Söyleşiler

Türkiye, Meselenin İnsani Yönüyle İlgilenmelidir Putin Hayranı Olduğu Sovyetler Birliği’nin Taktiğini Uyguluyor TÜRKMENLER, MUKAVEMET VE DİRENİŞ RUHUNU GÖSTERMELİDİR TÜRK MİLLETİ UYAN! DOĞU TÜRKİSTAN’DA SOYKIRIM VAR! İran Türklüğünün Esas Gayesi, Millî ve Siyâsî Kimliğimizin Yeniden İhyasıdır Olayların Sosyal, Siyasî ve Ekonomik Sebepleri Var ADI DEVLET OLSUN
Ermenistan, Azerbaycan’ı savaşa sürüklemeye çalışıyor.

Ermenistan, Azerbaycan’ı savaşa sürüklemeye çalışıyor.

Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Toğrul İsmayıl ile Azerbaycan ve Ermenistan arasında yaşanan gerginliği, Azerbaycan’ın ilan etmiş olduğu seferberlik durumunu ve son gelişmeleri konuştuk.

Azerbaycan ve Ermenistan arasında uzun yıllardır fiilen devam eden bir savaş durumu söz konusu. Bu savaşın ana sebepleri nelerdir ve uzun yıllardır neden bir çözüme ulaşılamamıştır?

Sovyet döneminde Dağlık Karabağ özerk vilayeti ismi ile adlandırılan bölge ki orada karışık bir nüfus yaşıyordu, Sovyetler Birliği’nin yasalarına göre Azerbaycan’a bağlı bir bölgeydi. Gorbaçov döneminde Ermeniler bundan faydalanarak bu bölgeyi kendilerine bağlamaya çalıştılar. Azerbaycan buna karşılık verince de ilk başta sıcak çatışma olmasa da önce Ermenistan’da yaşayan Türk nüfusu sürgün edildi ve öldürüldü. Daha sonra ise Dağlık Karabağ bölgesinde Rusya’nın müdahalesiyle Ermenilere destek verilerek Ermeniler iddialarını daha da arttırmaya başladılar. Sonuçta çatışmalar başladı. Elçibey döneminde belli bir üstünlük kazanılsa da Elçibey’e karşı darbe girişiminden sonra Azerbaycan’da yaşanan siyasi kaostan faydalanan Ermeniler, Elçibey’in iktidardan uzaklaştırılmasından sonraki dönemde aktif bir hamle yaparak hem Dağlık Karabağ özerk vilayetinin arazilerini ve aynı zamanda Azerbaycan’ın bir diğer bölgesini ele geçirmiş oldu. Bugün, Azerbaycan topraklarının %20’si işgal altında ve o bölgede de bir milyondan fazla mülteci var.

1992-1993 yıllarında Azerbaycan, Birleşmiş Milletlerden dört tane karar niteliğinde destek almıştır. Bu kararlara göre Dağlık Karabağ, Azerbaycan’ın ayrılmaz bir parçasıdır ve işgalci Ermeni güçleri bu araziden çıkmalıdır. Fakat şimdiye kadar bununla ilgili herhangi bir adım atılmış değil. Ayrıca bir de Minsk grubu var. Bu gruba Türkiye de üye ancak Rusya, Amerika ve Fransa eş başkanlar olarak söz sahibidir. 1994’te yapılan ateşkesten sonra bugüne kadar sürdürülen barış görüşmeleri sonuçsuz kalmıştır çünkü esas mesele Ermenistan’ın bu arazilerde hâlâ hak iddia etmesi, toprakları iade etmemesi, batı kamuoyunun ikili oynaması ve Rusya’nın da açık bir şekilde Ermenistan’ı desteklemesi meselenin çözüme kavuşmasını engelliyor.

Azerbaycan’ın seferberlik ilanı hakkında neler söylemek istersiniz? Bu karar, işgal altındaki Azerbaycan topraklarının kurtarılması ile neticelenir mi?

İlan edilen seferberlik tam seferberlik değildi. Yarı tatbikat seferberliği diyebiliriz. İhtiyatta olan asker ve subaylara yönelik bir seferberlik. Gerçekleşen tatbikatlarda onlardan faydalanmak üzere olan bir durum. Topyekûn bir savaş seferberliği değildir ama bunun bile ilan edilmesi bölgedeki gerilimin ne kadar arttığının göstergesidir. Ermenistan son yıllarda Dağlık Karabağ bölgesine değil o bölgeye aidiyeti olmayan diğer bölgelere saldırıyor. Haziran ve temmuz aylarında gerçekleştirilen saldırılar Tovuz bölgesinde gerçekleşmiştir. Bu bölge Ermenistan-Azerbaycan sınırıdır. Bu da demektir ki Ermenistan tarafı artık yeni bir aşamaya geçmiş ve Azerbaycan’ı savaşa sürüklemeye çalışıyor. Bu hafta içerisinde İlham Aliyev’in açıklamalarında şu ifade edildi: “Ermenistan tarafı büyük bir savaşa hazırlanıyor, çıkacak herhangi bir savaşta tüm sorumluluklar Ermenistan’dadır.” Bu nedenle tabii ki bölgede gerilim son yıllarda artmaktadır. Tovuz çatışmaları döneminde Türkiye’nin tutumu çok önemliydi. Türkiye tarafından çok sert ve ciddi açıklamalar verildi. Azerbaycan’ın yanında olduklarını açık ve net şekilde söylediler. Azerbaycan-Türkiye arasında ortak tatbikatlar gerçekleşti. Bu tatbikatlar oldukça önemli bir mesaj niteliği taşıyordu.

