Söyleşiler

Türkiye, Meselenin İnsani Yönüyle İlgilenmelidir Putin Hayranı Olduğu Sovyetler Birliği’nin Taktiğini Uyguluyor TÜRKMENLER, MUKAVEMET VE DİRENİŞ RUHUNU GÖSTERMELİDİR TÜRK MİLLETİ UYAN! DOĞU TÜRKİSTAN’DA SOYKIRIM VAR! İran Türklüğünün Esas Gayesi, Millî ve Siyâsî Kimliğimizin Yeniden İhyasıdır Olayların Sosyal, Siyasî ve Ekonomik Sebepleri Var ADI DEVLET OLSUN
Çocuklarla güvenlik hakkında konuşurken onları korkutmayın

Çocuklarla güvenlik hakkında konuşurken onları korkutmayın

Davranış Bilimleri Uzmanı Semra Aydın Avşar ile çocuklarını korumak isteyen ailelerin yapması gerekenleri konuştuk.

8 yaşındaki Eylül Yağlıkara ve 4 yaşındaki Leyla Aydemir’in Türkiye’yi yasa boğan acı haberlerinin üzerinden çok geçmemişken, bu kez de 6 yaşındaki Ufuk Tatar ve 15 yaşındaki Yusuf Yılmaz’ın kayıp haberiyle bir kez daha sarsıldık. Milletimizi derinden sarsan Eylül ve Leyla’nın acımasızca bir cinayete kurban gitmesi üzerine ebeveynlerin bu tip kaybolma vakalarına yönelik kaygıları artmış durumda. Bu sebeple size sormak istiyorum, çocuklarımızı nasıl korumalıyız? Ebeveynlerin bu konuda çocuklarına verecekleri eğitim ve yapması gerekenler nelerdir?

Öncelikle, bir anne olarak kederli ailelere ve özellikle bu yavrucakların annelerine başsağlığı ve sabır diliyorum. Gerçekten zor bir süreç. ‘Çocukların nasıl korunması gerektiği’ sorusu, itiraf etmem gerekirse anne olduğumdan beridir kendime sorduğum bir sorudur. Net bir cevabı olduğunu da düşünmüyorum. Kişisel fikrim, çocukları kendilerini ifade edebilecekleri yaşa kadar güvenli ortamdan ayırmamak. Geniş bir perspektiften baktığımızda ise, tüm annelerimize tavsiyem şunlardır: Öncelikle kayıp olaylarının sizi korkutmasına ve kaygılandırmasına izin vermeyin. Çünkü yaşayacağınız her türlü kaygı ve korku çocuğunuza geçecek ve çocuğu huzursuz edecektir. Çocuklarınızla sürekli iletişimde kalarak, onları kaygılandırmadan ve korkutmadan bilinçlendirmeniz gerekir. Çünkü çocuklarla güvenlik hakkında konuşurken onları korkutmamak, onları sadece konuyla ilgili bilinçlendirmek önemlidir. Çocukların kendine güvenlerini sağlayarak, onlarla olumlu bir şekilde iletişim kurmak gerekir.

Çocuğun yaşına ve anlama seviyesine uygun bir anlatım biçimi kullanılması önemli. Örneğin 3-4 yaşındaki bir çocuğun sizin karşınızda oturup, yaptığınız uzun açıklamaları dinlemesi mümkün olmayacaktır. Bunun yerine, basit oyunlarla, taklitlerle ya da dikkat çekici birtakım oyuncaklarla istediklerinizi anlatabilirsiniz.

Çocuklara ad ve soyadlarını, adreslerini ve telefon numaralarını öğretmek, size cep telefonunuzdan ya da iş yerinizden nasıl ulaşabileceklerini göstermek, 155 polis imdat gibi telefonlar hakkında bilgilendirmek yararlı olacaktır.

Sokakta nasıl davranmaları gerektiği küçük yaşta bile uygun bir dille anlatılabilir. Şahsen ben kızımla ‘farz edelim’ oyunu oynardım… “Farz edelim okul çıkışında beni bulamadın ne yapardın? Kimden yardım isterdin? Farz edelim tanımadığın birisi seni arabasına çağırıyor, ne yaparsın? Farz edelim AVM’ de dolaşırken birbirimizi kaybettik? Ne yaparsın?” gibi sorular sorar, farklı durumlarda neler yapabileceğini ona anlatmaya çalışırdım.

Sayın Aydın, konunun önemine binaen daha ayrıntılı sormak istiyorum. Okul öncesi yaş grubunda olan çocuklarımıza yönelik neler yapılmalı?

