Konuk Kalemler

Tüm yazıları
...

Ondan Bundan

Fatih Oğhan

30 Mart 1870 yılında Rusya’ya bağlı Samara eyaletinin Minlibay Köyünde dünyaya gelen Fatih Kerimi, Çistay Medresesinde ilk eğitimini almış, burada eğitim hayatına devam ettiği sırada Tercüman Gazetesini gizlice okurken hocasına yakalanması sonucu hocaları ile arasında soğukluk oluşmaya başlamış. Babası da aynı medresede hoca olması hasebiyle Fatih Kerimi’nin hocaları ile olan soğukluktan dolayı oğlunun eğitim hayatına burada devam etmesinin zorlaştığını görmüş, hem oğlunun eğitimine daha rahat devam edeceğine inandığı hem de içindeki öğrenme aşkının sönmemesi için onu Rusya’ya göndermiştir.

İsmail Gaspıralı’nın açtığı modern mekteplerde uygulanan usul-i cedit adını verdiği reform niteliğindeki eğitim öğretim metodu ile eğitim veren okulda eğitimine devam eden Kerimi, 1890 yılının sonlarında tahsiline İstanbul’da devam etmeye başlamıştır. İstanbul’da Mekteb-i Mülkiye’de eğitimi tamamlamış, sonrasında 1896 yılında öğretmenlik mesleğini icra etmek için Kırım’a bağlı Yalta’nın Üzen Köyü’ne gelmiştir. Burada Gaspıralı’nın yolundan giderek Usul-i cedid tarzında eğitim vermiştir. 1905 Ekim Devriminde Rusya’da ortaya çıkan kısa süreli de olsa özgürlük ortamından istifade ederek Vakit Gazetesini çıkarmaya başlamış ve gazetenin başyazarlığını yapmıştır. 1906 yılında II. Devlet Duması milletvekili seçimlerinde delege olarak görev alarak Müslüman vekillerin danışmanlık görevinde bulunmuştur. Stalin döneminde Tatar aydınlarının başına gelenler onun da başına gelmiş, düzmece suçlamalarla tutuklanarak 1937 yılında öldürülmüştür.

Kerimi tüm eserlerinde olduğu gibi Ondan Bundan adlı eserinde de içinde bulunduğu toplumun durumu, cehalete karşı verilen mücadele, okumanın önemi, ehil olmayan din adamları ve onların sayesinde oluşan tahribat, çalışmanın önemi, insanları dış görünüşleri ile değerlendirmenin sakıncalarını anlatmaya çalışmıştır. Kerimi’nin Şark-i Rus Gazetesinde yazdığı 17 adet yazısından meydana gelen eser 1900’lü yıllarda Tatar toplumu hakkında bolca fikirler edinmemize vesile olmaktadır.

Yazar eserinde okumanın üzerine çokça vurgu yaparak, okumak sayesinde her konu hakkında bilgi ve fikir sahibi olunabileceğinden; okumayanların ise gönlünün kör, fikrinin dar, kesesinin de boş kalacağından bahsetmektedir. Herkesin genelde dünya ve ülkesi ile ilgili konulardan haberdar olmasının, özelde de mesleği ile ilgili yayınları takip etmesinin gerektiğinden; bu sayede her gün gelişen ve değişen yeni fikirlerden haberdar olarak daha rahat hayat sürebileceklerinden bahsetmektedir. Yazar okumanın gerekliliği kadar eserlerin saklanarak her evde bir kütüphanenin oluşturulmasının da gerekliliğinden söz etmektedir. Gelişmiş ülkelerde bırakın her hanede bir kütüphaneyi, hanedeki her ferdin kendine ait kütüphanesi olduğundan bahsederek fertlerin kütüphane sahibi olmasının lüzumu üzerinde durmaktadır.

