Söyleşiler

Türkiye, Meselenin İnsani Yönüyle İlgilenmelidir Putin Hayranı Olduğu Sovyetler Birliği’nin Taktiğini Uyguluyor TÜRKMENLER, MUKAVEMET VE DİRENİŞ RUHUNU GÖSTERMELİDİR TÜRK MİLLETİ UYAN! DOĞU TÜRKİSTAN’DA SOYKIRIM VAR! İran Türklüğünün Esas Gayesi, Millî ve Siyâsî Kimliğimizin Yeniden İhyasıdır Olayların Sosyal, Siyasî ve Ekonomik Sebepleri Var ADI DEVLET OLSUN
BATI TRAKYA TÜRKLERİNİN HAKLARI GASP EDİLİYOR!

BATI TRAKYA TÜRKLERİNİN HAKLARI GASP EDİLİYOR!

Dostluk, Eşitlik ve Barış Partisi Genel Başkanı Çiğdem Asafoğlu ile Batı Trakya Türklerinin seçtiği İskeçe Müftüsü Ahmet Mete’ye Yunanistan tarafından verilen hapis cezasını konuştuk.

Yunanistan’da 2016 yılında yaptığı bir konuşmadan dolayı yargılanan İskeçe seçilmiş müftüsü Ahmet Mete 15 ay hapis cezasına mahkûm edildi. Öncelikle, Müftü Mete’nin hapis cezası almasına neden gösterilen ifadeler nelerdi?

Öncelikle Sn. Ahmet Mete İskeçe ilinde, Lozan Barış Antlaşmasına uygun bir şekilde, Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı halkının kendi iradesi tarafından seçilmiş ve müftü olmasına uygun görülmüş bir din adamıdır. Ancak Yunanistan bu hakkı bir nevi gasp edip yerine devletin atamış olduğu din adamlarını resmi olarak tanımakta ve Azınlığın seçtiği müftülere karşı baskılar uygulamaktadır. Bu baskılar sonucu basının da büyük karalama politikaları ile seçilen müftülere karşı bir itibarsızlaştırma söz konusudur. İskeçe Seçilmiş Müftümüz Sn. Ahmet Mete’nin son yaşanan yargılama konusu olmuş sözleri DEB Partisi eski Genel Başkanı Mustafa Ali Çavuş’u, Rauf Denktaş’a benzetmesinden dolayı olarak ifade edilmiştir. Lozan Antlaşması’ndan doğan hakka riayet etmeyen, uygulamayan devlet, bunu uygulamaya çalışan ve hakkını arayanların da ifade haklarını elinden almak istemektedir. Bu tür davranışlar aslında bir ürkütme girişimidir ve sonucunda Azınlığı sindirme, etkisizleştirme niyeti barındırmaktadır. Ancak bu tür politikalar sonucunda Azınlıkla-devlet arasındaki iletişim daha da zayıflamakta ve ülkesine bağlı, tek amaçları Antlaşma ile doğan haklarını alıp ülkeye hizmet etmek isteyen Azınlık bireylerini olumsuz etkilemektedir.

Batı Trakya Türklüğünün uzun yıllardır karşı karşıya olduğu baskı ve zulümlerin bir yenisi olan sözde hapis cezasıyla Yunanistan neyi amaçlamaktadır?

Daha önce de bahsettiğim gibi bu tamamen bir sindirme, ürkütme ve güç göstergesi amacı olan bir politikayı gözler önüne sermekte. Bu yeni bir girişim değildir ve olmayacaktır da. Seçilmiş Müftülerimiz ve Azınlık temsilcilerimiz birçok kez mahkeme salonlarında bulunmuş ve kendilerine Yunanistan adına bir tehdit edasında davranış sergilenmiştir. Bu sözde tehdit unsurunu kullanarak ve bunu ‘çoğunluk’ toplumuna da böyle lanse ederek seçilmiş bu kişileri ekarte edip, aynı şekilde hakkını arayan tüm Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığını ekarte edebileceği düşüncesi var olmaktadır.

Batı Trakya Türklerinin durumları hakkında medyaya yansıdığı kadar bilgi sahibi olabildiğimiz bu günlerde, Batı Trakya Türklerinin durumu hakkında neler söylemek istersiniz?

Bizler, Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı olarak yaklaşık 100 yıldır bu topraklarda var olduk ve ülkemize de hiçbir zaman ihanet etmedik. Bunun aksini iddia edebilecek bir bilgi veya belge bulmanız olanaksızdır. Gönül rahatlığı ile burada yaşayan Türk Azınlığın dünyadaki en uysal, sadakatli ve çalışkan azınlıklardan biri olduğunu gururla söyleyebilirim. Buna rağmen, ilk olarak kimlik ifade özgürlüğünden doğan sıkıntılar, bunun kısıtlanmak istenmesi Azınlığın eğitim, ekonomi, müftülükler, dernekleşme alanlarında da büyük sıkıntıların oluşmasına yol açmıştır. 100 yıla aşkın sürede geldiğimiz nokta demokrasi açısından maalesef iç açıcı değildir. Müftülüklerin tanınmaması, Azınlık okullarının kapatılması, AİHM kararlarının uygulanmaması, ekonomi alanında geri kalmışlık bu alanlarda başlıca konulardan olup birçok alt konuları içeren problemleri de barındırmaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Batı Trakya Türklüğü noktasındaki tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz ve sizce Türkiye’nin Batı Trakya Türklerinin verdiği mücadelelere katkısı nasıl olmalıdır?

Türkiye Cumhuriyeti’nin Anavatanımız olduğu gerçeğini her zaman vurguluyoruz ve bu aşırıcıların, faşistlerin hoşuna gitmeyen bir davranış olarak karşımıza çıkıyor yaşadığımız ülke Yunanistan’da. Anavatan Türkiye Cumhuriyeti doğal olarak biz Türk soydaşlarını gözetme çerçevesinde bizlere olan alakasını yitirmeyecektir ve bu da ırkımız Türklüğün yaşadığımız coğrafyada güçlü kalmasına yol açmaktadır. Lakin kimliğimizin ülkemiz Yunanistan tarafından kabulü, aksine ülkenin demokrasisine büyük güç katıp Azınlığımızın barışçıl gerçek niyetinin gün yüzüne çıkmasının da önünü açmış olacaktır. Anavatanımızın desteğini ve şefkatini her daim hissettik.

Diğer Söyleşiler