Söyleşiler

Türkiye, Meselenin İnsani Yönüyle İlgilenmelidir Putin Hayranı Olduğu Sovyetler Birliği’nin Taktiğini Uyguluyor TÜRKMENLER, MUKAVEMET VE DİRENİŞ RUHUNU GÖSTERMELİDİR TÜRK MİLLETİ UYAN! DOĞU TÜRKİSTAN’DA SOYKIRIM VAR! İran Türklüğünün Esas Gayesi, Millî ve Siyâsî Kimliğimizin Yeniden İhyasıdır Olayların Sosyal, Siyasî ve Ekonomik Sebepleri Var ADI DEVLET OLSUN
İKİ ÜLKE ARASINDAKİ İLİŞKİLERİN GELİŞECEĞİNİ ÖNGÖRÜYORUZ

İKİ ÜLKE ARASINDAKİ İLİŞKİLERİN GELİŞECEĞİNİ ÖNGÖRÜYORUZ

​​​​​​​Ortadoğu, Avrasya ve Asya-Pasifik Platformu (ODAP) Direktörü Ali Semin ile Türkiye-Mısır ilişkilerini konuştuk.

Yaklaşık 8 yıl önce Mısır Cumhurbaşkanı Mursi’nin darbeyle görevden indirilmesinden sonra diplomatik ilişkilerimizi kopardığımız Mısır ile geçtiğimiz 5-6 Mayıs tarihlerinde birtakım görüşmeler gerçekleştirdik. Türkiye’nin uzun zaman sonra attığı bu adımı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Öncelikle yaklaşık 8 yıldır Türkiye ile Mısır arasında diplomatik anlamda ciddî bir kriz söz konusuydu. Özellikle Türkiye’nin muhalif Müslüman Kardeşler’in yanında olması Mısır ile yürüttüğümüz ikili ilişkileri ister istemez çok ciddî anlamda etkiledi. Türkiye tamamen Mısır’dan kopmadı aynı şekilde Mısır da tamamen Türkiye’den tamamen kopmadı. 8 yıl içerisinde gerçekleşen iki önemli konu var. Birincisi; diplomatik anlamda bir kopma söz konusuydu ancak ekonomik anlamda baktığımızda geçtiğimiz yıl içerisinde iki devlet arasında 4,8 milyar dolarlık bir ticaret hacmi olduğunu görüyoruz. İkincisi ise; istihbarat düzeyinde görüşmeler yapıldı ve istihbarat düzeyindeki görüşmeler diplomatik ilişkilerin yeniden normalleşme sürecinin kurulmasına bir önayak oldu. Bu durum yeni bir mesele de değil. Türkiye ile Mısır arasında uzun bir süredir bir dirsek temasının olduğunu açık bir şekilde görüyoruz.

İki devlet arasında masada kayıtsız şartsız yani herhangi bir ön koşul olmadan görüştükleri için başarılı bir görüşme oldu diyebiliriz. Görüşmenin ardından hem Mısır Dışişleri Bakanlığı’nın hem de Türkiye Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamalarına baktığımızda iki taraf da samimi ve derin bir şekilde yapılan bir görüşme olduğunu ifade ettiler. Görüşmede Müslüman Kardeşler gündeme geldi. Görüşmede elbette ki karşılıklı rahatsızlıklar da dile getirebilir ama krizin derinleşmesi için değil, krizin daha yumuşaması için gündeme getirirler. İki taraf da ilk önce krizi çözelim daha sonra gündemi yumuşatalım ve normalleşmeye geçelim dediler. Müslüman Kardeşler faktörü Türkiye-Mısır arasında çok büyük bir krize neden olabilecek bir faktördür çünkü şu anda Mısır, Müslüman Kardeşler’i terör listesine almış durumda hatta Körfez ülkeleri de terör örgütü olarak tanımlıyor. Zaman zaman devletler arasında bu tür çelişkiler ve çatışmalar olur. Masada aslında çok önemli gelişmeler olduğunu görüyoruz. İki devlet bir nebze de olsa anlaşmış durumdalar.

Bu görüşmeleri hazırlayan sebepleri değerlendirecek olursak neler söylemek istersiniz?

