Ömür Kızıl

Tüm yazıları
...

Türk Dünyası Eğit-politiği 4: Etnopedagoji

İletişim: omurpasha@hotmail.com

Ömür Kızıl

Türk Dünyası Eğit-politiği yazı dizisi kapsamında, önceki yazılarda ortak mekân ve zaman algısının inşası ile Türk topluluklarının birbirlerine yönelik geliştirdikleri arketip ve stereotip konularına değinilmişti. Türk Dünyası bütünleşmesinin önce zihinlerde teşekkül etmesi gerektiği düşünüldüğünden, milli kimliği tahkim eden tarih bilinci ve bu bilincin iskelet sistemini oluşturan mekân ve zaman algısı odak noktasına konulmuştur. Mekâna (coğrafyaya) ve geçmiş zamana aynı mercekle bakamayan topluluklardan, bilişsel manada “ortaklık” namına herhangi bir şeyin varlık bulamayacağına olan kanaat bu hususta etkili olmuştur. Ortak tarih bilincinin önündeki bir diğer engel ise, arketipler ve stereotipler tarafından beslenen “tartışmalı tarihi konular” olarak görülmektedir. Bu bağlamda bir önceki yazıda da bu hususa değinilmiş ve yapılması gerekenler sunulmuştu.

Her ne kadar eğit-politiğin iskeletini yukarıda sunulan sistemler oluştursa da; bu iskelete et ve deri giydirecek olan bir organizasyona ihtiyaç vardır. Bu organizasyon, çalışmayı etnopedagojinin ilham verdiği metotlarla yürütmelidir.

Türk Dünyası Bütünleşmesi için Disiplinler Arası Bilim Kurulları ve Etnopedagoji

Etnopedagoji, “etnos” ve “pedagoji” kelimelerinin birleştirilmesi ile oluşmuş bir kelimedir. Etnos, eski Yunanca’da “halk, millet” anlamına gelirken, “pedagoji” ise eğitim ile ilgili hususları araştıran bir bilim dalıdır. Etnopedagoji, bir çalışma alanı olarak Sovyetler Birliği’nde ortaya çıkmıştır. Bu alandaki çalışmaları ile bilinen G.N. Volkov, etnopedagojiyi, “geniş halk kitlelerince yeni yetişmekte olan nesilleri eğitme ve yetiştirme hususunda elde edilen tecrübe, bakış açısı ve genel olarak yaşadığımız hayat içerisindeki sosyal denge, aile ve milletin pedagojisini araştıran ilim dalı”(1) olarak tanımlamıştır. Diğer bir deyişle etnopedagoji, insan topluluklarının günümüze kadar getirdikleri pedagojik tecrübelerini genel olarak araştıran bir bilim dalı olarak nitelendirilebilir. 

Etnopedagojiyi bir bilim dalı olarak ele aldığımızda, genel itibariyle iki problem üzerinde odaklandığı görülmektedir:

  • “Herhangi bir milletin, gerek yazılı, gerekse ruhanî medeniyetinde, tarihî miraslarında yer alan pedagojik değerleri ve terbiye tecrübelerini araştırarak sistemli bir hale getirmek.
  • Şu ya da bu halkın, talim ve terbiye hususunda izlemesi gereken yolu, aynı halkın medenî bakımdan edindiği kazanımların ve kendisine has millî özelliklerinin temelinde kurmak.”(2)

Türk Dünyası Eğit-politiği bağlamında, mevcudu tetkik ederek atiyi inşa etmek üzere etnopedagojinin temel ilkelerinden ve ilgi alanlarından etkin bir şekilde faydalanılması gerekmektedir. Bu iş için öncelikle Türk Dünyası genelinde güçlü örgütlü yapıya sahip organizasyonlar gerekmektedir. Uluslararası Türk Akademisi’nin Türk Dünyası örgütlenmesi sağlandığı takdirde, bu kurumun, bu işlevi üstlenebilecek organizasyonlardan birisi olduğunu söyleyebiliriz. Önceki yazılarda da belirtildiği üzere, Türk Dünyası Eğit-politiği bağlamında geliştirilecek olan eğitim politikaları, Türk Dünyası’nın her havzasına kendi reçetesini sunacak bir yapıda olmalıdır. Aksi yönde, esnek olmayan bu tip bir faaliyet gerçekçi olmayacaktır. Her Türk kültür havzasının kendi dinamiklerine uygun eğitim ve kültür politikalarının inşa edilebilmesi için mevcut havzaların (tanımlandıktan sonra),  disiplinler arası bilim kurullarınca tetkik edilmesi ve etnopedagojinin teknikleriyle kendilerine uygun olabilecek eğitim politikalarının inşa edilmesi gerekmektedir. Bu bilim kurullarının, içtimai hayatın her alanına temas edebilecek bir donanıma haiz olabilmesi için; disiplinler arası çalışabilecek, farklı disiplinlerden uzmanları (sosyologlar, antropologlar, sosyal psikologlar, pedagoglar, tarihçiler, coğrafyacılar, ilahiyatçılar, eğitim politikacıları, eğitim yöneticileri, siyaset bilimciler, iletişim uzmanları vd.) bir araya getirmesi gerekmektedir. Bu uzmanların disiplinler arası çalışma becerileri, kurulların başarısı için elzemdir. Türkiye’de disiplinler arası (interdisipliner) çalışmalar, multidisipliner çalışmalarla karıştırılmaktadır. İkisi birbirinden oldukça farklıdır, burada kastedilen yukarıda da belirtildiği üzere disiplinler arası çalışma yöntemidir.

