Harun Meral

Tüm yazıları
...

Kendime seslendim ama sende duy

Henüz yazar hakkında detaylı bilgi verilmemiştir.

Harun Meral

“Öyleleri var ki yanı başımda olmalarına rağmen çok uzağımda gibidirler.

Öyleleri de vardır ki çok uzaklarda olmalarına rağmen sanki yanı başımda gibidirler.”

demiş İmam-ı Rabbani…

Türk Milliyetçilerinin bilhassa Ülkücülerin kafa, kasa, kol birliği tesis edememelerinin nedenlerini düşündüm biraz. İçim acıdı.

Evet, ruhen ve kalben ayrıca fikren hemhal olamamış kişi ve kişilerin yekpare olmaları, aynı hedefe beraber koşmaları da ham bir hayaldir. Dejenerasyon ve başkalaşma hastalığına dikkat etmemiz, elimizden geldiğince önlem alıp ortak paydalarda buluşmak anlayışını geliştirmemiz şarttır. Geldiğimiz nokta bize yeniden düşünmeyi, titreyip aslımıza dönmeyi mecbur ediyor.

“Ülkücü ruhu içinde yaşatırken ufkunda Türkiye olsun.

Türkiye’yi kalbinde yaşatırken ufkunda Turan olsun.

Şartlar ne olursa olsun, topluma model olarak sunacağın ama önce camia içinde uyguladığın bir sistemin olsun.

Yol ne kadar uzun olursa olsun, adım adım ilerlemek ilk hedef olsun.”

Yol uzun, zor ve meşakkatlidir. Çünkü

“Dört cephede savaş var.

Biz istemesek bile mücadele etmemiz gereken bu cepheler ise;

açık düşman, gafil dost, içimizdeki hainler ve idraksiz cahiller olarak tanımlayabileceğimiz meşguliyet alanlarımızdır.”

Kendi kendimizi yıpratan, bizi yorgun düşüren hastalıklarımızı da görmezden gelemeyiz.

Şu anda bizim düçar olduğumuz hastalıklar, bizim içimizi boşaltıp yıkılmamızı sağlamaya yönelik düşmanlarımız, cehalet, adavet, zaruret ve ihtilaftır.

Bu alçak düşmana karşı, bu dört mikroba karşı, ilim, bilgi, sanat, uhuvvet, istişare, şuur, tecrübe ve ittifak isimli manevi silahlar, panzehir hükmündeki silahlarla karşı koymalıyız.

Aklıselim olan herkes bu noktada birleşmelidir.

Bugün cemiyetimizde birçok insanın sadece yiyen, içen, gezen, yatan kalkan bir varlık gibi dolaşmasının, sanki bir et kemik torbası gibi ruhsuz gezmesinin nedeni başka birçok insanın, yalnızca kendisinin rahatı için uğraşmasından, milli manevi bilinç sahiplerinin ise gönüllü gayretler içinde olmamasından, genç nesillere yeterli mesajları vermemesinden ileri geldiğini düşünüyorum.

Bir şeyi istemek, olmasını beklemek “sadece istiyorum” demekle olmaz.

İstemek, istenilen konunun gerektirdiği şekilde çok yönlü harekete geçmek demektir.

Sonuç olarak diyorum ki:

“Eğer sen bir örs isen kendini sağlam ve sabit tut. Eğer sen bir çekiç isen zamanında vur.”

Çünkü bir başka deyişle;

“Tomurcuk üretmek gayretinde olmayan, tomurcuk ve yaprak derdinde olmayan her ağaç odundur.”