Söyleşiler

Türkiye, Meselenin İnsani Yönüyle İlgilenmelidir Putin Hayranı Olduğu Sovyetler Birliği’nin Taktiğini Uyguluyor TÜRKMENLER, MUKAVEMET VE DİRENİŞ RUHUNU GÖSTERMELİDİR TÜRK MİLLETİ UYAN! DOĞU TÜRKİSTAN’DA SOYKIRIM VAR! İran Türklüğünün Esas Gayesi, Millî ve Siyâsî Kimliğimizin Yeniden İhyasıdır Olayların Sosyal, Siyasî ve Ekonomik Sebepleri Var ADI DEVLET OLSUN
“Bağrında yattıkları toprak, gurbet değil vatandır.”

“Bağrında yattıkları toprak, gurbet değil vatandır.”

Osmangazi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Alper Özmen ile Irak’ta yapılan hileli seçimler ve Türkmenlerin Kerkük direnişini konuştuk

Türkmeneli olarak ifade ettiğimiz bölge ve Irak’taki Türk varlığı için neler söylersiniz? Türkiye’nin bölge üzerindeki tarihi hakları nelerdir?

Kaynaklara göre 7. yüzyılın sonlarından itibaren Türkler, Irak bölgesine yerleşmiş gözükmekte. Dolayısıyla Türkmeneli bölgesinin tarih, kültür ve sosyoloji olarak Anadolu’ya benzer bir genetik gösterdiğini söylemek mümkün. Türkmenlerin yaşadıkları önemli merkezlerden biri olan Kerkük’ün idari ve sosyolojik yapısı bugüne kadar pek çok kez tahribata maruz kalmıştır. İngilizler tarafından sistematik bir şekilde başlatılan Araplaştırma politikası, Saddam Hüseyin dönemiyle birlikte artarak devam etmiştir. ABD işgali sonrası Nisan 2003’ten itibaren gerçekleştirilen etnik yapıyı değiştirmeye yönelik uygulamalarla Kürt nüfusu bölgede hâkim olmaya başlamış, dolayısıyla Türkmenler aleyhine gelişen bir etnik nüfus dönüşümü söz konusu olmuştur. Kentin Türk kimliğini ortadan kaldırmaya yönelik ciddi müdahaleler 1991 yılından sonra ve özellikle 2003 Nisan ayında artış göstermiştir. Kürt Peşmergelerin Kerkük’e girerek nüfus ve tapu kayıtlarını imha etmeleri söz konusu durumu açıkça ortaya koymaktadır. Kentin kimliğini, tarihini, hafızasını silme amaçlı yapılan bu saldırılar sonrası ABD destekli Kürt nüfus, Kerkük’e göç ettirilerek iskân politikalarını başlatmıştır. Demografik yapının değiştirilerek Türkmen nüfusun yerine Kürt nüfusun yerleştirilmesinin ABD için asıl sebebi, Kerkük’teki zengin petrol kaynaklarını ele geçirmektir.

Bilindiği gibi Irak’ta çıkarılan petrolün %40’ı sadece Kerkük’ten elde edilmektedir. Tarih boyunca emperyalizmin besin zincirinde bulunmayan yerlere ilgi göstermediği, değerli yer altı kaynağı olan ülke ve bölgeleri kendine av veya hedef belirlediği bir gerçektir. Bu çerçevede, İngiltere ve ABD bu bölgeden vazgeçmemiştir. Türkiye’nin ise bölgeyle olan ilişkileri petrol ya da diğer yer altı zenginliklerinden ziyade tarihi ve kültürel bağlarının bir gereği olarak devam etmektedir. Hali hazırda Orta Doğu coğrafyasında yaşayan azımsanmayacak sayıdaki Türk nüfusu, bölgede yaşayan diğer toplulukların uzun yıllar boyunca Osmanlı’nın himayesinde bulunması ve komşuluk hukukumuz da göz önünde bulundurulduğunda Türkiye’nin yanı başında olup biten hadiselere sessiz kalması düşünülemez. Tabi ki bu hadiselere müdahilliği uluslararası hukuktan elde edilen haklar çerçevesinde dizayn edilmekte ve Irak’ın iç işlerine müdahale etmekten imtina edilmektedir.

Önce sözde referandumla hakları ve toprakları gasp edilmeye çalışılan Türkmenlerin, bugün de demokratik yollardan ortaya koydukları iradenin yok sayılmak istenmesi, Türkmenleri tamamen Irak siyasetinin dışında bırakmak üzere yapılan bir hamle midir?

Bilindiği gibi ABD işgalinden sonra 2005 yılında yeni Irak Anayasası oluşturularak bu anayasanın 140. Maddesine Kerkük’ün statüsüne ilişkin önemli hükümler eklenmiştir. Bunlar, Saddam Hüseyin döneminde Kerkük’ten sürülen göçmenlerin tekrar geri döndürülmesi, bölgeye dışarıdan getirilenlerin geldikleri yere gönderilmesi, Kerkük’te nüfus sayımı yapılması ve kentin idari yapısının belirlenmesi için referandum yapılmasıyla ilgilidir.  2007 Aralık’ta yapılması planlanan referanduma yönelik demografik yapı bozumu gerçekleştiren dönemin iki stratejik ortak partisi KDP ve KYB, nüfus sayımının sonucunu Kürtler lehine değiştirecek bir hamle yapmış oldular. Türkmenlerin azınlığa düşmesi karşısında Türkiye, referandumun ertelenmesi doğrultusunda bir diplomasi ortaya koymuş ve bu doğrultuda günümüze kadar söz konusu hükmün uygulanması mümkün olmamıştır. Öte yandan referandumla petrol merkezi olarak ifade edilen ve Akdeniz’e boru hatları geçen Kerkük’ü Kürt egemenliğine bırakmak suretiyle orada bir devlet oluşturulmasını sağlamak amaçlanmıştır. Çakalların en önemli özelliği, kendilerinden daha güçlü varlıklarla karşılaştıklarında kaybetmemek için birlikte hareket etmeyi seçmektir. Baykuşlar ise kafalarını yaklaşık 360 derece döndürebilir ve görme yetisi yüksek canlıdır. Kerkük’te de çakallar ve baykuşlar birlikte hareket ederek birisi coğrafi alana, diğeri de petrole konma hedefi gütmüştür. Türkmenler, kendi mallarını ABD’ye sömürmeleri için teslim etmeyeceğinden dolayı bu zenginliği, yani başkasının malını tahrip etmek, çapullamak ve yağma etmek işini ABD, bir başkasına devretmiş ve aday olarak kendileriyle sıkı ilişki içerisinde olan Irak Kürtleri seçilmiştir. Dolayısıyla Türkmenleri Irak siyasetinin dışında bırakmaktan öte Türk kimliğini bölgeden tamamen silme ve orada bir Kürt devleti kurma amacının var olduğu söylenebilir.

