Şevket Apuhan

Tüm yazıları
...

İl, töre, iktisat

1984 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Azerbaycan Devlet İktisat Üniversitesi, Türk Dünyası İşletme Fakültesi’nde Uluslararası ilişkiler, Haliç Üniversitesi’nde İşletme eğitimi almış, yüksek lisansını aynı üniversitede tamamlamıştır. Uzun yıllar uluslararası bağımsız denetim kurumlarında çalışmış, ulusal gazetelerde yazarlık ve ulusal TV’lerde düzenli olarak yorumculuk yapmıştır. Türkiye’de ve Azerbaycan’da birçok konferansa konuşmacı olarak katılmış Apuhan’ın, yayınlanmış 4 kitabı bulunmaktadır.

İletişim:apuhan@outlook.com

Şevket Apuhan

“Altını, gümüşü, ipekliyi sıkıntısızca veren Çinlinin sözü tatlı, ipeklisi yumuşakmış. Bunlarla uzak kavimleri kendisine yaklaştırıp sonra kötülük edermiş. Bilge kişiyi, yiğit kişiyi sevmez yürütmezmiş. Türk milleti, varlığa, tokluğa ve rahata alışıksın. Böyle olduğu için hoş ve tatlı sözlere kanıp, kağanının beyinin sözünü dinlemeden her yere gittin, aldandın, aldatıldın.”

“Bey olacak erkek evladın köle, hanım olacak kız evladın cariye oldu. Kocamışlara, bilgeler itaatsizliğin yüzünden.”

“Tahta oturduğumda şuraya buraya dağılmış olan milletim ölüp biterek geri geldi. Milletimin adı yok olmasın diye gündüz oturmadım, gece uyumadım.”

“Açları doyurdum, çıplakları giydirdim. Yoksul milleti zengin kıldım. Az milleti çoğalttım.”

***

Osmanlı’yı yıkan başlı başına ekonomik yetersizliği olmuş, Fransız İhtilali’nden sonra siyasallaşan milliyetçilik akımları fakirleşmiş, imparatorluğun hasta bünyesinde rahatça yayılabilmişlerdir.

Türk milletinin ilk yazılı metinleri olma özelliğini taşıyan Bilge Kağan Kitabeleri aynı zamanda ilk ekonomik metinlerini de içerisinde barındırır.

Bilge Kağan’ın nasihatleri ve vardığı sonuçlar üzerinden fiiliyata döktüğü fikirleri bugün de geçerlidirler.

Zira dünya değişmiş, imparatorluklar ulus devletlere evrilmiş, ordular yenilmiş, kavimler yok olmuş ancak Türk’ün makûs talihi hiç değişmemiştir.

Yeniden teşkilatlandırdığı Türk milletine “İpeği sıkıntısızca veren Çinlinin tatlı diline kandın, yurdunu dağıttın” diye çıkışan Bilge Kağan’ın bu sözleri, asırları yenerek günümüze ulaşmış harika bir emperyalizm tanımıdır.

İpek belki yerini başka ürünlere bırakmıştır ancak üretemeyen ve üretemediğini kolayca elde etme derdine düşen toplumların, ne olduklarını bile anlamadan esirleştirilme serüveni bugün de devam etmektedir.

Bu durum karşısında Bilge Kağan’ın sonucu açıklayan sözleri de gerçekliğini korumakta modern köleler ve modern cariyeler sokaklarımızda kol gezmektedirler.

Bilge Kağan’ın asırlar önce yaptığı il ve töre vurgusu da mucizevi çıkarımlar içerir. Zira emperyalizm ve alt kollarının insanları üzerinde yaşadıkları coğrafyanın kutsallığını yok sayarak, onları hep daha iyisi için yönlendirmesi ve şahsi menfaatlerini, milli menfaatlerinin önünde tutan insan tipini yaratma çabasını göz önünde bulundurduğumuzda Bilge Kağan’ın haklılığını da görmüş oluruz.

Bilge Kağan milletin üzerine düşen sorumluluklarla beraber, devlet adamına düşen görevleri de açıklamıştır.

Bilge Kağan “Açları doyurdum, çıplakları giydirdim, yoksul milleti zengin kılıp, az milleti çoğalttım.” diyerek günümüz devlet adamlarına da çağları aşan bir hedef göstermiştir.

Gerçekten de açlarını doyuramayıp, yoksullarını zengin kılamayan devletlerin payına günümüz dünyasında düşen modern esirler olmaktan başka bir şey değildir.

Aradan geçen zamanda Türk milletinin bir kısmı anavatanda kalırken bir kısmı Anadolu’yu yurt edinmiş, birçok defalar “her şey bitti” denmişken küllerinden yeniden doğmayı başarmıştır.

Asırlar önce yüzünü gösteren tehlike bugün yeniden karşımıza dikilmiştir ve tarih bizden bir kez daha savaşmamızı istemektedir.

Çok şükür Bilge Kağan’ın ruhu hala içimizde yaşıyor ve ne zaman ihtiyaç duysak milletimizi sarıp sarmalayarak, bize mücadele azmi aşılamaya devam ediyor.