Okul öncesi yaş grubunda yer alan yavrularımıza kazandırılması gerekenleri kısaca şöyle maddeleyebiliriz:

* Anne veya babası yanında olmadan (dikkat, başka tanıdık bir yetişkin olsa bile) ıssız yerlerde olmaması gerektiğini,

* Sizin veya babasının haberi olmadan, onayı olmadan tanıdık biri bile olsa kimseyle, tek başına bir yere gitmemesi gerektiğini,

* Bulunduğu ortamda, herhangi biri onu rahatsız ederse, elinden tutup çekerse hiç tereddüt etmeden bağırması gerektiğini,

* Tanıdık bile olsa, birisi bir yiyecek veya içecek verdiğinde size veya babasına haber vermeden almaması gerektiğini,

Çocuklarımız muhakkak bilmelidir. Ayrıca, burada çocuğa kaygı yüklememek, onu korkutmamak ve tedirgin etmemek çok önemlidir. Bunun dışında herhangi bir yere gittiğinizde, parkta, AVM’de veya her neredeyseniz, göz temasını kaçırmamaya özen gösterin. Eğer birine emanet etmek zorundaysanız, çocuğu emanet ettiğiniz kişi ile sürekli iletişimde kalın.

Peki, okul çağındaki çocuklarımız için vereceğiniz tavsiyeler nelerdir?

- Okula başladıktan sonra ise mahrem alanlar, sınırlar, hayır deme gibi konuları konuşmaya başlayın. Yine çocuğu tedirgin etmemeye, korkutmamaya özen gösterin.

- Tehlikeli alanlardan bahsedin. Issız sokaklara, inşaat alanlarına veya sizin haberinizin olmadığı herhangi bir eve veya apartmana girmemesi gerektiğini öğretin.

- Sizin haberiniz olmadan, tanıdık bir komşu veya akraba olsa bile kimseyle bir yere gitmemesi gerektiğini anlatın.

- Çocuğunuza internet veya sosyal medyada, tanımadığı kimselere ev adresinizi, okulunun ismini veya telefon numarasını vermemesi gerektiğini öğretin. Sosyal medyadaki çoğu hesabın sahte isim ve cinsiyette olduğunu anlatın.

- Mecbur kalıp evde yalnız bırakacaksanız, kimseye hiçbir şekilde kapı açmamalarını öğretin. İhtiyaç halinde bağırmanın, yardım çağırmanın önemli olduğunu, utanmaması gerektiğini söyleyin.

- Çocuğunuzun gün içinde yaptıklarından haberdar olun. Nereye gitti, hangi arkadaşları ile görüştü, günü nasıl geçti, yeni biriyle tanıştı mı vs. gibi soruları sormaktan çekinmeyin.

- Sık görüştükleri arkadaşlarının ve ailelerinin adlarını, adreslerini, telefon numaralarını bilin ve acil durumda ulaşabileceğiniz bir yerde tutun.

Unutmayalım; çocuklar bir anda kaybolur ve ilk 8 saat içinde bulunamazsa, sonrasında çok zor bulunur veya bulunamaz. Saydığımız basit önlemler ile bu riski mümkün olduğunca aza indirgemiş olursunuz.

Önemli gördüğüm bir hususu daha ifade etmek istiyorum. Diyelim ki çok dikkat ettiniz ama çocuğunuz kayıp. İlk 8 saatin çok önemli olduğunu unutmayın. Kaybolan çocuk için 24 saat beklenmesi algısı yanlış bir bilgidir. Emniyet Genel Müdürlüğü, kaybolan çocuklar için 24 saat beklemek gerektiği bilgisinin yanlış olduğunu, çocuğun kaybolduğuna dair en küçük bir şüphede önce 155 ihbar hattına, sonra da en yakın karakola başvurulması gerektiğini defalarca değişik kanallardan duyurdu.

Kayıp çocuk vakalarının çoğunda, çocuğa dair güncel resim olmayışı bir sorun. Herkesin elinde akıllı telefonlar var. Düzenli olarak 2 ayda bir çocuğunuzun resmini çekmenizi tavsiye ederim. Çünkü tüm önlemlerinize rağmen çocuğunuz kaybolduğunda, sakin olmalı, çocuğunuzun en son çekilmiş fotoğrafını ve o gün üzerinde giydiği kıyafet bilgilerini güvenlik görevlilerine vermeniz gerekir. Yine o güncel fotoğrafın çok hızlı bir şekilde sosyal medya kanalları üzerinden dağıtılması, renkli çıktısının alınıp en son kaybolduğu yerde dağıtılmasını önemli olduğunu düşünüyorum.

Sadece kendi çocuğumuz için değil, sokaktaki tüm çocuklar için hassasiyet göstermemiz gerektiğini düşünüyorum. Biri, bir çocuğu kolundan zorla çekip götürüyorsa, ben şahsen “ne oluyor?” diye sormaktan çekinmiyorum. Zaten kendi annesi veya babası ise çocuk yabancı bir müdahalede hemen kendisini çekiştirse de o yakınına yaklaşıyor. Bilinçli ve koordineli bir şekilde kayıp aramayı toplumsal olarak öğrenmeliyiz bence. Yıllar önce kaybolmuş bir çocuğun resmini, yeniymiş gibi sosyal medyadan paylaşmak, kimseye fayda sağlamayacaktır. Sosyal medya üzerinden bir kayıp bilgisi geldiğinde, onu kendi tanıdıklarınızla paylaşmadan önce, teyit etmeniz hem bilgi kirliliğini önleyecek hem de insanların bu tarz paylaşımlara duyarsız kalmasına engel olacaktır.

Diğer Söyleşiler