Bahsi geçen uzmanlardan oluşan bu “disiplinler arası bilim kurulları”, her Türk kültür havzası için, o havzanın kendi iç dinamikleri göz önünde bulundurularak hazırlanmalıdır. Bu kurulların sorumlu oldukları Türk kültür havzasındaki görevlerini, etnopedagojinin çalışma formunu göz önünde bulundurarak şu şekilde sıralayabiliriz:

- Mikro milli kimliği(3) meydana getiren temel unsurların analizi, bu unsurları kuvvetlendiren tarihsel süreçlerin, eğitim ve kültür faaliyetlerinin tespiti,

- Mikro milli kimliğin teşekkülünden önceki devirlere ait pedagojik tecrübelerin incelenmesi,

- Mikro milli kimliğin teşekkül sürecindeki ve sonraki devirlere ait pedagojik tecrübelerin incelenmesi,

- Herhangi bir dış güç tarafından gerçekleştirilen empoze kültür değişmesi (asimilasyon ve endoktrinasyon) politikalarının, faaliyetlerinin ve bunlardan doğan etkilerin, mevcut topluluk içerisinde boylamsal (diyakronik); Türk Dünyası içerisinde ise senkronik yaklaşımla değerlendirilmesi,

- İçtimai kültür karışması yoluyla gerçekleşen kültürel evrimin, mevcut topluluk ve milli kimlik üzerindeki etkilerinin mevcut topluluk içerisinde boylamsal (diyakronik); Türk Dünyası genelinde ise senkronik yaklaşımla değerlendirilmesi,

- Makro milli kimliğin (Türk Dünyası’nda genel Türklük bilinci) gelişimi üzerinde olumsuz tesiri olan unsurların tespit edilmesi vb.

Yukarıda sunulan dördüncü madde, tarihi sürecin herhangi bir merhalesinde bağımsızlığını yitiren Türk kültür havzaları için önem arz etmektedir. Bu bağlamda uzun süre Rus Çarlığı ve Sovyet idaresinde kalan Azerbaycan ve Batı Türkistan; halen Çin egemenliğindeki Doğu Türkistan; Fars hâkimiyetindeki Güney Azerbaycan; Arap kontrolü altındaki Türkmeneli; Yunan idaresindeki Batı Trakya ve diğer kayıp vatanlar için gerçekleştirilecek çalışmalar kastedilmektedir. Beşinci madde ise, medeniyetin doğal bir süreci olarak kültürel etkileşimi konu edindiğinden tüm Türk kültür havzalarını kapsayan bir faaliyet olarak nitelendirilebilir.

Disiplinler arası bilim kurullarının, sorumluluk sahalarındaki Türk kültür havzaları için gerekli çalışmaları yaptıktan sonra, toplanan bilgileri ve hazırlanan raporları, çatı organizasyona sunacakları bir yapı geliştirilmelidir. Kurum bu şekilde, her Türk kültür havzasına özgün politikaları üretebilecek bir donanım ve veri bankası elde etmiş olacaktır. Bundan sonra, incelenen her Türk kültür havzasının ortaya koymuş olduğu pedagojik yapının, diğer Türk kültür havzalarında teşekkül etmiş olan pedagojik yapılar ile karşılaştırmalı olarak incelenmesi gerekecektir. Böylelikle, Türk Dünyası bütünleşmesi yolunda, her havzada atılması gereken adımlar, o bölgenin kendi iç dinamiklerine göre şekillendirilme imkânına kavuşacaktır.

Tabii ki böyle bir yapının, sonuç verecek şekilde işlemesi için nitelikli insan kaynağına ihtiyaç bulunmaktadır. Nitelikli insan kaynağını yaratmak ise Türk Dünyası Eğit-politiğinin bir diğer öncelikli hedefi olmalıdır. Bir sonraki yazıda bu husus üzerinde duracağız.

(1) Alimbekov, A. (2007). Etnopedagoji ve Kırgız Etnopedagojisinin Temel Kavramları. Türk Yurdu, Sayı: 242.

(2) Aynı eser.

(3) Türk Dünyası’nın bütününü kapsayan “genel Türklük” (umum Türklük) bilincini makro kimlik olarak değerlendirdiğimizde; mikro milli kimlik ile kastedilen Türk, Kırgız, Kazak, Özbek, Türkmen, Azeri vb. kimliklerdir.