Türkiye açısından birinci sebep olarak; Türkiye’nin 2021 yılı ile dış politikada bir revizeye ve reforma gittiğini görüyoruz. Özellikle kriz yaşadığı bölgelerdeki ülkelerle yeniden ilişkilerin canlanması meselesi var. Bunların başında Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri geliyor. Türkiye bu ülkelerle sürekli krizler yaşamıştı ancak bu krizlerden sonra Türkiye, 2021 yılı ile birlikte bu ülkelerle ilişkilerini normalleştirdi. İkinci sebep; bölgesel anlamda baktığımızda da Doğu Akdeniz’deki gelişmeler ikinci adımı oluşturuyor. Doğu Akdeniz meselesinde Türkiye, kayıtsız şartsız diyalog kapısını her zaman açık bıraktı. Sadece, Deniz Yetki Sınırı alanları ile ilgili olarak: “Kimse kimsenin hakkını yememeli ve herkes kendi hakkını adaletli bir şekilde bölgede paylaşmalı” dedi. Türkiye, bu şartın dışında herhangi bir şart koşmadı. Dolayısıyla bu sürece baktığımız zaman Türkiye, Doğu Akdeniz’deki gelişmeler ve hem içerideki hem de dışarıdaki konjonktürel değişimlerden dolayı artık yeniden bir dizayna ihtiyacının olduğunu fark etmiş durumda. Türkiye ve Mısır ilişkilerinin normalleşmesi sürecindeki etkenlerden üçüncüsü de Libya meselesidir. Türkiye, şimdiye kadar Arap Baharı’ndan sonra bölgesel gelişmelerde hep küresel aktörlerle hareket etti veya hareket etmeye mecbur kaldı. Bölgesel sorunları uluslararası sorunlar adı altında çözemezsiniz. Bölgesel sorunların biraz da bölge ülkeleri içerisinde çözülmesi gerekiyor ki bu sorunlar daha kolaylaşsın. Çıkarlarımız hangi ülkede ise orada çıkarların korunması veya garanti altına alınması açısından bu önemlidir. Türkiye, Orta Doğu’yu ne ABD ile ne Rusya ile ne de batılı ülkelerle dizayn edemeyeceğini artık anlıyor.

Meseleye Mısır tarafından baktığımızda ise şu soruyu sormamız gerekiyor: Mısır neden bu adımı attı? Arap Baharı’ndan sonra Arap dünyasının omurgası olan Mısır’dan eser kalmadı. Birleşik Arap Emirlikleri, Katar ya da Suudi Arabistan arasında her ne kadar çıkarlar örtüşüyor gibi gözükse de aralarında ciddi bir rekabet var. Arap dünyasında zaten liderlik rekabeti hiçbir zaman bitmedi hatta zaman zaman çatışmaya döndüğü zamanlar oldu. Bunun için Mısır’ı iten noktalardan birincisi, Arap dünyasındaki merkezi konumunu kaybetmesi oldu. En önemlisi olarak Mısır’ı iten ikinci sebep ise İbrahim Anlaşması’dır. Daha önceleri Arap bölgesinde İsrail ile olan irtibatı kuran Mısır, bu anlaşmadan sonra bu denklemden çıkarılmış oldu. Mısır, bu gelişmelerden sonra artık bölgesel partner aramak zorunda kaldı. Üçüncü olarak ise; Mısır’ın baraj sorunları var ve bu da Mısır için ciddi bir sorundu. Kuzey Afrika ile çok ciddi sorunlarının olduğunu biliyoruz. Sonuç olarak Mısır, Türkiye’yi bir güç olarak görüyor ve bu yönde adımlar atıyor diyebiliriz.

Ülkemizin Doğu Akdeniz’de verdiği mücadeleyi de göz önünde bulundurursak Mısır ile olan ilişkilerimizin önemi nedir?

Türkiye’nin hem Doğu Akdeniz’de hem de kendi çevresinde artık gerçek manada dost biriktirme ihtiyacı vardır. Dostu olmasa da iyi ilişkiler sürdürmesi lazım. Doğu Akdeniz’deki gelişmeler konusunda; 27 Kasım 2019 tarihinde Libya ile yapılan Deniz Yetki Alanı ile ilgili mutabakat muhtırasının imzalanması çok önemlidir. Fakat şu da bir gerçek ki bu anlaşma Doğu Akdeniz’deki oyunu tamamen bozmaz. Peki, Türkiye Doğu Akdeniz’de oyunu ne zaman bozacaktır? Karşı blokta Yunanistan, İsrail, GKRY ve Mısır var. Bu 4 ülke şu ana kadar Türkiye’ye karşı o zamandan beri hep bir tavır aldılar ve Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki bütün çıkarlarına karşı birlikte hareket ettiler. Bu 4 ülkeden Yunanistan ve GKRY ile sorunları çözmek ve anlaşmak çok zor. Yani Türkiye’nin önünde İsrail ve Mısır kalmış durumda. Türkiye’nin bu 4 ülkeden birini ya da ikisini yanına alması lazım.

