Konuk Kalemler

Tüm yazıları
...

Kazakistan’da neler oluyor? Türk Baharı ya da Rus Parmağı Söylemleri

Doç. Dr. Serdar Yılmaz

Son birkaç gündür Kazakistan’da ciddi protestolar yaşanıyor. Halk Mengistau ve Almatı’da sokaklara dökülmüş durumda. 60 Tenge (Kazak para birimi) olan gaz fiyatının önce 80 Tengeye,1 Ocak itibarıyla da 120 Tengeye çıkarılması öncelikle Batı Kazakistan’ın doğalgaz çıkan bölgesi Aktau’da ciddi protestolara neden oldu.  Aktau’da halk sokaklara çıktı, zamları protesto etti hatta yolları bile kapattı. Batı Kazakistan bölgesi Kazakistan’ın zenginliğini sağlayan petrol ve doğalgazın çıktığı bölgedir. Buradaki halk her zaman hayat pahalılığı, yetersiz maaşlar, asgari ücretin düşük olması hatta çok düşük olması, yüksek kredi oranları ve bunların üzerine eklenen petrol ve doğalgaz fiyatlarının artması ile birlikte ciddi rahatsızlık duymuşlardır.

Nitekim 2011 yılında benzer nedenlerle Janaözen bölgesinde protestolar yaşanmış, Kazak hükümeti hızlı adamlar atamamış ve Kazak güvenlik güçlerinin amatörce yaklaşımlarından dolayı 14 insan hayatını kaybetmiştir. Bu bölge daha önceden de protestoların yaşandığı bir bölgedir. Protestoların Almatı bölgesine sıçraması üzerine Kazakistan Başbakanı Asgar Mamin’in istifası Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev tarafından istenmiş ve yerine geçici olarak Alihan Smailov getirilmiştir Bu arada hükümet 120 Tenge yapılan gazı 85 Tengeye düşürdüğünü açıklasa da protestolar özellikle diğer şehirler olan Atrau, Kızılorda ve Çimkent’te de devam etmektedir. Cumhurbaşkanı 5-19 Ocak arası sürecek 2 haftalık bir OHAL ilan etmiştir.

Tamamen iç dinamiklerden hareketle gerçekleşen bu protestoların ardındaki diğer nedenleri de yazmakta fayda vardır. Doktorasını Kazakistan’ın üzerine Kazakistan’da 6 aylık bir saha çalışması neticesinde bitiren, orada yaşayan, Kazaklarla aynı sofraya oturan, milli kütüphanelerde arşiv taraması yapan, Kazakça bilen ve Kazakistan’ın her bölgesinin gezen bir bölge uzmanı olarak meselenin başka taraflarına bakmak niyetindeyim. Bu protestoların nedenlerini şöyle sıralayabilirim:

  • İnsanlardaki gelirin mevcut ekonomik şartlarda yetersiz kalması.
  • Son yıllarda işsizliğin özellikle genç işsizliğin tırmanması.
  • Gençlerde ülkedeki sisteme olan inançsızlık ve artan/biriken öfke.
  • Gelir adaletsizliğinin çok görülür bir şekilde rahatsızlık yaratması.
  • Refahın adil dağıtılamaması.
  • Beraberinde yoksullaşmanın artmasıyla gelirin azalması.
  • Belli kesimlerin sürekli olarak kayrıldığına olan inanç.
  • Kamu kurumlarına olan güven azlığı.
  • Rüşvetin yüksek seyirde her kuruma (güvenlik, eğitim, sağlık kurumları) sirayet etmesi
  • Halkın bir bölümünün hükümete ve onun alt kurumlarına kesinlikle güvenmemesi.
  • Asgari ücretin bir türlü tatmin edici düzeylere ulaştırılamaması.
  • Halkın devletin zenginleştiğini fakat kendilerinin fakirleştiğine yönelik inançları.
  • Sosyal gruplar arasındaki fırsat eşitliğinin olmaması ya da olmadığına yönelik inanç.
  • Ülkede yeterince gaz çıkmasına rağmen yıllar içinde döşenmeyen boru hatları yüzünden bir miktar gazın ithal edilmek zorunda olması ve bu durumun halkın cebine negatif yansıması.
  • İnsan hakları ve demokratik talepler
  • Yaşanan olaylarda en etkili olan nedenlerden bir diğeri de 2019 yılından itibaren halka yönelik devlet yakıt desteğinin kademeli olarak bitirilmesi ve halkın serbest piyasanın eline bırakılması. Neticede ise Hükümet yapılan fahiş gaz zammına müdahil olamamıştır.

