Şevket Apuhan

Tüm yazıları
...

Thornburg Raporu

1984 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Azerbaycan Devlet İktisat Üniversitesi, Türk Dünyası İşletme Fakültesi’nde Uluslararası ilişkiler, Haliç Üniversitesi’nde İşletme eğitimi almış, yüksek lisansını aynı üniversitede tamamlamıştır. Uzun yıllar uluslararası bağımsız denetim kurumlarında çalışmış, ulusal gazetelerde yazarlık ve ulusal TV’lerde düzenli olarak yorumculuk yapmıştır. Türkiye’de ve Azerbaycan’da birçok konferansa konuşmacı olarak katılmış Apuhan’ın, yayınlanmış 4 kitabı bulunmaktadır.

İletişim:apuhan@outlook.com

Şevket Apuhan

Max Weston Thornburg, ABD Dışişleri Bakanlığı Uluslararası ilişkiler ve petrol sanayi danışmanlarından biridir. ABD’nin Türkiye’ye yardımlarını yönlendirmek için ülkemize gelmiş ve Thornburg Raporu adıyla anılan raporu kaleme almıştır. (1949-1950)

Peki, bu raporda ne yazıyordu? Thornburg’un önerileri özetle şu şekildedir:

-Türkiye’nin ağır sanayi kurması gerekli değildir.

-Karabük Demir Çelik Fabrikası tasfiye edilmelidir.

-Türkiye; uçak, makine, motor projelerini iptal etmelidir.

-Demiryolları yerine karayolları yapılmalıdır.

-Sanayi bırakılmalı, tarımla kalkınmaya yönelinmelidir.

Ve buraya dikkat:

-Tüm bunlar için gerekli sermaye ABD tarafından verilecektir.

Ülkemizin henüz tam anlamıyla toparlanamadan yeniden ‘hasta adam’ olma süreci yukarıda yazan maddelerin hayata geçmesi ile olmuştur.

ABD emperyalizmi Türkiye’yi iktisadi açıdan köleleştirirken, devletin bütün kılcal damarlarına kadar sızmış, tabiri caizse yanlış ilaç tedavisi ile genç Cumhuriyeti ömür boyu yatağa muhtaç etmeyi planlamıştır.

Türkiye, Thornburg’un söz konusu raporundan 67 yıl sonra ABD kuşatmasına karşı harekete geçmiş (her ne kadar iyi yönetilmiyor olsa da), emperyalizme karşı mevzi kazanmaya başlamıştır.

Bu kuşatmayı yarabilirsek; üretime ve istihdama dayanan, emeğin sermayeye peşkeş çekilmediği, asgari ücretin yoksulluk sınırının üzerine çıktığı, işe girebilmek, tedavi olabilmek, iyi bir eğitim alabilmek için kimsenin kimseye boyun eğmediği bir sistemi kurabiliriz.

Bu kuşatmayı yarabilirsek; üreten bir Türkiye’yi yeniden teşkilatlandırabilir, bilge liderler devrinden güçlü kurumlar çağına geçebilir, bireylere uydurulan adalet sistemini yerle bir ederek bireylerin hukuka uymak zorunda kaldıkları bir düzeni hayata geçirebiliriz.

Emperyalizmle savaştan galip çıkmamız demek; yeniden milli bir ordu, milli bir iktisat ve milli bir eğitim sistemi kurabileceğimiz anlamına gelmektedir.

Bunun için Afrin’de Mehmetçiğin verdiği şanlı mücadele, emperyalizme karşı öncü mücadeledir.

Küresel çetenin dayatmalarına direnebilirsek bu coğrafyada bin yıldır her gün verdiğimiz şehitlerin ruhları şad olacak. Bu mücadele yeni Thornburg raporlarını kabul etmek zorunda kalmayalım diye veriliyor.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi: “Askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsun iktisadi zaferlerle taçlandırılmadıkça sonuçsuz kalırlar.”