Selim Han Yeniacun

Tüm yazıları
...

Perdenin Arkasını Aralasak Güneşi Göreceğiz

Henüz yazar hakkında detaylı bilgi verilmemiştir.

Selim Han Yeniacun

Kavramsal olarak ‘topyekûn savaş’ tanımı harp usulleri açısından farklılık gösterse de, kelime öbeğinin akla gelen ilk anlamı manasıyla bugünkü yaşadığımız şartları karşılamaktadır. Bugünlerde bir buçuk ayına yaklaştığımız Afrin harekâtı, Türk ordusunun belirli birliklerinin belirli bir bölgede sınırlı çatışmalarla bir dizi operasyon yürütmesinden ibaret değildir. Türk milletinin her ferdinin vatanın dört bucağında bacası tüten her bir evin mevcudiyetini, ruhunu, duasını ve cebindeki son kuruşunu ortaya koyduğu bir mücadeledir.

Televizyonlar, internet medyası ve sosyal medyada sıkça yorumlar ve analizlerle karşılaşan milletimiz ise benliğini ortaya koyduğu mücadele hakkında kimi zaman tereddüte kimi zaman da sorgulamalara kapılmaktadır. Bu sorgulamalar beşerin muhakeme güdüsünün getirdiği tabi bir olay olup maalesef çok da kolay manipüleye açık bir zayıf karın oluşturmaktadır. Doğru bilginin sağlanması, toplumun devletin resmi kurumlarının vermiş olduğu bilgiye güvenmesi ve bilgi kirliliğine neden olacak uyarıcı kanallarının kapatılması her zaman kolay olmamaktadır. Afrin dediğimiz bölgenin yüzölçümüne, şehit olan askerlerimizin sayısına ve sınırlarımız içerisine düşen ‘Amerikan’ mühimmatlarına bakıp Zeytin Dalı Harekâtı hakkında karamsar söylemler ortaya çıkabilmektedir. Bir önceki cümlede yazdığım ‘Amerikan’ mühimmatı ise bu konunun kilit noktasını teşkil etmektedir.

Üzerine basa basa söylememiz hatta dağa taşa kazımamız gerekirse “Türkiye Cumhuriyeti, devleti müttefiklik sınıflandırması dâhilinde bulunan Amerika Birleşik Devletleri’nin komşu Suriye devleti içerisinde desteklediği, donattığı, eğittiği ve maddi kaynak aktarımında bulunduğu PKK/YPG unsurlarına karşı insanlık onurunu ve milli güvenliğini muhafaza edici bir mücadele içerisindedir. Bu mücadele sadece Afrin bölgesindeki PKK/YPG unsurlarına karşı olmayıp, yine müttefik ABD’nin desteği ile Fırat’ın batı ve doğu yakalarını işgal etmiş PKK/YPG unsurları ve onlara medya-finans-lojistik desteği sağlamaya çalışan Kuzey Irak Özerk Yönetimi’nin hükümet partisi KDP’ye karşı da sürdürülmektedir. Bölgede Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sürdürdüğü etkin ve insan hak ve onuruna zeval getirmeyen bu operasyonlara karşı milli devlet refleksleri ile donatılmış pek çok siyasetçi de ulusal ve uluslararası platformlarda meşru haklarımızı savunmaktadır.”

Peki, bunlar olur iken kimler milletin vergileri ile maaş alıp aynı zamanda namlusunu millete çevirmiş Amerikan mühimmatlı kalleşleri desteklemektedir? Millet bu topyekûn mücadelesinde sağa sola bakmaksızın bir adım öne çıkarken, kimler pustukları inlerinden her fırsatta başlarını kaldırıp zevzek ‘ama’ lı cümleler ile yekvücut cephemize nifak sokmaya çalışmaktadır?

Ağabeylerim! Ablalarım! Bacılarım! Kardeşlerim! Aziz dava arkadaşlarım! Her musibette bir hayır vardır ki, bu hayır o musibete tevekkül ile karşı koyanların, birlikteki rahmeti bulacakların nasibidir. Bugün Türkiye dünyanın gözü önünde boynuna senelerdir geçirilmek istenen ki siyasilerin de bilerek ya da oyuna gelerek yardım etmesi ile ilmeği söküp atma mücadelesindedir. Bu Amerikancılıktan bıkan ve Avrasyacılığa mesafe koyan Türk milletinin haysiyeti ile Anadolu topraklarında doğrulma mücadelelisidir. Dizimi koyduğumuz yer Anadolu, ayağa kaldığımızda gölgemizin düşeceği yer ise Misak-ı Millidir! Ortadoğu senelerdir batı emperyalizmi altında inlerken Suriye’de yaşanan onca acı bizlere belki de bir daha bu toprakların A, B ve ya C devletlerinin kölesi olmaması için bir fırsat tanımıştır. Şimdi durursak bunca ümit yok olur, bir olup tek sine vurursak düşman viran olur!