 

Son olarak bu olayın dış mihraklara bağlamanın hiçbir anlamı yok. Türk baharı gibi bazı yerlerde yazılar yazılmaya başlandı bile. Arap baharından bir netice alınamadığı ortadayken, Arap baharının Arap kışına döndüğü ortadayken ve bu süreç sonunda ne kadar güvensiz ve istikrarsız bir Ortadoğu ile karşılaşmışken Türk baharı gibi temeli olmayan, sonuçlarının net olarak kestirilemediği temelsiz ve güvensiz ifadeleri kullanmaktan imtina etmek gereklidir. Böyle ifadeleri kullanmak bölge ülkelerini bilmeden yapılmış fütursuzca açıklamalardır. Türk devletlerinin dikkatli olması gereklidir. Yapay bahar argümanlarına kapılmadan halkın sesine kulak verilmelidir. Bazı komplo teorisyenleri de bu tamamen iç dinamiklerden kaynaklanan olayda Rus parmağının olup olmadığını şimdiden konuşmaya başladılar bile. Ortada bir Rus parmağının olmadığını net bir şekilde ifade edebilirim. Bu mesele kesinlikle Kazakistan’daki iç dinamiklerden kaynaklanmıştır. Halkın hükümete karşı olan taleplerinin yansımasıdır. Bundan dolayı bu olay üzerinde Rusya gibi herhangi bir aktörün parmağını aramak yersizdir, herhangi bir temeli yoktur sığ bir değerlendirme olur böyle değerlendirmeler.

Ülkenin kurucu Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in vakit geçirmeden olayları bitirecek sağduyulu, gerginliği artırmayacak yaklaşımlarına ihtiyaç durulmaktadır. Güvenlik Konseyi başkanlığını olaylardan sonra bırakmış olsa da sözleri insanlar üzerinde etki yaratacak niteliktedir. Mevcut Cumhurbaşkanı Tokayev’in halkın taleplerine kulak vermesi, onları dinlemesi ve ivedi aksiyonlar alması gereklidir. Aksi takdirde uzun süre devam edecek olan iç karışlıklılar ile karşı karşıya kalmamız an meselesi. 2011 yılındaki Janaözen olaylarından gerekli derslerin çıkarılmadığı aşikardır. Halkın Vandalizm’e kaymaması, kamu kurumlarına zarar vermemesi, barışçıl yollarla sivil itaatsizliği gerçekleştirmesi beklenirken kamu kurumlarının, araçlarının yakılıp yıkılması, askerlere ateş açılması meseleye bir an önce ciddiyetle yaklaşılmasını gerektiriyor. Taleplerini bildiren halkın arasına sızmış provakatörlerin olduğu gerçeğini unutmamak ama bu resmi ve yaşananları da salt dış mihraklar ya da provakatörler üzerinden değerlendirmemek gereklidir.

Bu meselenin kısa süre içerisinde çözüleceği kanısında olmakla beraber, baskın erken bir seçimle Cumhurbaşkanı Tokayev’in görevi yeni seçilen genç, dinamik, Kazak geleneklerine sahip ama diğer yandan da iyi eğitim almış, tahsilli, demokratik değerlere daha fazla vurgu yapan, gençleri dinleyen, istihdam sorunlarına çare bulacak olan ve toplumdaki herkesin siyasal sisteme katılımına gerçekten olanak sağlayan bir siyasetçinin başa gelmesinin zamanı geldiğine inanıyorum.