Söyleşiler

Türkiye, Meselenin İnsani Yönüyle İlgilenmelidir Putin Hayranı Olduğu Sovyetler Birliği’nin Taktiğini Uyguluyor TÜRKMENLER, MUKAVEMET VE DİRENİŞ RUHUNU GÖSTERMELİDİR TÜRK MİLLETİ UYAN! DOĞU TÜRKİSTAN’DA SOYKIRIM VAR! İran Türklüğünün Esas Gayesi, Millî ve Siyâsî Kimliğimizin Yeniden İhyasıdır Olayların Sosyal, Siyasî ve Ekonomik Sebepleri Var ADI DEVLET OLSUN
1 milyon 600 bin öğrenci uzaktan eğitimden mahrum kalmış.

1 milyon 600 bin öğrenci uzaktan eğitimden mahrum kalmış.

Türk Eğitim-Sen Genel Sekreteri Musa Akkaş ile geride bıraktığımız eğitim-öğretim dönemini konuştuk.

22 Ocak itibariyle bir uzaktan eğitim dönemi daha sona erdi. Geride bıraktığımız bu dönemde, bir önceki döneme nazaran ne gibi değişiklikler görüldü? Genel hatlarıyla, geride bıraktığımız eğitim-öğretim dönemini değerlendirir misiniz?

Geçen sene okullar 16 Mart tarihinde kapatıldı ve 23 Mart tarihinde uzaktan eğitime başlandı. Tamamen uzaktan eğitim yapıldı. Millî Eğitim Bakanlığı, 8 Mayıs 2020 tarihinde yönetmeliklerde değişiklik yaparak ilkokul, ortaokul ve liselerde uzaktan eğitimin sınavla değerlendirilmeyeceği hükmünü getirerek öğrencilere 2. dönem not verilmedi. 1. dönem karne notları, yıl sonu notu olarak geçti.

2020-2021 eğitim ve öğretim yılına 23 Eylül 2020 tarihinde yüz yüze eğitimle başlandı. Sonrasında eğitimin uzaktan sürdürülmesine karar verildi. Kreş ve anaokullarında kararsızlıklar yaşandı. Bir açıldı, bir kapandı. Okulların sokaklara göre daha güvenli olduğunu daha önce söylemiştik. 23 Eylül tarihinde yüz yüze eğitim başlamıştı. Tedbirler alındı ancak okul dışında kontrol sağlanamadı, vakalar arttı ve okullar yine kapandı. Keşke yüz yüze eğitime devam edilseydi ama olmadı. Kurallara uyulmadı ve sonuç olarak eğitimin uzaktan olmasına karar verildi.

MEB, öğrencilere not verme konusunda yanlış kararlar verdi. 8 Mayıs 2020 tarihinde yönetmelik değişikliğine rağmen, eğitimin uzaktan sürdürüldüğü zamanlarda sınav yapılması kararı verdi. Sonra bu kararından vazgeçti.

Sürecin başından beri en çok muzdarip olunan konu uzaktan eğitimin arttırmış olduğu eğitimde fırsat eşitsizliği oldu. Bakanlığın bu durumu önlemeye yönelik birtakım çalışmaları da sahadan aldığımız bilgilere göre yetersiz kaldı. Siz bu konuda neler söylemek istersiniz?

23 Mart 2020’te uzaktan eğitimin başladığı tarih itibari ile Millî Eğitim Bakanlığı EBA TV’yi uygulamaya başladı. Geçtiğimiz eğitim-öğretim yılında Ankara Sincan’da Vefa Destek grubunun bir araştırmasına göre 1060 ailenin evinde TV olmadığı tespit edilmişti. Bu ailelerde TV yoksa bunun iki katı kadar ailede bilgisayar ve internet de yok demektir.

MEB, EBA TV kanalını üçe çıkardı. Birçok ilimizde, gençlik merkezlerinde EBA TV’ye erişim merkezleri kuruldu. Tüm bunlara rağmen; Bakanlık tarafından uygulamaya konulan EBA TV’ye 7 milyon öğrenci erişememiş. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un açıklamalarına göre 1 milyon 600 bin öğrenci uzaktan eğitimden mahrum kalmış. Tüm bunlar ister istemez eğitimde fırsat eşitsizliğini doğurmuştur.

Öğrencilerin EBA TV’ye ve uzaktan eğitime erişim sorununa karşı 500 bin tablet dağıtımı kararının alınması olumlu bir karar ancak geç uygulanmış bir karardır. Özel sektör ve bazı belediyeler 250 bin tablet dağıtmıştır. Şu ana kadar MEB 500 bin tabletin 313.500’ünü dağıtmıştır. Gerek özel sektörün gerekse MEB’in dağıttığı tabletlere sayısına baktığımızda ihtiyacı olan öğrenci sayılarına kıyasla çok yetersiz kaldığını söyleyebiliriz.

Öğretmenler açısından da birçok sıkıntıyı beraberinde getiren uzaktan eğitim sürecinde, öğretmenlerimizin karşılaştığı sorunlar ve bu sorunlara yönelik çözümler nelerdir?

Bu salgının duayenleri tabii ki öncelikli olarak sağlıkçılardır. Onlara ne kadar teşekkür etsek azdır. Bunların dışında öğretmenlerimiz ve eğitim çalışanları da büyük fedakarlıklar gösterdiler. Onlara da ne kadar teşekkür etsek azdır.

Yüz yüze eğitim ile uzaktan eğitim arasında malumunuz çok büyük fark var. Öğretmenlerimiz gerek fakültede okurken gerekse de öğretmenlik mesleğini yürütürken uzaktan eğitim konusunda bir eğitimden geçmediler. Bunlara rağmen uzaktan eğitimi başarı ile sürdürdüler. Neler yapmadılar ki;

- EBA TV çekimlerine 400 öğretmenimiz katıldı.

