidir. Dördüncü sayıdan sonra Selânik’e taşınan dergi, 23 Temmuz 1909’dan itibaren burada Selânik Hukuk Mektebi talebeleri H. Hüsnü ile İsmâil Subhi tarafından çıkarılmıştır. İttihat ve Terakkî Fırkası merkez üyelerinden Doktor Nâzım’ın yeğenleri olan bu gençlere o sıralarda Ömer Seyfeddin, Ali Canip (Yöntem), Âkil Koyuncu ve Aka Gündüz yazıları ile destek vermekteydiler.

“Hüsn ve Şiir” mecmuasının adı fazla romantik bulununca Âkil Koyuncu’nun teklifiyle bir süre sonra Genç Kalemler olarak değiştirilmiştir. Hüsn ve Şiir’in bu adı taşıyan 8. ve son sayısı 16 Eylül 1326 (29 Eylül 1910) tarihinde çıkmıştır. Genç Kalemler’in I. cildinin ilk sayısı, Hüsn ve Şiir’in devamı olduğunu göstermek üzere 1-9 şeklinde numaralanmıştır.(4)

Genç Kalemler, Ali Canip (Yöntem) ve Ömer Seyfettin tarafından çıkarılmıştır. Bu ekibe daha sonra Ziya Gökalp de katılmıştır. Mecmuada yazı yazanlar arasında Aka Gündüz, Kâzım Nâmi (Duru) ve Hamdullah Suphi (Tanrıöver) de bulunmaktadır. Genç Kalemler, muhtevasında “Dilde Türkçülük” akımını esas alan yazılara ağırlık vermiş ve milliyetçi ideolojinin oluşmasına da öncülük etmiştir.

11 Nisan 1911’de çıkan Genç Kalemler dergisinin II. cildinin ilk sayısının başmakalesi “Yeni Lisan” başlığını taşır. Ömer Seyfettin’in “Yeni Lisan” makalesiyle, dil ve edebiyatı esas alan ancak sosyo-kültürel ve siyasal tesirleri olan geniş çaplı bir hareket başlamıştır.  Bu makalede; yazı dilinde Türkçe kuralların hâkim olması, Arapça ve Farsça tamlamaların ve dil kurallarının kullanılmaması, Türkçe karşılığı olan yabancı sözcüklerin dilden atılması, konuşma dilinde İstanbul Türkçesinin esas alınması, eserlerin sade bir dille, yapmacıklığa düşmeden yazılması, diğer Türk lehçelerinden sözcük alınması gibi görüşler ileri sürülmüştür.

“Yeni Lisan”ın çok kısa bir zaman içerisinde edebiyat ve fikir hayatımızda geniş bir yer ve büyük bir karşılık bulması, Tanzimat yıllarında dilde ve edebiyatta başlayan millî kaynaklara dönüş çalışmalarının bir sonucudur. “Yeni Lisan” hareketi ile o güne kadar dilde sadeleştirme alanında ortaya atılan görüşler bir sisteme bağlanmış ve ana ilkeleri belirlenmiştir.

Genç Kalemler dergisinde Ömer Seyfettin’in millî dil ve edebiyat anlayışının ürünleri olan hikâyelere de yer verilmiştir. Bu hikâyelerde, Balkanlardaki Osmanlı coğrafyasında hızla yayılan gayrı müslimlerdeki milliyetçilik hareketlerine karşılık Türk çocuklarında Türklük düşüncesini ve şuurunu uyandırma ve millî benliğe dönüşlerini sağlama gibi konular işlenmiştir.

Ömer Seyfettin’in yakın arkadaşı Ali Cânib (Yöntem), Genç Kalemler mecmuasında başlattığı, Türk Yurdu, Kitaplar, Yeni Mecmua ve Türkiyât mecmualarında sürdürdüğü dilde Türkçülük çalışmalarıyla milliyetçilik tarihimizdeki yerini almıştır.

Otuz üç sayı yayımlanan Genç Kalemler mecmuasının sürekli yazı kadrosunda şu isimler görülmektedir: Ömer Seyfeddin, Ali Canip, Ziya Gökalp, Kâzım Nami (Duru), M. Nermi, Râsim Haşmet, Aka Gündüz, Nesîmî Sârım, H. Hüsnü, Muvaffak Galib, Âkil Koyuncu, Subhi Edhem. Bunların dışında dergide yazı veya şiiri yayımlanmış daha birçok isim vardır. Ayrıca Ömer Seyfeddin kendi adı dışında “Perviz”, Ali Canip “Yektâ Bâhir”, Ziya Gökalp “Demirtaş, Kaya Alp, Tevfik Sedat”, Kâzım Nâmi “Rumeli Sermuharriri”, Râsim Haşmet “(Ayın) Asfer”, Aka Gündüz “Enis Avni” takma adlarıyla manzum veya mensur eserlerini dergide yayımlamışlardır.

(Devam edecek)

(1) Necdet Sançar, Türk Milliyetçiliğinde Devreler, Türk Yurdu, c.II, sy.1, Nisan 1960, s.20

(2) Prof. Dr. Orhan Türkdoğan, Sosyal Hareketlerin Sosyolojisi, Birleşik Yayıncılık, İstanbul 1997, s.350

(3) Remzi Oğuz Arık, Coğrafyadan Vatana, 1000 Temel Eser, MEB Yayını, İstanbul 1969, s.59-60

(4) TDV İslâm Ansiklopedisi Genç Kalemler maddesi.