Alihan Limoncuoğlu

Tüm yazıları
...

Türk Milliyetçiliği ve İktisat-II

Henüz yazar hakkında detaylı bilgi verilmemiştir.

Alihan Limoncuoğlu

Türk Milliyetçiliği nasıl bir iktisat politikası yürütmelidir sorusu oldukça önemli bir soru olduğu gibi aynı zamanda da Türk Milliyetçiliği modern bir ideoloji haline geldiğinden beri sorulagelmiş ve üzerinde tartışılmış bir konu olmuştur. Ziya Gökalp bu fikri modern manada bir ideoloji haline getiren kişidir ve doğal olarak da bu tartışmaya en önemli katkıyı yapanların başında gelmektedir. Gökalp’in görüşleri Türk Milliyetçiliğini olduğu kadar, erken dönem Cumhuriyeti de etkilemiş, hem iktisat hem de birçok diğer alanda Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyetin kurucu kadrosu Gökalp’in fikirlerinden ziyadesiyle istifade ederek yeni rejimi tesis etmişlerdir.

Gökalp iktisadî manada, uluslararası literatüre göre, solidarist (dayanışmacı) korporatizm denen iktisadî politika yolunun izlenmesine salık vermiştir. 1920-1950 yılları arasında da bu politikalar uygulanmaya çalışılmıştır. Bu iktisadî politikalar görece başarılı olmuş ve genç Türkiye Cumhuriyeti medenî memleketler arasında yerini almıştı. Daha sonraki yıllarda görece bir serbestleşme ve yeni oluşmakta olan burjuva sınıfının etkisiyle de bir liberalleşme görülmektedir. Aslında büyük kopuş 1980 yılında gerçekleşmiştir. 24 Ocak kararları ile Türkiye’nin iktisadî olarak içinde bulunduğu istikrarsızlığı gidermek amacıyla, üretimin azalması ve karaborsacılığın oluşması gibi nedenlerin ortadan kaldırılması için kamu harcamalarının sınırlandırılması, ücretlerin düşürülmesi, serbest döviz kuru gibi ekonomik önlemlerin alınması kararlaştırılmıştır. Türkiye’de alınan yeni kararlarla büyük yapısal reformlar yapılmış ve bu reformlar özellikle 12 Eylül Darbesinden sonra hızla uygulamaya konmuş, bir de üstüne bu reformların mucidi Özal’ın 1983 seçimlerinde büyük halk desteğiyle iktidara gelmesiyle beraber Türkiye’de hızlı bir şekilde liberalleşme başlamıştı.

Genelde bu konu hakkında yorum yapanların aksine ben Türk ekonomisinin hızlı bir şekilde liberalleşmesini toptancı bir şekilde olumlamayı veya gene toptancı bir şekilde külliyen yermeyi doğru bir yaklaşım olarak görmüyorum. Ekonominin gerçekten bazı yanlardan bir dışa açılmaya ihtiyaç duyduğu ithal ikâmeci politikaların uzun vadede devam etmeyeceği o vakitlerde de bariz bir şekilde belli olmuştu. Bununla beraber dönemde yaşanan hızlı liberalleşme birçok diğer ülkede de görüldüğü gibi kendi zenginlerini yaratmış ve de bununla birlikte toplumsal uçurumu arttırıp kültürü ciddî manada tehdit eden bir boyuta gelmişti. 1980’li yılların ortası ile beraber Türk Milliyetçiliğinin ana gövdesini oluşturmuş korporatist görüş de yumuşamış (ki bunu aslında 1970’li yıllara kadar götürebiliriz), yerini sosyal piyasa ekonomisi diye adlandırılabilecek bir iktisadi görüşe bırakmıştı.

Türk Milliyetçiliği ve Türk Milliyetçilerinin karşılaştığı devasa imaj probleminin daha az bahsedilen öğelerinden bir tanesi de şüphesiz “bunlar ekonomiden anlamaz” algısının topluma dayatılmasıdır. Zaten sosyalistler tipik olarak milliyetçileri sermaye bekçiliği yapmakla suçlarken, liberaller de aşırı devletçi olmakla eleştirir. Yani aslında sosyalistler liberal olmakla, liberaller de sosyalist olmakla Türk Milliyetçilerini suçlarlar. Ben bunun bilgi eksikliği, idrak yoksunluğu ve art niyetin bir araya gelmesinin neticesinde zuhur ettiği kanaatindeyim. Ankara Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın veya Amasya Belediye Başkanı Mehmet Sarı’nın yaptığı başarılı icraatların ardından “Başkan liberal politikalar uyguladı” veya “Başkan sosyalizm getirecek” gibi cümleler eminim ki milliyetçi iktisadî literatüre hâkim kişiler tarafından acı bir gülümseme ile karşılanmaktadır. Bu iki başkan ve birçok milliyetçi kökenden gelen diğer belediye başkanı aslında tipik milliyetçi ekonomi politikalarını icra etmektedirler.

Toplumculuğu temel taşlarına oturtmuş olan milliyetçi iktisadî görüşün daha teorik tartışmalarını ileriki yazılarımda devam ettireceğim. Elbette şimdilik, kendi kanaatimce ne olmadığını ve neye karşı olduğunu anlatmış olayım. İleriki yazılarda tekrar bu konuya yer yer döneceğim.