Osman Kepenek

Tüm yazıları
...

Özbekistan’da Üçüncü Rönesans Dönemi

1991 yılında Eskişehir’de dünyaya gelmiştir. İlköğretim, lise ve üniversite öğrenimini bu şehirde tamamlamıştır. Türkiye’nin önemli düşünce kuruluşlarında uzun dönem stajyer olarak bulunmuş, çeşitli proje çalışmalarına dâhil olmuştur. 2013 yılında farklı üniversitelerde öğrenim gören öğrencilerle birlikte Akademik Araştırma Enstitüsünü kurmuş ve başkanlığını üstlenmiştir. Eskişehir Yenigün gazetesinde 3 yıl boyunca düzenli olarak köşe yazarlığı yapmıştır. Yazılarının genel muhtevası ihtisas alanı olan dış politika üzerine olmakla birlikte, Türk Dünyasındaki mühim gelişmelere ve Türk tefekkür hayatına dair görüşlerine de bu köşede yer vermiştir. Türk Dünyasının ihtiyaç duyduğu yetişmiş insan kaynağını sağlamak üzere kurulan Avrasya Eğitim Merkezinin temsilciliğini üstlenmiştir. Yurtiçi ve yurtdışında pek çok kongre ve sempozyumlara katılmış olan Kepenek’in ulusal basında ve muhtelif dergilerde yayınlanmış çok sayıda yazısı mevcuttur. Akademik çalışmalarına başkanı olduğu Enstitü bünyesinde devam etmektedir.

İletişim: osmankepenek26@gmail.com

Osman Kepenek

Tarihsel anlamda pek çok ortak yönümüzün bulunduğu, medeniyetimizin en önemli merkezlerine ev sahipliği yapan ve ilişkilerimizin her geçen gün daha da derinleştiği dost ve kardeş ülke Özbekistan geçtiğimiz Pazar günü sandık başındaydı. Dört adayın yarıştığı erken Cumhurbaşkanlığı seçiminde beklenildiği üzere ipi göğüsleyen aday mevcut Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev oldu. İslam Kerimov döneminde ilişkilerimiz her ne kadar kopma noktasına gelmiş olsa da 2016 yılından bu yana kat edilen mesafe olması gerekenin ne olduğu hakkında en somut gösterge olarak karşımızda duruyor. Türkiye ile olan ikili diplomatik ve ticari ilişkilerini hızla arttıran Özbekistan, aynı zamanda Türk dünyasındaki entegrasyon sürecinin de en önemli parçalarından biri. Bağımsızlığından bu yana istikrarlı bir siyasi hayata sahip olan Taşkent, Pazar günü gerçekleştirilen seçimleri de büyük bir sükunet ve yüksek oranlı bir katılım ile gerçekleştirdi.

Mirziyoyev’in Yeni Özbekistan’ı

Özbekistan bağımsızlığını kazandığı 1991 yılından 2016 yılına kadar kurucu Cumhurbaşkanı İslam Kerimov tarafından yönetildi. Kerimov, çeyrek asırlık bu süreçte hem Türk dünyasına hem de dünyaya mesafeli bir politika izleyerek ülkesini dış müdahalelerden koruyan ve kendi yönetimini sağlamlaştıran hamleler yapmayı uygun gördü. Kerimov’un 2016 yılındaki vefatı ise ülkede yeni bir döneme kapı araladı. Kurucu Cumhurbaşkanı’nın vefatı ile birlikte ülkedeki hâkim siyasi anlayış değişerek, komşu ülkeler ve dünya ile ilişkiler bambaşka bir boyuta taşındı. Dış ilişkilerin yeniden gözden geçirilmesinden önce ise Özbek halkının uzun yıllardır özlemini duyduğu beli başlı siyasal ve toplumsal haklar ivedilikle yerine getirildi. Kerimov’dan sonra göreve gelen yeni Cumhurbaşkanı Mirziyoyev, Özbekistan’daki siyasal ve toplumsal değişimlerin; bir diğer ifade ile hayata geçirilen reformların mimarı olarak halktan büyük bir destek gördü. İlk kez Cumhurbaşkanı olarak göreve geldiği 2016 yılındaki seçimlerde dile getirmiş olduğu vaatlerin pek çoğunu çok kısa bir zamanda hayata geçirmesi Mirziyoyev’in Pazar günü yapılan seçimleri kazanmasında da çok büyük rol oynadı. Onun bu reformları rekor denilebilecek kısa bir sürede hayata geçirebilmesinin arkasındaki temel etken ise 2003 yılından Kerimov’un vefat ettiği 2016 yılına kadar uzun bir dönem boyunca ülkenin Başbakanlık görevinde bulunmasıydı. Bu görev esnasında kendisini adeta Kerimov sonrası döneme hazırlayarak atacağı adımları ve hayata geçireceği reformları tasarlayan Mirziyoyev, göreve geldiğinde aldığı kararların fikri altyapısını yıllar önce hazırlamış öngörülü bir lider olarak halkının karşısına çıktı. Ülkedeki bu değişim ve dönüşüm süreci Özbekistan topraklarındaki özün yeniden neşvünema etmesini sağlayacak, Hive, Buhara, Semerkant ve nice ilim merkezleri asırlar sonra da olsa tekrar başta Türk dünyası olmak üzere bütün insanlığa ilham verecektir. Maziden atiye uzanan bu yol kimi ilim adamları tarafından “Üçüncü Rönesans” olarak da tanımlanmaktadır.