Son günlerde PKK terör örgütünün Azerbaycan ordusuna karşı terör saldırılarında bulunmak üzere bölgeye yerleştirildiği ve Ermenistan ile yakın ilişki içinde olduğu haberlerini nasıl yorumlamalıyız?

Ermenistan daha önce de PKK ile bağlantısı olduğunu gizlemiyordu. Ermenistan’ın kendi askerlerinin defin merasiminde PKK paçavralarına bürünerek, gömdükleri biliniyor. Son dönemlerde de gerilimin tırmanması ile sadece PKK değil onun Suriye uzantıları da davet edilmekte. Azerbaycan bunu çok iyi bilmekte. Bununla ilgili veriler var ve bu veriler de açıklanmakta. Açıklanan son verilerden biri Nubar Ozanyan isimli Ermeni asıllı Suriyelilerin artık Dağlık Karabağ bölgesine yerleştiği bilgileri var. Ermenistan bu bölgeye sadece sivil nüfus değil hem Ermeni hem de Ermeni olmayıp Türk karşıtı olan grupları toplamaya çalışıyor. Olası bir savaşta da bu gruplardan, bu birliklerden faydalanılacak.

Ermenistan’ın sürekli olarak sınır hattını ihlali Azerbaycan Başsavcılığı tarafından uluslararası hukukun da gündemine taşındı. Uluslararası sistemin bu konuda bir çözüm ortaya koyabileceğine inanıyor musunuz?

Ermenistan bu girişimi tek başına gerçekleştiremezdi. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan da bunu dile getirmişti. Bu işin arkasında büyük devletler var. 2016 yılında Ermenistan ile Rusya arasında ortak bir ordu anlaşması yapılmıştı. Doğal olarak Rusya’nın kontrolünde olan bir durum. Tovuz saldırılarında Fransa’nın da olduğu ortaya atılan iddialar arasında. 

Avrupa Birliği isteseydi Karabağ meselesi çözüme kavuşurdu. Lakin kimse bu meselenin çözüme kavuşmasını istemiyor. Tovuz saldırısında da Azerbaycan toprakları hedef alınmasına rağmen AB’den ve ABD’den oldukça ilginç sakin bir açıklama geldi. Her iki tarafı itidale çağırdılar. Burada karşılıklı bir saldırı yok. Bir taraf saldırıyor bir taraf savunuyor.

Sonuç olarak AB’den çok bir beklentim yok. Karabağ meselesinde de görüşmeler tıkanmış durumda. Herhangi bir gelişme söz konusu değil. Ermenistan devlet yetkilileri çeşitli bahanelerle görüşmeleri bozuyorlar. Maalesef bu durum da askerî yollarla çözümünü öne çıkarmaktadır.

Ankara ve Bakü arasında her anlamda yakın bir iş birliği göze çarpıyor. Aynı ilişkiyi diğer Türk Cumhuriyetleri için söylememiz mümkün mü ve Türk Cumhuriyetlerinin çatı kuruluşu olan Türk Konseyi son olaylarla alakalı nasıl bir tavır sergiledi?

Türkiye-Azerbaycan ilişkilerini diğer devletlerle olan ilişkilerden ayrı tutmak gerekiyor. Hem coğrafî yakınlık açısından hem tarihî süreç açısından diğer Türk devletlerinden ayrılıyor. Son yıllarda Türkiye ve Azerbaycan arasında ciddî anlaşmalar var. Özellikle stratejik iş birliği anlaşmaları var ve altını da doldurmaya çalışıyoruz. İkili ilişkiler üst düzeye çıkmış durumda diyebiliriz. Türkiye-Azerbaycan arasında ittifak, birliktelik ve konfederasyon sesleri yükselmekte.

Türk Konseyinden yapılan açıklamalar olumlu yönde. Türk devletlerinin hepsi Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü tanıyor ama şunu da unutmamak gerekiyor ki Kazakistan ve Kırgızistan Avrasya Ekonomik Birliğinde Rusya ile birlikte yer alıyor. Bu devletler aynı zamanda Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütünün de üyeleridir bu devletler. Dolayısıyla bir yandan Ermenistan’la iş birliği ve diyalogları var. Ama Tovuz saldırısında başta Kazakistan olmak üzere diğer Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü üyeleri Ermenistan’ı desteklemedi. Bu yüzden aşamalı olarak bakmalıyız. Türk Konseyi oldukça normal, doğal davranıyor ama tek tek diğer Türk Cumhuriyetleri olan ilişkilere baktığımız zaman orada durum çok farklıdır. Son olumlu hadiselerden biri de Özbekistan Cumhurbaşkanı’nın Birleşmiş Milletler kürsüsünden Özbek Türkçesi ile konuşmasıdır. Bu yeni bir aşamaya gelindiğini gösteriyor. Daha önce böyle bir şey beklemek imkânsızdı ama bugün Özbekistan’da da olumlu yönde gelişmeler yaşanmaktadır.

Diğer Söyleşiler