Sakin Öner

Tüm yazıları
...

II. Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e Türk Milliyetçiliği-2

İletişim: sakinoner@hotmail.com

Sakin Öner

1.Milliyetçi Yayın Organlarının Yayımlanması ve Milliyetçi Teşkilatların Kurulması

1.3. TÜRK YURDU CEMİYETİ VE TÜRK YURDU MECMUASI

II. Meşrutiyet’in ilânından sonra kurulan Türkçü teşkilâtlardan biri de Türk Yurdu Cemiyeti’dir. Bu cemiyet, 31 Ağustos 1911 tarihinde Mehmed Emin (Yurdakul), Ahmet Hikmet (Müftüoğlu), Ahmed Ağaoğlu, Hüseyinzâde Ali, Dr. Âkil Muhtar (Özden) ve Yusuf Akçura gibi Türkçülük fikrinin önde gelen şahsiyetleri tarafından kurulmuştur. Türk Yurdu Cemiyeti, “Türklerin zekâ ve irfanca seviyelerinin yükselmesine, gelir ve teşebbüs sahibi olmalarına hizmet” amacıyla kurulmuştur.

Bu cemiyet, Türk Ocaklarının kuruluş hazırlıklarının yapıldığı bir zamanda ortaya çıktığı için fazla bir varlık gösterememiştir. Zaten kurucuları da Türk Ocaklarının da içinde yer almışlardır. Bu cemiyetin en büyük hizmeti, daha sonra Türk Ocaklarının yayın organı hâline gelecek olan Türk Yurdu mecmuasını çıkarmasıdır. Türk milliyetçiliğinin en köklü yayın organı olan bu dergi Türk milliyetçiliği fikrinin Türk aydınları arasında yaygınlaşması, Türkçülük fikrinin bir ideoloji halinde sistemleştirilmesi ve bir “Millî Edebiyat”ın oluşturulmasında en önemli rolü oynamıştır.

Türk Yurdu mecmuası 30 Kasım1911’de Türk Yurdu Cemiyeti’nin yayın organı olarak çıkmaya başlamıştır. “Türklüğün faidesine çalışır. On beş günde bir çıkar.” başlığı ile yayın hayatına başlamıştır. Mecmuanın ilk sayısı “Türklerin faidesine çalışır” serlevhası ile yayımlanmıştır. İlk sayı büyük bir ilgi ile karşılanmış ve birkaç defa basılmış, Türkiye'de ve Türkiye dışında geniş bir okur kitlesi tarafından okunmuştur. Bu ilk sayıda mecmuanın amacı, “Maksat ve Meslek” başlığı altında şöyle açıklanmıştır: “Türklüğe hizmet etmek, Türklere faide dokundurmak istiyoruz. Maksadımız işte budur. Maksada erişmek için hangi yollardan yürüyeceğimizi mecmuamızın münderecatı göstereceğinden, mesleğimizin teşrihini fazla buluyoruz. Tanrı yardımcımız olsun”.

1911 yılında yapılan toplantıda belirlenen Türk Yurdu’nun yayın ilkeleri şunlardır: “Mecmuanın dili, Türk ırkının mümkün olduğu kadar çoğunluğu tarafından okunması için sade Türkçe olacaktır; bütün Türklerce makul olabilecek bir ideal ortaya koymaya çalışacaktır; çoğunlukla Türklerin tanışmalarına, iktisat ve ahlâkça yükselmelerine ve fen bilgileriyle zenginleşmelerine hizmet eden mevzulara yer verilecektir; Osmanlı Devleti’nin iç siyasetinden bahsederken, hiçbir siyasî fırkaya taraftarlık edilmeyecektir; Türklüğün siyasî ve iktisadî menfaatleri müdafaa edilecektir; devletlerarası siyasette Türk âleminin menfaatleri müdafaa edilecektir.”(1)

İlham Kaynağı: İsmail Gaspıralı

Türk Yurdu’nun çıkmasında ilham kaynağı, Kırımlı İsmail Gaspıralı’nın Rusya Türklerinin ilerlemesi için başlattığı reformlar olmuştur. Gaspıralı, köklü bir eğitim reformu yapılmadan milli uyanışın sağlanamayacağını öne sürmüştür. Bunun için halka “usûl-ü savtiye” (method fonetique) yöntemiyle kısa sürede okuma yazmayı öğretecek “Usûl-i Cedit” adını verdiği eğitim sistemini uygulamıştır. Batılı yöntemleri ve yenilikleri kullanmaktan çekinmeyen Gaspıralı, İslam dini ile uyumlu bir modernleşme gerçekleştirmeyi denemiş ve Rusya Müslümanlarının milli uyanışına öncülük etmiştir. Derginin yayın hayatına başlamasında gerekli maddi desteği, Orenburglu zengin bir Tatar Türk ailesi olan Hasanoflardan Mahmut Bay Hasanof on bin altın ruble bağışlayarak vermiştir.(2)                 