Ülkede yargı sisteminin köklü bir değişime tabi tutulması, hukukun üstünlüğü ilkesine her zamankinden daha fazla önem verilmesi, sosyal hayatın ve sivil toplumun desteklenmesi ve ekonomik serbestleşmenin devlet eliyle teşvik edilmesi öncelikli olarak hayata geçirilen reformlardır. 2017-2021 arasındaki 4 yıllık süreci kapsayan ve Mirziyoyev’in ilk dönemi için verdiği vaatlerden oluşan söz konusu “Eylem Stratejisi” 2022 yılı itibariyle “Yeni Özbekistan Kalkınma Stratejisi” olarak daha da güçlendirilmiş bir şekilde kamuoyu ile paylaşıldı.

30 Nisan Referandumu

Siyasal ve toplumsal anlamda köklü değişikliklerin yaşandığı her ülkede söz konusu süreç anayasaların halk tarafından daha modern hale getirilmesi ile taçlanmaktadır. Tarihsel ve düşünsel altyapısı itibariyle daha eskiye uzansa da fiili olarak 2016 yılında Mirziyoyev ile başladığını söyleyebileceğimiz Özbekistan’daki reform adımları da çok büyük oranda istenilen seviyeye ulaşmış ve yapılan reformlar anayasa değişikliği ile garanti altına alınmıştır. Söz konusu reformlarla birlikte vatandaşların ulusal pamuk hasadında mecburi olarak çalıştırılması uygulamasına son verilmiş, siyasi tutuklular büyük oranda serbest bırakılmış, ifade ve basın özgürlüğünün sınırları genişletilmiştir. Öyle ki Özbekistan'ın Karakalpakistan bölgesinde yaklaşık bir yıl evvel meydana gelen hadiselerin temel sebeplerinden biri de Mirziyoyev'in ülkeye getirmiş olduğu ifade özgürlüğü ve toplumsal hadiseler karşısında vatandaşların bakış açısının değişmesi ile yakından ilişkilidir. Türk cumhuriyetlerini, özellikle insan hakları ve demokrasi başlıkları ile hedef tahtasına koyan Batı medyası ülkenin siyasal iklimindeki bu yumuşamayı görmezden gelerek Kerimov sonrasında da pek bir şeyin değişmediğini iddia etmektedir. Oysa ki referandumun gerçekleştiği ortamın şartları bile değişimi açıkça ortaya koymuştur. İlk kez bu referandumda ülkedeki beş siyasi partinin temsilcileri istedikleri sandıkta gözlemci olarak yer alabilmişlerdir. Sadece siyasi parti ve sivil toplum temsilcilerinden oluşan gözlemcilerin sayısı kırk üç bini geçmiştir. Yine bu referandum oylamasında kurulan sistemlerle binlerce sandıktaki oy kullanma ve sayma işlemleri canlı olarak yayınlanmıştır. Seçimleri takip eden onlarca yabancı kuruluş ve bu kuruluşlara bağlı olarak ülkede bulunan yüzlerce gözlemci ise seçim güvenliği noktasındaki endişeleri en aza indirmiştir.

