Söyleşiler

Türkiye, Meselenin İnsani Yönüyle İlgilenmelidir Putin Hayranı Olduğu Sovyetler Birliği’nin Taktiğini Uyguluyor TÜRKMENLER, MUKAVEMET VE DİRENİŞ RUHUNU GÖSTERMELİDİR TÜRK MİLLETİ UYAN! DOĞU TÜRKİSTAN’DA SOYKIRIM VAR! İran Türklüğünün Esas Gayesi, Millî ve Siyâsî Kimliğimizin Yeniden İhyasıdır Olayların Sosyal, Siyasî ve Ekonomik Sebepleri Var ADI DEVLET OLSUN
Kemal Fedai Bey

Kemal Fedai Bey

Doç. Dr. Celil Bozkurt ile Kemal Fedai Bey'i konuştuk.

Celil Bey öncelikle sizin uzun bir süredir Şehit Kemal Fedai Coşkuner ile ilgili çalışmalar yürüttüğünüzü biliyoruz. Bu konuda yazmış olduğunuz kapsamlı bir makaleniz de var. Kemal Fedai sizin için ne ifade ediyor? Sizi onunla ilgili çalışma yapmaya iten nedir?

Ben, Kemal Fedai Bey’i rahmetli Cevat Rifat Atilhan’la ilgili olarak yazdığım doktora sürecinde fark ettim. ‘Taşkın milliyetçi’ olarak bilinen Atilhan, Kemal Fedai Bey’in yakın dostu ve Fedai dergisinin sürekli yazarlarından biriydi. Kemal Fedai Bey, milliyetçi camianın önde gelen seslerinden ve Fedai dergisi de önemli yayınlarındandı. Mutlaka bu konuyla ilgilenmek gerektiğini düşündüm. Yaptığım araştırmada, Kemal Fedai Bey’le ilgili bilgilerin yetersiz ve bölük pörçük olduğunu gördüm. Bu konuyu, akademik ve analitik bir düzlemde araştırmak benim için bir zorunluluk olmuştu. Çalışmalarım derinleştikçe bakir bir alanda bulunduğumu fark ettim. Bu durum, Kemal Fedai Bey’e olan ilgimi ve heyecanımı daha da artırmıştı.

Ben Kemal Fedai Bey’de tam bir sadakat ve imanla bağlanılan bir davanın, koşullar ve bedeli ne olursa olsun kararlılıkla savunulabileceğini gördüm. Şüphesiz Kemal Fedai Bey, davasında ciddi bedeller ödemiş, acılar çekmiştir ama vatanseverliğinden ve milliyetçi dünya görüşünden asla taviz vermemiştir. Kemal Fedai Bey gibi aksiyoner Türk milliyetçiliğinde ses getirmiş bir aydının ülkücü camiada yeterince bilinmemesi üzücüdür. Hakkında bir anmaya ve toplantıya fazla rastlamıyoruz. Hâlbuki Kemal Fedai Bey, bir anmadan daha ötede üzerinde çalışılması gereken ciddi bir bilgi ve belge miras bırakmıştır. Kemal Fedai Bey’i ve davasını araştıran bir akademisyen olarak onun mücadelesini kitaplaştırıp Türk kamuoyuna aktarmak benim için bir vicdan borcu olmuştur.

O döneme baktığımızda Kemal Fedai’nin pek çok milliyetçi kurumda aktif yöneticilik yaptığını ve mücadelenin en aktif saflarında rol aldığını görüyoruz. Sizce Kemal Fedai’nin Ülkücü Hareket’in tarihinde yeri ve önemi nedir?

Kemal Fedai Bey; Türk Milliyetçiler Derneği, Komünizmle Mücadele Derneği ve Siyonizmle Mücadele Derneği gibi milliyetçiliği derneklerde yöneticilik yaptı. Bu dernekler, o dönemde Türk ve İslam âlemini tehdit eden Komünizm ve Siyonizm gibi akımlara karşı kamuoyunu aydınlatma görevini edinmişti. Aynı zamanda, 1960’larda şekillenmeye başlayan modern Türk milliyetçiliğinin formasyonuna da önemli etkilerde bulundular. Örneğin, Türk milliyetçiliğinin anti Komünist ve anti Siyonist vasfı, söz konusu yıllarda verilen mücadelenin bir ürünüdür. Kemal Fedai Bey, sadece fikri milliyetçiliğin değil aynı zamanda aksiyoner milliyetçiliğin önde gelen isimlerindendi. Üstelik bu mücadelesini öğretmenlikten sağladığı mütevazı maaşıyla yürütmekteydi. Kemal Fedai Bey, Alparslan Türkeş’e yakın isimlerdendi. Türkeş’in genel başkanlığını yaptığı MHP’nin 1973’te Aydın milletvekili adayı olan Kemal Fedai Bey, daha sonra aynı partinin Antalya Bölge Müfettişi olarak da görev yaptı. Kemal Fedai Bey’in Ülkücü Hareket içinde önemli rolleri oldu. Milliyetçi Hareketin 1968 yazından itibaren kurmaya başladığı ve ülkücü gençleri fikri ve bedeni anlamda eğitmeyi hedeflediği gençlik eğitim kamplarında Kemal Fedai Bey’in önemli katkıları oldu. Özellikle de İzmir’de açılan kamplarda. Öyle ki, Adalet Partisi Hükümeti’nin 1970’de hazırladığı ‘MHP Raporu’nda MHP’nin kamuoyunda ‘komando’ kampları olarak bilinen gençlik eğitim kamplarının kuruluşunda Kemal Fedai Bey’in ismi de geçmekteydi. Ne var ki, Kemal Fedai Bey ülkücü hareket içinde yeterince analiz edilmiş ve anlaşılmış değildir. 