Türk Yurdu, Türklük şuurunu geliştirmek ve Türklüğe hizmet için her türlü habere ve yazıya yer vermiştir. 1911-1918 yılları arasında yayımlanan sayılarında “Türklük Şuûnu” (Türklük Haberleri) başlığı altında; Osmanlı toplumu ve Türk dünyasına ait haberleri yayımlamıştır. Bu yönüyle Türk Yurdu, Türk dünyasına açılan bir pencere, Türk dünyasındaki gelişmeleri Osmanlı toplumuna yansıtan bir ayna görevi ifa etmiştir. Böylece Osmanlı Türkleri ile Rusya ve Orta Asya Türkleri arasında bir köprü vazifesi görmüştür. “Bütün Türklük” fikrini savunan Türk Yurdu, Türklüğe hizmeti dokunan şahsiyetlere ve cemiyetlere de büyük ilgi göstermiştir. Türk topluluklarını, Türk tarihini ve Türk kültürünü tanıtmaya ve Türk devletleri arasında ilişkilerin geliştirilmesine büyük önem vermiştir. Osmanlı ülkesi dışında yayımlanan “Türk” gazeteleri, Türklerle ilgili eserler, kurulan kültür merkezleri, kütüphaneler, kulüpler, okullar ve yurtlar hakkında haberler vermiştir.

Türk Yurdu Cemiyeti’nin bir dergi çıkarma fikri, derginin kurucularından Mehmet Emin (Yurdakul) tarafından dile getirilmiştir. Fakat kendisi Erzurum Valiliği’ne tayin olununca derginin mesul müdürlüğüne Akçuraoğlu Yusuf getirilmiştir. Akçuraoğlu Yusuf’un Balkan Savaşları’nda gönüllü olarak cepheye gitmesi üzerine bu görevi Mehmet Emin üstlenmiştir. Balkan Savaşları bitince (1913) Akçuraoğlu tekrar görevine geri dönmüş, 1917 yılı Ekim ayında “Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti” tarafından Rusya’da Türk savaş esirlerinin durumunu takip etmek için İsveç ve Danimarka’ya görevlendirilince derginin mesul müdürlüğünü Celâl Sahir (Erozan)’e devretmiştir.

Türk Yurdu yazarları incelendiğinde, farklı siyasi eğilimlerdeki pek çok kişinin dergiye şiir, deneme, makale, haber, seyahat vb. türde yazılar yazdığı görülmektedir. Derginin zengin yazar kadrosunda yer alanların başlıcaları şunlardır: Ahmet Mithat, Akçuraoğlu Yusuf, Ethem Nejat, Ahmet Agayef, Sadri Maksudi, Halit Ziya, Abdullah Cevdet, Rıza Tevfik, Nâfi Atuf, Parvus, İvan Manulef, Ahmet Zeki Velidi, Yakup Kadri, Reşit Galip, Burhan Asaf, Afet İnan, Selim Sırrı, Mimar Kemalettin, Ziya Gökalp, Ömer Seyfettin, Halide Edip.

Cemiyet, çocuklara yardım için bir öğrenci pansiyonu kurulması konusunu öncelikli olarak ele almıştır. Cemiyetin kapanması ile cemiyet üyeleri Türk Ocağı çatısı altında toplanmıştır. Türk Ocağı ile Türk Yurdu dergisi aynı idealler etrafında birleşmiş ve kenetlenmiştir.  1918 yılından sonra Türk Ocağı üzerinde başlayan baskılar derginin çıkmasını da imkânsız hale getirmiştir. Mecmua yazarları, Anadolu’daki Kurtuluş hareketine katılmak üzere Ankara’ya gitmişlerdir. Türk Yurdu mecmuası, 30 Kasım 1911- 15 Temmuz 1918 arasında geçen yedi yıllık sürede 14 cilt, 161sayı çıkmıştır. İstanbul'da 18x25cm ebadında 32 sayfalık bir forma hâlinde 15 günde bir yayınlanan Türk Yurdu mecmuası, Türk fikir hayatının en uzun ömürlü yayın organıdır.

