Sakin Öner

Tüm yazıları
...

Milliyetçi fikir adamı ve gazeteci Yücel Hacaloğlu’nun ardından

İletişim: sakinoner@hotmail.com

Sakin Öner

Milliyetçi fikir adamı ve gazeteci Yücel Hacaloğlu’nun ardından

Usta gazeteci ve yazar, büyük Türk milliyetçisi, fikir ve kültür adamı Yücel Hacaloğlu ağabeyimizi kaybettik. O, aynı zamanda sakin, makul, dürüst, cesur, mütevazı, kibar bir İstanbul beyefendisi, iyi bir dost, arkadaş ve ağabeydi.

Yücel Hacaloğlu’nun 1936 yılında Rize’de başlayan hayat yolculuğu, 6 Ocak 2018 tarihinde Ankara’da sona erdi. Ben kendisini 1965 yılında tanıdım. O tarihte hem İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi birinci sınıf öğrencisi idim hem de yeni yayın hayatına giren Babıalide Sabah gazetesinde muhabir olarak çalışıyordum. İstanbul’a gelince kendisini hem bir meslek büyüğü hem de milliyetçi bir ağabeyim olarak tanıdım. O tarihte milliyetçi camianın takip ettiği Yeni İstanbul gazetesinin Yazı İşleri müdürlerindendi.

Usta bir gazeteciydi

1960-1965 yılları arasında iki milliyetçi gazete vardı: Kemal Ilıcak’ın sahibi olduğu Tercüman gazetesi ve Cem Uzan’ın babası Kemal Uzan’ın sahibi olduğu Yeni İstanbul gazetesi. Yeni İstanbul gazetesinde milliyetçi bir yönetim ve yazı kadrosu çalışıyordu. Ahmet Güner Ergin Genel Yayın Müdürüydü. Yazı işlerinde Yücel Hacaloğlu, Argun Berker ve Ergun Kaftancı çalışıyordu. Yazar kadrosunda Necip Fazıl Kısakürek, Galip Erdem, Osman Yüksel Serdengeçti, Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlu, Münevver Ayaşlı, Atiye Keskin ve Rauf Tamer yer alıyordu.

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden (o zamanki adı Gazetecilik Enstitüsü) 1957’de mezun olan Hacaloğlu, asli mesleği olan gazeteciliğe başladı. Yelken, Türkiye Spor, Yeni İstanbul, Son Havadis ve Sabah gazetelerinde çalıştı. Yeni İstanbul Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü iken Başbakan Adnan Menderes’in idam fotoğrafını yayınlaması nedeniyle bir süre tutuklu kaldı. 1974’te Kıbrıs Harekâtı’nı takip ederken esir düşen on gazeteciden biri de oydu. Gazeteciliğini 1976 yılından sonra Basın Müşaviri olarak devam ettirdi.

Yücel Ağabey İstanbul’da iken, gazetedeki işi bitince, milliyetçi gençliğin buluşma yeri olan Beyazıt’taki Beyaz Saray Kitapçılar Çarşısı 41 numaradaki Milli Hareket Yayınevi’ne sık sık gelirdi. Yayınevinin sahibi, Türk milliyetçiliği fikrine neşriyat yoluyla ve fikir planında büyük hizmetler yapan Ahmet B. Karabacak’tı. Yücel Ağabey, Karabacak’ın da yakın dostuydu. Burası aynı zamanda MHP’nin ilk yayın organı olan aylık Milli Hareket dergisinin de idare yeriydi. Ben de 1966-1970 yılları arasında 50 sayı yayımlanan bu dergide önce teknik sekreter ve sonra yazı işleri müdürü olarak görev yaptım. Burası bir kitapçı dükkânından çok bir fikir kulübü idi. Yücel Ağabey geldiği zaman zengin genel kültürü, kuvvetli mantığı, üstün analiz ve sentez kabiliyeti ile meseleleri tahlil eder, günlük meseleler hakkında bilgi verirdi. Ayrıca milliyetçi camianın buluşma yerlerinden olan Beyazıt’taki Marmara Kıraathanesi ve Küllük’e de sık sık gelirdi.    

Türkeş’in ve Atsız’ın güvendiği bir isimdi

Yücel Hacaloğlu, Türk milliyetçiliği fikrini siyasi zemine taşıyan Alparslan Türkeş’in de çok güvendiği bir isimdi. 1963’te sürgünden dönen Alparslan Türkeş’i, Dedeağaç’ta karşılayanlar arasında o da vardı. Türkeş’in İstanbul’a her gelişinde Cağaloğlu’nda Klodfarer Caddesi’nde bulunan CKMP İl Merkezi’nde buluşur, konuşurdu. Türkeş’in fahri olarak Basın Müşavirliğini yapıyordu. Yücel Ağabey’in Ankara serüveni1976 yılında başladı. I. Milliyetçi Cephe adı verilen koalisyon hükümetinde Başbakan Yardımcısı olan Alparslan Türkeş’in yaptığı ilk işlerden biri, Hacaloğlu’nu Basın Müşaviri olarak yanına almak oldu.