Fedai dergisi 1963’ten itibaren yayın yapmaya başlıyor. Milliyetçi camianın yayın hayatında Fedai dergisinin yeri ve rolü nedir?

Kemal Fedai Bey, yakın dostu Osman Yüksel Serdengeçti tarafından yayımlanan ve 1962’de kapanan Serdengeçti dergisinin imtiyaz hakkını almak istemişti. Fakat Osman Yüksel Serdengeçti bunu uygun görmeyince Kemal Fedai Bey, ‘Allah’a, Vatana ve Hürriyete’ başlığı altında Fedai dergisini çıkarmaya başlamıştı. 1960 ve 1970’lerde 3 devre halinde 64 sayı olarak yayımlanan Fedai dergisi, o dönemde milliyetçi camianın önemli dergilerden biriydi. Dergi, Necdet Sancar, Cevat Rifat Atilhan, Peyami Safa, Necip Fazıl Kısakürek, Nurettin Topçu, Osman Yüksel Serdengeçti, İlhan Darendelioğlu gibi milliyetçi yazarları bünyesinde toplamıştı. Dergi, “Tanrı Dağı kadar Türk, Hira Dağı kadar Müslüman” parolasıyla kamuoyuna sesleniyordu. Böylelikle milliyetçilikle İslam’ı ayrılmaz bir parça gören dergi, Nihal Atsız ve grubunun ırki temelli milliyetçilik anlayışından bariz şekilde ayrılmıştı. Bu durum bize, 1945’lerden sonra farklı fraksiyonlara bölünen Türk milliyetçiliğinin ayrışma nedenlerinden birini yeterince izah edebiliyor. Diğer taraftan dergi,  Komünizm, Yahudilik ve Masonluk aleyhtarlığıyla dikkat çekerken, sert ve polemikçi üslubuyla karşıtlarına adeta meydan okuyordu. Dergi, Türkçü-Turancı çizgide ilerlerken aynı zamanda İslamcı bir cephede de mücadele vermekteydi. Dergi, bir Türk milliyetçisinin İslam âleminin sorunlarına kayıtsız kalamayacağı çünkü milliyetçiliğin aynı zamanda İslami bir dayanışmayı zorunlu kıldığı kanaatindeydi. Bu, derginin Türk-İslam ülküsü anlayışının doğal bir sonucuydu.

Son olarak rahmetli Kemal Fedai’nin şehadeti olayına gelmek istiyorum. Kemal Fedai’yi şehit edenler niçin onu hedef seçtiler ve olay nasıl gerçekleşti?

1961 Anayasası’nın beraberinde getirdiği özgürlük havası ve üniversitelere tanınan özerklik, çok farklı ideolojik örgütlenmelere ve bunların rahatça savunulmasına zemin hazırlamıştı. Fakat bu ideolojik zenginlik, zamanla fikri mücadelenin ötesinde bir şiddet ve kaos ortamına evrilmişti. 1968’de tüm dünyayı saran gençlik ve işçi olayları, maalesef Türkiye’deki ideolojik ayrılıkları kolaylıkla bir sağ-sol çatışmasına dönüştürmüştü. 1970’lerin sonuna doğru mevcut ortama gasp, adam kaçırma ve cinayet vakaları da eklenmişti. Bu şiddet ortamında Kemal Fedai Bey, milliyetçi politikasından taviz vermeden karşıtlarına meydan okuyordu. Bu süreçte defalarca ölüm tehdidi alan Kemal Fedai Bey, Namık Kemal’in “Felek her türlü esbâb-ı cefâsın toplasın gelsin. Dönersem kahpeyim millet yolunda bir azimetten.” dizelerini Fedai dergisinin kapağına taşıyordu. Bu, Kemal Fedai’nin sadakatle bağlanılan bir davanın ölüm korkusunu hiçe saydığının bir göstergesiydi elbette.

Kemal Fedai Bey, 3 Aralık 1979 tarihinde İzmir’in Tilkilik mevkiinde kimliği belirsiz fakat tahmin edilebilen kişilerce katledildi. Bu cinayet, milliyetçi camianın maruz kaldığı ne ilk ne de son katliamdı. Sadece 16 gün sonra Türkiye Komünizmle Mücadele Derneği Başkanı İlhan Darendelioğlu da şehit edilecektir. Kemal Fedai Bey’in şahadeti milliyetçi camiada doğal olarak infiale neden oldu. Alparslan Türkeş, hedefin aslında ‘Türkiye Cumhuriyeti ve otoritesi’ olduğunu açıkladı. Ülkücü Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Yaşar Okuyan da, Kemal Fedai Bey’e sıkılan kurşunların gerçekte ‘Türk demokrasisine’ sıkıldığını ifade etti. Kemal Fedai Bey’in katilleri, birçok ülkücünün maruz kaldığı cinayet vakasında olduğu gibi günümüze değin meçhul kalmıştır.

Diğer Söyleşiler