“Turancılık ve Türkiye Dışında Kurulan Türk Cemiyetleri”

 Türk Yurdu’nun 8 Şubat 1912 tarihli 6. sayısında yayımlanan “Turan ve Türk Cemiyetleri” başlıklı haberde; Budapeşte’de “Turan Cemiyeti”, İstanbul’da “Turan Neşr-i Maarif Cemiyeti” adı ile dernekler kurulduğu duyurulmuştur. Budapeşte’de kurulan Turan Cemiyeti ile ilgili haberde, özetle şu bilgiler verilmiştir: “Macar ulema ve muteberanı tarafından tesis edilmiş olan Turan Cemiyeti “La Societe Touranienne”dir. Bu mühim cemiyetin fahri başkanlığına Kont Belazeçini ile Doktor Arminyus Vambery ve başkanlığında Kont Paul Telekki bulunuyor. Komite azası arasında şimal Türklerine sevimli siması pek malum müsteşrik Doktor Miseroş Efendi’yi de görmekle memnunuz. Turan Cemiyetinin Fransızca Nizamnamesinde maksadı şöyle ifade olunuyor: Cemiyetin maksadı Macar milletine karabeti olan Avrupa ve Asya kavimlerinin ulum, sanayi, iktisadi, siyasi ve içtimaisini araştırmak ve ilerletmektir. Cemiyetin faaliyetinin ilmi ve umumi olduğu belirtilmiştir.” (s.103-104) Mecmuada yayımlanan “Turan” dernekleri ile ilgili haberleri göz önüne alırsak, Türk Yurdu’nun başlangıçtan itibaren Turan fikrine yakın durmuştur.(3)

Osmanlı İmparatorluğu’ndaki milliyetçi teşkilatlanmalara en büyük destek, Rusya Türklerinden gelmiştir. Rusya’nın Kazan, Kırım, Simbir, Orenburg gibi kentlerinde iktisadi bir gelişme gösteren Türk burjuvazisi, Panslavizm ve bölgedeki nüfuzunu kaybetme tehlikesine karşı Pantürkist bir ideolojinin taşıyıcısı olmuştur. Bu düşünceleri Rus okullarında okuyan yeni bir Türk aydın kuşağı taşımıştır. Bu kuşak sonraki yıllarda Türk Yurdu mecmuasının çıkmasına da büyük bir destek vermiştir.

Osmanlı İmparatorluğu’nda Türk milliyetçiliği esası üzerine kurulan derneklere paralel olarak, çeşitli Avrupa ülkelerine eğitim amacıyla giden Türk gençleri de aynı amaçla “Türk Yurdu” adı altında bir takım dernekler kurmuşlardır. Bu derneklerin en önemlileri Lozan, Cenevre, Nöşatal, Paris ve Berlin gibi Avrupa şehirlerinde kurulmuştur. Avrupa’da kurulmuş bulunan bir çeşit Türk öğrenci organizasyonları olarak görebileceğimiz Türk Yurtları, tamamen Türkçülük fikrini benimsemiş olup İstanbul’da kurulan Türk Yurdu ve Türk Ocağı ile paralel çalışmalar içinde bulunmuşlardır. Bu gençlerden Yusuf Kemal (Tengirşenk) Paris Türk Yurdu, Mahmut Esat (Bozkurt) Lozan Türk Yurdu, Şükrü (Saracoğlu) Cenevre Türk Yurdu cemiyetlerinde çalışmışlardır. Bu gençler Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruşundan sonraki dönemde önemli mevkilerde görev yapmışlardır.

Avrupa’nın çeşitli şehirlerinde kurulan Türk Yurtları arasındaki işbirliğini geliştirmek ve ortak bir mefkûre belirlemek amacıyla birincisi Lozan’da, ikincisi de Cenevre’de olmak üzere iki büyük kongre yapılmıştır. Bu kongrelerde Türk Yurtlarının ortak mefkûresi şöyle belirlenmiştir: “Türklük âleminde içtimaî inkılâp esasları hazırlamak ve onu mazisini, an’anesini, milliyetini müdrik bir hâle getirmeye çalışmak.”

 (Devam edecek)

 

(1) Yusuf Akçura. Türk Yılı, 1928, s. 437-439.

(2) Dr. Ümmet Erkan, Türk Milliyetçiliğinin Doğuşu Türk Yurdu Dergisi (1911-1931), Akademisyen Kitabevi, Ankara 2018.

(3) İbrahim Karaer, Türk Yurdu, Ocak 2016 - Sayı 341