6 Ağustos 2020’de Yunanistan’la Mısır arasında yapılan bir deniz yetki alanı anlaşması var. Bu anlaşmada Mısır, 15 bin metrekarelik bir alanı kapsayan hakkından Yunanistan lehine vazgeçmişti. 2002’teki Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile yaptığı anlaşmada 11,500 metrekarelik hakkından vazgeçmişti. Mısır bu anlaşmalarla haklarını kaybediyor. Belki Türkiye ile Doğu Akdeniz’de yeni bir denklem kurmak için veya kendi haklarını tekrardan diğer taraflara göstermek için bir anlaşmaya varmaya ya da birlikte hareket etmeye yönelecektir. Doğu Akdeniz’den önce bana göre Türkiye’nin önceliği Libya’da Mısır’la birlikte hareket edilmesidir. Türkiye şu anda Libya’da Mısır ile hareket etmek istiyor diyebiliriz.

Mısır ile devam edeceği açıklanan ikili görüşmelerin geleceği noktasında nasıl bir seyir öngörüyorsunuz ve iki ülkenin karşılıklı olarak büyükelçi tayin etme ihtimali nedir?

İlk aşama, karşılıklı olarak büyükelçilerin gönderilmesi olacaktır. Dışişleri bakanları telefonda, diplomatik ilişkiler olduğu zaman gittikleri toplantılarda ve konferanslarda görüşür ama o ülkeyi ziyaret ettiği zaman mutlaka bir büyükelçiliğinin olması lazım. Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu da Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri ile görüşme gerçekleştirebiliriz dedi. Dışişleri bakanı başka bir ülkeye gitmeden önce -eğer yoksa- ilk önce büyükelçi atanır ondan sonra da dışişleri bakanı ziyaretini gerçekleştirir. Sayın Çavuşoğlu da bakanlar düzeyinde gerçekleşecek olan görüşmenin sinyalini verdikten sonra demek ki ilişkiler büyükelçilik seviyesine geçecektir. En geç haziran ayı içerisinde büyükelçi ataması yapacaklarını düşünüyorum. Daha sonra görüşmeler başlayacaktır.

Türkiye’nin Mısır’la olan ilişkileri iyileştikten sonra Türkiye için Arap dünyasına da bir dönüş olacaktır. Normalleşme sürecinin Suriye ile Türkiye arasındaki ilişkilere de yansıyacağını söyleyebilirim. Bu, illa Esad ile görüşmek anlamında değildir. Devletler arası ilişkiler de söz konusu olabilir.

Türkiye-Mısır ilişkilerinin normalleşmesi için Türkiye’nin Müslüman Kardeşler’e olan bakış açısını değiştirmesi gerekir mi?

Mısır, Müslüman Kardeşler’i bir tehdit ve terör örgütü olarak görüyor. Hasan el-Benna tarafından 1928 yılında kurulan Müslüman Kardeşler ideolojisi hep çatışma ile bitmiştir. Türkiye bu sorunu aniden çözemez. Türkiye Müslüman Kardeşler meselesinde yumuşak bir geçiş yapmak zorundadır. Türkiye: “Buradaki Müslüman Kardeşler’in faaliyetlerinin bir nebze de olsa üstünü kapatacağım” diyebilir. Türkiye bir devlet olarak bir karar almışsa birkaç kişi veyahut bir grubun bu çıkarlara zarar vermesine izin vermemesi gerekir. Aynı durum Mısır için de geçerlidir. Türkiye’nin çıkarlarına zarar verecek bir ideolojinin faaliyetlerine izin verilmemelidir.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti artık Mısır’la ilişkilerinin nasıl normalleşeceği yönüne bakacaktır ki Mısır’a güçlü bir heyetin gitmesi, büyükelçi atanacak olması, görüşmelerin olumlu olması ve karşı tarafın da çok güzel mesajlar vermesi ikili ilişkiler açısından güzel bir gelişmelerdir.

Diğer Söyleşiler