Prof. Dr. İlyas Topsakal

Tüm yazıları
...

Üçlü İttifak’ın Kudüs üzerinden söylediği…

Henüz yazar hakkında detaylı bilgi verilmemiştir.

Prof. Dr. İlyas Topsakal

Tarih boyunca ‘ortaklarımızdan’ çekmediğimiz kalmadı. Bir türlü bizi yıkamıyorlar. Ne dünya savaşı ne Sovyetler Birliği’nin çöküşü ne de yaptırımlar… Hayatta kalıveriyoruz. Aslında Rus sporunun da çoktan yok olması gerekiyordu. Dünya, Rusya’nın bir spor ülkesi olarak yeniden canlanacağını tahmin edememişti: gençlerin çoktan alkolik olması, stadyumların yerine pazarların kurulması, antrenörlerin yabancı ülkelerin takımlarında çalıştırılması bekleniyordu. Ancak senaryo bozuldu. Yeni nesil sporcular ortaya çıktı, Rus sporcuları büyük başarılar göstererek dünyaca ünlü oldu, Rusya’da düzenlenen Olimpiyatın organizasyonu da hakikaten çok güzeldi. Spor, binlerce çocuk spor okulu ile yeni stadyumun açılmasını ve fit olma isteğinin uyandırılmasını sağlayan milli fikir haline geldi. Yine de yaşam tarzımızın, kültürümüzün, tarihimizin, şimdi de sporumuzun saçma olduğunu ispat etmeye kalkışanlar oluyor. Canımızı acıtıyor mu? Hem de çok. Ruhen ve kalben sporcularımızla birlikteyiz. Hayatta kalacak mıyız? Evet.”   Marya Zaharova, Dış İşleri Resmi Sözcüsü

 

Bu paragrafla başladım, çünkü Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC), Rusya’yı kış olimpiyat oyunlarından men etti ancak dopingli olmayan atletlerin bağımsız ve bayraksız olarak yarışmasına müsaade edileceği kararını da vererek Rusya’nın milli refleksine doğrudan müdahalede bulunmayı ihmal etmedi. Rusya meseleyi kimliksiz spor yapma üzerinden tartışmakta ve olimpiyatlardan men vakıasını tarihsel düşmanlık üzerinden yorumlamaktadır. Kazakistan hariç diğer Türk ülkelerinden olimpiyatlar konusunda açıklama veya yorum gazetelerde yer almış değil. Ancak önümüzdeki günler bu meselenin Türk cumhuriyetlerinde akislerini göreceğiz.

Bu arada Kazakistan-Kırgızistan sınır güvenliği ve gümrükler meselesinde olumlu gelişmeleri yaşadık. İki kardeş ülkenin arasında yıllardır süren bürokratik zorluklar yumuşamaya başladı.  Türk dünyasının entegrasyonu için önemli olan kardeş ülkeler arasındaki dayanışmaya dayanan kolay geçişli gümrükler, hatta ilerde gümrük birliğine doğru evirilecek süreç herkesin özlemidir diye düşünüyorum.

İslam ve Türk dünyasının en önemli konularından biri olan Kudüs ve Filistin’i sona özellikle bıraktım; çünkü bu mesele aslında son günlerde giderek keskinleşen iki kutuplu dünyanın tam da ortasında duruyor ve çatlağı büyüttükçe büyütüyor. Ukrayna ile başlayan ve aşağıda Arap coğrafyasını saran hareketlenme nihayet Suriye’de taraflarını keskinleştirip kendi geleceğini yazıyor. Olayların tümü ülkemizin nefes aldığı yerlerde vuku bulurken sabitlendiği alan olan Suriye ise kalbimiz olarak düşünülmeli. Suriye’de ülkemiz ve geleceğimiz için üçlü bir ittifaka ihtiyaç duyduk ve bu ihtiyaç görülüyor ki başka ittifak ve derin işbirliklerini doğuracak. Avrasya birliğinin ötesinde olacak bir eşit ortaklı her alanda stratejik birliktelik şimdilik Rus entelektüelinin dilinde olsa da şöyle okunmalı “Rus entelektüeli Rus devleti gibi konuşur.” Rusya’yı iyi tanıyanlar bu konuda şüpheye düşmez. Orada ticaretin bile kuralı vardır mesela, hele stratejik konular alelade söylenmez. Yani Cumhurbaşkanımızın Kudüs meselesini Rusya Devlet Başkanı Putin ile konuşmasının anlamı aslında budur. Bugün Rusya Müslümanları Dini Lideri de sert bir açıklamayla İsrail ve ABD’yi kınadı. Kazakistan çok sert olmasa da tepkisini resmi açıklamayla gösterdi; burada özellikle belirtmeliyim ki Azerbaycan, Kırgızistan ve Özbekistan’dan resmi bir açıklama henüz gelmedi. Türkiye, Rusya, İran yeni dünya düzeninde ve ateşin sardığı Orta Doğu’da beraberce inisiyatif almayı göze almış görünüyor. Eğer ısrarla kendi iç yapılarındaki olumsuzlukları görerek bu stratejide sebat ederlerse gelecek aydınlık görünüyor. Aslında Türkiye içinde hükümet bu konuda çok şanslı. Geleneksel olarak Rusya karşıtı olan siyasi hareketin desteğini almış ve beraber hareket ediyor. Muhalefetteki diğer partiler ise geleneksel olarak zaten Rusya’yı hem iyi bilen hem de düşünce bağları olan iç örgüte sahipler. Bu konuda bence Rusya daha az avantaja sahip ve muhafazakâr bir partiyle işleri yürütmek yapısal olarak kendi içinde zorluklar barındırmakta. Ancak derin ve alternatifli Rus idaresi olumsuzluğu olumluya çevirebilir. İran ve Rusya zaten askeri olarak riskleri paylaşan ülkeler; şimdi bir de Türkiye eklendi, S 400’lerin monte edilmesiyle düşünsel geçiş pratiğe de dökülecek. Ve biz, Orta Doğu, Ukrayna, Hazar, Türkistan ve Uzak doğuyu farklı yönleriyle yazacağız.

Üçlü İttifak’ın etkilerini Arabistan üzerinden okumayı ise gelecek yazıya bırakıyorum; sağ ve sağlıcakla kalın, Devlet’in devletli okuyucuları…