Toplumsal refahın hızla artmaya devam edeceği, daha demokratik ve daha eşitlikçi bir Özbekistan için 30 Nisan 2023’de yeni anayasalarını onaylayan Özbekistan halkı aynı zamanda cumhurbaşkanının görev süresini de beş yıldan yedi yıla uzatmıştır. Yeni anayasada cumhurbaşkanına tanınan yetkileri tam olarak kullanmak ve ülkesindeki reform sürecini bir adım daha ileri taşımak isteyen Cumhurbaşkanı Mirziyoyev, makamdaki üç yılından feragat ederek Özbek halkına çağrıda bulunmuş ve erken cumhurbaşkanlığı seçimi için 9 Temmuz’u işaret etmişti. Elbette belirtmek gerekir ki Orta Asya’daki iktidarların genel olarak seçimle değişmemesi Mirziyoyev’in bu kararı almasındaki en önemli sebeplerden birisi olarak yorumlanabilir.

Mirziyoyev'in Üçüncü Dönemi

30 Nisan 2023'deki anayasa referandumunun ardından erken cumhurbaşkanlığı seçimleri için yeniden sandık başına giden Özbek halkı seçimlere %80 oranında bir katılım sağladı. 20 milyon seçmen bulunan ülkede Özbek Merkez Seçim Komisyonu'nun ilan ettiği ön sonuçlara göre Mirziyoyev kullanılan geçerli oyların %87'sini alarak yeniden cumhurbaşkanı seçildi. Seçimleri Türkiye'nin de içinde olduğu pek çok ülke ve başta Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) olmak üzere, Şangay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ), Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ve seçim gözlemi hususunda dünyanın pek çok noktasında oldukça titiz bir süreç yürüten Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) tarafından görevlendirilen 800'e yakın uluslararası gözlemci ve çok sayıda yerli-yabancı gazeteci takip etti. Seçim dönemi boyunca ülkedeki siyasi şartları pek çok farklı yönüyle ele alarak kapsamlı bir rapor hazırlayan AGİT'e bağlı Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Ofisi gözlemcileri 10 Temmuz Pazartesi günü başkent Taşkent'te yaptıkları basın toplantısı ile kapsamlı rapor öncesindeki ön bulgularını kamuoyu ile paylaştılar. Kısa ve uzun süreli olarak ülke geneline konuşlandırılmış 200'ün üzerinde AGİT gözlemcisi tarafından elde edilen bulgular ve gözlemlenen olaylar gözlem misyonuna başkanlık eden Büyükelçi Urszula Gacek tarafından açıklandı. Çevrimiçi olarak katıldığım basın toplantısında seçimlere dair genel bir eleştiriyi dile getiren gözlemciler, 2016 yılından bu yana hayata geçirilen önemli değişiklikleri vurgulayarak özellikle kadınların siyasi ve kamusal hayattaki katılımlarına vurgu yaptılar. Dört cumhurbaşkanı adayından birinin kadın olduğu seçimlerde parlamentodaki kadınların oranı da %30' ulaşmış durumda. 7 Haziran'da göreve başlayan ve 18 Temmuz'a kadar ülkedeki siyasi atmosferi takip etmeye devam edecek olan gözlem heyetinin nihai raporunu Özbekistan'dan ayrıldıktan sonra açıklaması bekleniyor. Bu rapor ülkedeki siyasi reformları ve seçim sürecini tüm şeffaflığıyla ortaya koyamasa da dünya basını ve uluslararası derecelendirme kurumlarının Özbekistan hakkındaki kanaatlerinin oluşmasında büyük önem taşıyor. Nitekim seçimden hemen önce Cumhurbaşkanı Mirziyoyev'in gözlem heyetinin başkanlığını yürüten Büyükelçi Gacek'i makamında kabul etmesi söz konusu kuruluşun ve ortaya koyacağı görüşlerin ne derece önemli olduğunu anlamamız açısından önem arz ediyor.

Şimdi ise Özbekistan'ı yepyeni bir dönem bekliyor. Türk dünyasının Türkiye'den sonraki en fazla nüfusuna sahip olan ülkesi, genç nüfusu, jeopolitik konumu, yer altı ve yer üstü zenginlikleri, diplomatik ilişki ağları ve vizyoner devlet başkanı ile geleceğe her zamankinden daha fazla hazır durumda. El-Harezmi, Biruni, İbn-i Sina, Fergani, İmam Buhari, Maturidi, Ali Şir Nevai, Uluğ Bey ve Ali Kuşçu ve daha nice alimleri yetiştiren Özbekistan, yeni bir Rönesans'ın eşiğinden Türk dünyasını selamlamaktadır.