Yücel Hacaloğlu, 1955 yılında 19 yaşında İstanbul’a geldiğinde, daha lise çağlarındayken Türk ülküsünü ve Türk milliyetçiliğini benimsemiş bir gençti. Gelir gelmez, ilk önce İstanbul Türk Ocağı’na üye oldu. Sonra da Nihal Atsız Bey’i ziyaret ederek tanıştı. Yücel Ağabey, bir röportajda Atsız’la ilgili fikirlerini şöyle açıkladı: “İstanbul’da on beş senemin haftada iki ya da üç günü Nihal Atsız’la beraber geçerdi. Evine de, Süleymaniye Kütüphanesi’ne de giderdim. Bana göre Nihal Atsız, her şeyden önce Türk tarihini çok iyi bilen bir adamdı.  Atsız “Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet tek devlettir” diyordu. Sıradan bir kişi değildi. Türkçeyi çok iyi kullanırdı.”

Yücel Ağabey, Atsız’a olan vefasını iki kitapla gösterdi. İlk kitabı, Atsız’ın hayatı boyunca değişik şahsiyetlere yazdığı, Atsız’ın ruh yapısını ve fikir dünyasını yansıtan yüzlerce mektubu bir araya getirerek hazırladığı ‘Atsız’ın Mektupları’dır. İkinci kitabı ise, ‘Doğumunun 100. Yılında H. Nihal Atsız’dır.

Yarım asır Türk Ocağı’na hizmet etti

Yücel Hacaloğlu, aynı zamanda iyi bir teşkilatçı ve yöneticiydi. Bu özelliğini, 1955 yılında üyesi olduğu Türk Ocağı bünyesinde, 2010 yılına kadar değerlendirdi.  Ocak’taki görevlerini ve hizmetlerini, bir röportajda şöyle özetledi:

 “1955 yılında İstanbul’a gittiğim zaman ilk olarak Türk Ocağı’na üye oldum. 1976 yılında Ankara’ya geldim. Türk Ocağı Genel Merkezi’ndeki ilk görevim,  Türk Ocağı Hars Komisyonu Üyeliğiydi. Bundan sonra 12 sene kadar Genel Sekreterlik, 5 sene de Genel Başkan Yardımcılığı görevinde bulundum. Sonra Danışma Kurulu Üyeliği, Türk Yurdu dergisi Yayın Kurulu Üyeliği ve Genel Yayın Müdürlüğü yaptım. Benim çalıştığım dönemde Türk Ocağı’nın panellerinin, sempozyumlarının, konferanslarının yüzde doksanını kitaplaştırdık. İki arkadaşımızla Türk Ocakları Tarihi kitabı da hazırladık.”

Ülkücü, milliyetçi fikriyatın çok sayıda dergi ve kitabının düzenleyicisi ve yayıncısı olan Hacaloğlu’nun yayımlanmış eserlerinden bazıları şunlardır: Türk Ocakları’na Dair Bazı Vesikalar, Sevenlerin Kalemiyle Peyami Safa, Neden Köy Enstitüsü Değil, Masonlar ve İsimler, Günümüzde Çin, Namdar Rahmi Karatay, 21. Asra Girerken Doğu Türkistan, Doğu Türkistan ve Türk kültürü ve Şiirleri.

Kişiliği

Yücel Ağabeyin en mümeyyiz vasfı katıksız bir Türkçü, Türk milliyetçisi olmasıydı. Türk milliyetçiliği davasını çok iyi bilen bir fikir ve kültür adamı idi. Türk kültürü, edebiyatı, şiiri, sanatı, musikisi ve zevkine dair derin bilgilere sahipti. O, okuyan, anlayan, anlatan ve yorumlayan donanımlı bir Türk aydınıydı. Dik ve doğru duruşundan, Karadenizliliğinden, cesur ve tavizsiz konuşmasından hiçbir zaman vazgeçmedi. Özü ve sözü bir, dobra dobra konuşan biriydi. Fikirlerini ve görüşlerini seviyeli bir şekilde tartışır ve savunurdu. Bir devrin hafızasıydı. Dönemindeki bütün ünlüleri geçmişi ile bilirdi. Kuvvetli hafızasından dolayı yakın çevresi kendisine ‘Memleketin muhtarı’ unvanını layık görmüşlerdi.   

Hacaloğlu, Türk milliyetçiliğinin ülkemizin en kıdemli fikir cereyanı olduğunu ve Türkiye Cumhuriyeti’nin bu fikri zeminde kurulduğunu belirtiyordu. Atatürk için de, “Bana göre Atatürk, Türkçülük fikrini benimsiyordu ve ölene kadar Türkiye’de devlet, Türkçülükle yönetilmişti.” diyordu.

Ömrünü Türk milletinin ve devletinin, Türk milliyetçiliği davasının hizmetinde fedakâr ve cefakârca geçirmiş olan değerli kültür ve fikir adamı Yücel Hacaloğlu, milliyetçi camiada hiçbir zaman unutulmayacak, hizmetleri her zaman minnet ve şükranla anılacaktır. Yücel Ağabey’in ruhu şad, mekânı cennet olsun. Muhterem eşinin, sevgili kızlarının, değerli ailesi ve Türk milliyetçilerinin başı sağ olsun.