Irak’ta gerçekleştirilen seçimlerde Kerkük başta olmak üzere Türkmen nüfusun çoğunlukta olduğu yerleşim birimlerinde yaşanılan sandık hileleri neyi hedeflemektedir?

Irak’taki seçimlerde özellikle Kerkük’te Türkmen nüfusun yoğun olduğu bölgelerde ve Arapların çoğunlukta olduğu yerlerde Kürt adayların seçimi kazanmış olması, bir düzenbazlığın olduğunu gözler önüne sermektedir. Türkmen ve Araplar, seçimlere hile karıştırıldığı iddiasıyla birlikte tepki göstermiştir. Meclis’te Kürt milletvekili sayısı arttırılarak Irak’taki etkinlik düzeylerinin üst düzeye taşınması istenmekte. Bir taraftan Türkiye ve Irak’a yönelik PKK terör örgütünden gelecek güvenlik tehdidi, diğer taraftan sistematik olarak Türkmen varlığını ortadan kaldırma esas hedeftir. Merkezi Irak Hükümeti de ekonomik endişelerinden dolayı bölge üzerinde kontrolü kaybetmek istemiyor.

Irak’ta bütün Türkmen gruplarının, bu seçimlere Irak Türkmen Cephesi çatısı altında girmeleri sandık hilelerinin yapılmasında ne derece etkili olmuştur? Türkmenlerin tek vücut halinde hareket etmeleri Irak siyasetinde dengeleri değiştirmiş midir?

ITC Başkanı Erşat Salihi, listeyi yaparken Kerkük’teki Türkmenler arasında herhangi bir mezhep ve görüş ayrımı yapılmaksızın partilerin adaylarının belirlendiğini ifade etmiştir. Ayrıca Irak’taki farklı etnik dağılımın ittifakı zorunlu kıldığını ve bu bağlamda Türkmenlerin kendi aralarında bölünmeye gitmeden kendi bayrakları altında bütünleşmelerinin gerekliliğini vurgulamıştır. Türkmenlerin bir olması; Türk varlığının, kimliğinin, kayıtlarının, tarihinin bölgeden kazınmak istendiği tehlikesinin artık gün yüzüne çıktığı gerçeğini kabullendiklerinin göstergesidir. Bu bağlamda oyların elle tek tek sayılması ile istenilen sayıda vekil çıkarılması durumunda oluşacak hükümetle pazarlık gücü artacağından Irak siyasetinde Türkmen ağırlığı kendini hissettirecektir.

Bilhassa Irak Türkmen Cephesi Lideri Erşat Salihi’nin Türkiye ve Türk dünyasına yönelik serzenişleri hakkında neler söylemek istersiniz?

Erşat Salihi’nin sitemlerinin yerinde olduğunu düşünüyorum. 2017 Mart ayında Kerkük Valisi tarafından alınan kararla kamu binalarına Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin bayrağı asılmış, kentteki resmi yazışmaların ise Arapça ve Kürtçe olacağı ileri sürülmüştü. O dönemde de Sayın Erşat Salihi Bey, Türk şehri olan Kerkük’e bu bayrağın dikilmesinin ateşle oynamak anlamına geldiğini ve kardeş kavgasına sebebiyet vereceğini ifade ederek önemli bir duruş sergilemişti. Ancak bu duruşun yalnız olmayacağını çağrıştıracak şekilde “Kerkük’te ateş yanacak ama kimseyi yanımda görmüyorum” diyerek Türkiye ve Türk dünyasına ilişkin yakınmasını dile getirmişti. Türkiye diğer Arap ülkelerine verdiği destek kadar Kerkük Türkmenlerine de yeterli ilgiyi göstermelidir. Evet Filistin, Mısır, Katar önemlidir. Kudüs, İslam dünyası için çok önemli bir değerdir ve gereken tepki mutlaka gösterilmelidir. Ancak kendi sınırımızda bulunan kandaşlarımızın yaşadığı bölgelerde dil, din, kültür, coğrafya ve hayat haklarının korunması hususunda tarihi ve milli sorumluluk da hala omuzlarımızdadır.

Kerkük kalesinde Osmanlı askerlerinin mezarlığında önemli bir ibare bulunmaktadır. “Bağrında yattıkları toprak, gurbet değil vatandır.” Bu bağlamda Kerkük vatandır, yalnız bırakılamaz anlayışı çerçevesinde güvenlik ve haklar konusunda Türk devletinin daima Türkmenlerle irtibat halinde olması ve onların elini rahatlatacak hamleleri mütemadiyen yerine getirmesi hayati önem arz etmektedir.

Diğer Söyleşiler