- Meslek liselerinde ve halk eğitim merkezlerinde dezenfektan ve maske üretimi yaptılar.

- Canlı dersleri başarı ile sürdürdüler.

- Salgın, vefa destek, mahalle denetim ekiplerinde görev yaptılar.

- Evdeki masalarını yazı tahtası haline dönüştürerek haftanın 6 günü sabahtan akşama kadar ders verdiler.

- Köy köy, ev ev dolaşarak ders notları ve sınav notları dağıttılar.

- Velilerle ve öğrencilerle gün boyu telefon görüşmeleri yaptılar.

Türk Eğitim-Sen olarak yaptığımız ankete göre öğretmenlerimizin %39’u uzaktan eğitim için eğitim araçları almışlar. Öğretmenlere bilgisayarın veya internetin var mı diye soran olmadı. Kişisel imkanları kullanarak faydalı olmaya çalıştılar.

Tüm bunlara rağmen bazı köşe yazarları tarafından hakarete uğradılar. Yaşanan mağduriyetler konusunda sendikamız görüşlerini, düşüncelerini ve tekliflerini MEB’e iletmiştir.

Bakanlık tarafında yapılan açıklamaya göre, okulların şubat ayının ortasında açılması durumu gündeme geldi. Özellikle öğretmenlerin aşılanması sürecini de göz önünde bulundurarak bu açıklamayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

15 Şubat’ta okulların açılıp açılmaması önümüzdeki günlerdeki gelişmelere bağlıdır. Velilere ve toplumsal duyarlılığa bağlıdır. Maske, mesafe ve hijyene ne kadar dikkat edilirse, vaka sayıları düşerse okullar açılabilir.

Türk Eğitim-Sen olarak okulların açılmasından yanayız. Tabii ki bilim kurulunun vereceği karara da saygılıyız. Okulların açılması düşünülüyorsa, öğretmenlerin ve diğer eğitim çalışanlarının bir an önce aşılanması lazım. Aşılanmada öğretmenler ikinci grup yedinci sırada yer almakta. Birinci doz aşıdan sonra, ikinci doz aşıdan 28 gün sonra olacaksa okullar 15 Şubat 2021 tarihinde nasıl açılacak? Aşı zamanla yapılır diye düşünülüyorsa, bu salgına davetiye olur.

15 Şubat tarihinde okullar açılacaksa okulların tüm ihtiyaçları karşılanmalıdır. Okullarımıza dezenfektan ve maske ücretsiz verilmelidir.

54.036 okulumuz var ve buna karşılık 29.106 yardımcı hizmetli personel var. Bu demektir ki 25.930 okulda yardımcı hizmetli personel yok. İş-Kur aracılığı ile 21 ilimize 15.295 güvenlik ve temizlik personeli alınmış olsa da bu ihtiyacı karşılamamaktadır. Okullarımıza ihtiyaç sayısı kadar yardımcı personel, sağlık personeli ve güvenlik personeli ihtiyacı kadrolu olarak karşılanmalıdır.

Seyreltilmiş sınıflarda eğitime başlanacak olsa da mevcut binalar yetersiz kalacaktır. Yeni binalara ihtiyaç vardır. Salgından dolayı birçok özel okul kapandı. Kapanan okul binaları kiralanabilir.

Sonuç olarak geçmişte yapılan hatalar telafi edilerek okulların açılması gerçekleştirilebilir.

Sizin, uzaktan eğitim sürecinin iyileştirilmesi ve bu süreçten olumsuz etkilenenlerin mağduriyetlerinin giderilmesi adına gerek Bakanlığa gerekse de öğretmen ve öğrencilere tavsiyeleriniz nelerdir?

Özellikle LGS yerleştirmelerinde büyük adaletsizlikler yaşanacaktır. Öğrencilerin sınav notu yok. Derse katılım varsa proje notuna göre, isteyen velilerin başvurusu üzerine yazılı notları dikkate alınacak. Bazı sınıflar var ki yüz yüze eğitime katılmadılar. Öğretmenler öğrencilerini göremediler. Bu haldeyken öğretmen öğrenciye not verdi. Bazı illerde öğretmenin not verme konusunda iradesine ipotek konuldu. Adalet duygusu sarsıldı.

Liselere kayıtlarda, özellikle adrese dayalı kayıtlarda adres, yaş, okula devam ve diğer unsurlar temel eğitim başarı ortalaması dikkate alınarak yerleştirmeden dolayı ciddi adaletsizlikler yaşanacaktır. Çağrımız 1. dönemde ilkokul ve ortaokullarda not vermekten vazgeçmektir. Bunu Bakanlık yanlış uyguladı. Bu karar yeniden gözden geçirilmelidir. Aksi takdirde bunlar yargı konusu olacaktır.

Tüm yaşanan sorunları çözmek kolaydır. Nasıl ki genel anlamda bir bilim kurulu varsa Millî Eğitim Bakanlığı bünyelerinde de konunun tarafları sendikalar, öğretmenler, bilim adamları ve üniversitelerin ilgili bölümlerinden oluşan eğitim-bilim kurulu oluşturulabilir. Tüm sorunların burada tartışılarak ve çözümü yine bu bilim kurulunun vermesi, bu süreçte eğitimi daha işler hale getirecektir diye düşünüyorum.

Tabi ki tek dileğimiz, duamız ve arzumuz bir an önce bu salgından kurtularak eski sağlıklı günlere kavuşmamızdır.

Diğer Söyleşiler