Yazar “Matbuat ve Mektep” başlıklı yazısında toplumun bu konudaki yanlışlarına değinirken kurtuluş yolu olarak din adamlarının sözlerine bilinçsizce tutunan insanların yanlış içinde olduğunu, aslında ilim ve fenni rehber edinerek hem dünya hayatında gelişmiş ülkeler seviyesinde olunacağını hem de dinin buyurduğu asli özün idrak edileceğini anlatmıştır. Dinî lider sayılan kişilerin peşine takılıp ilim ve fenni geriye iten ülkelere örnekler vererek düşüncelerini pekiştirmiştir.

“Amerika’da Japon Öğrencileri” başlıklı yazısında Kaspi isimli gazetede okuduğu bir haberden ilham alarak 1900’lü yılların başında ilim tahsili için Amerika’da bulunan Japon öğrencilerin gayret ve çabalarını, zor koşullara rağmen Japon öğrencilerin yeni şeyler öğrenmek için verdikleri mücadelelerini anlatarak dersler çıkarmamızı amaçlamış ve onların davranışlarından örnekler almamıza yardımcı olmuştur.

Fatih Kerimi, “İnsan Mıyız? Maymun Muyuz?” başlıklı yazısında Tatar toplumunu cesur üslûbuyla sorgulayarak bilinçsiz ve taklit üzerine yaşayan Tatar toplumunun maymundan farklı olmadığını belirterek insanların uyanması için büyük çaba sarf etmiştir. İçinde yaşadığı toplumu eleştirmekle kalmayan yazar onun kurtuluşu için çözüm önerilerini de ekleyerek aydın kimliğinden bekleneni yapmayı da ihmal etmemiştir. Çözüm önerileri üstünkörü, aydın şımarıklığı ile değil; üstünde kafa yorulmuş, uygulanabilir, hayatın içinde yer edecek tarzda, ince elenip sık dokunmuş halde okuyucusuna sunulmuştur.

Okul ve dil konularının üzerinde hassasiyetle duran yazar, çözüm önerilerini madde madde sunarak topluma ışık olma gayretini sürdürmüştür. Yazarın kaygısı toplumu istenen, özlenen yere getirmek gayesidir. Toplumun eleştirilmesinden ziyade fikirlerinin ışığını tüm topluma sunarak onları aydınlatma, yol yordam gösterme çabasıdır. Yazar yaşanmış bir hayat öyküsü ile kişilere “Siz de kendinizi hafife almayın, ne büyük cevherler taşıyorsunuz, inanın ve çalışın” vurgusu yapmıştır.

Kerimi doğruların ve aydınlığın tarafında saf tuttuğundan doğru olanı devamlı savunmuş bir imamın mektubu vasıtasıyla imam gözüyle yaşanan olumsuzluklara ve çarelerine yazısında yer ayırmıştır. İmamın mektubuna bir yazı ile ilaveler yaparak yapılabileceklerin altını çizmiş, yapılması sakıncalı olanları da belirterek uygulamalarda karşılaşılabilecek güçlükleri anlatmaya çalışmıştır. Böylece çoğu zaman kızdığı, cehaletin yanında duran imamlara karşı aydınlıkçı fikirleri olan imamlarla da aynı yerde durduğunu, doğruyu kim söylerse onunla beraber olduğunu göstermiştir.

Fatih Kerimi hacim olarak küçük ama muhtevası ile ciltler dolduracak eserinde daha farklı konular üzerinde de durarak topluma nasıl faydalı olunabileceği hakkında bilgiler vermiş, yaşadığı dönem ile ilgili bilgiler aktarmıştır. Ondan Bundan, Fatih Kerimi ve mücadelesine tanıklık etmek isteyenlerin, özellikle de öğretmenlerin ve bu mesleği icra etmek isteyenlerin okumaları, dersler çıkarmaları ve kütüphanelerinde bulundurmaları gereken kıymetli bir eser.

 

Not: Bu yazı Kitap Şuuru intisabıdır. info@kitapsuuru.com