Söyleşiler

Türkiye, Meselenin İnsani Yönüyle İlgilenmelidir Putin Hayranı Olduğu Sovyetler Birliği’nin Taktiğini Uyguluyor TÜRKMENLER, MUKAVEMET VE DİRENİŞ RUHUNU GÖSTERMELİDİR TÜRK MİLLETİ UYAN! DOĞU TÜRKİSTAN’DA SOYKIRIM VAR! İran Türklüğünün Esas Gayesi, Millî ve Siyâsî Kimliğimizin Yeniden İhyasıdır Olayların Sosyal, Siyasî ve Ekonomik Sebepleri Var ADI DEVLET OLSUN
McKinsey sadece bir makyaj malzemesi

McKinsey sadece bir makyaj malzemesi

KÜBAK Baş Ekonomisti Halil İbrahim Bayrakçı ile Yeni Ekonomi Programı kapsamında ABD merkezli McKinsey şirketi ile yapılan anlaşmayı konuştuk.

Hazine ve Maliye Bakanının açıkladığı ve Yeni Ekonomi Planı çerçevesinde ortak çalışacakları McKinsey şirketinin faaliyetleri nelerdir? Bize şirket hakkında genel bir bilgi verebilir misiniz?

McKinsey, Amerikan kökenli yaklaşık yüzyıllık, dünyanın dört önemli yönetim danışmalık şirketlerinden birisidir. Dünyanın diyorum çünkü hakikaten global bir firma. 130 civarı ülkede faaliyeti var. Bu ülkelerden birisi de Türkiye.

Birçok alanda yönetim danışmanlığı yapıyorlar. Finanstan vergiye, sivil toplum kuruluşlarından otomotiv sektörüne kadar bu danışmanlık faaliyetleri uzanıyor. McKinsey’in bu faaliyetlerinin yanında bir de ayrı olarak government consultancy dediğimiz, kamu danışmalığı etiketi var. Berat Albayrak’ın açıklamalarıyla birlikte bizi ilgilendiren bu kısım.

McKinsey bütün dünyadaki yerel ofisleriyle bu servisi de müşterilerine veriyor. Belediyelerden, bölgesel kalkınma politikalarına kadar birçok alanda kamu idaresine politika oluşturmalarında destek sağlanıyor.

Fakat geçmişte McKinsey’in faaliyetleri sırasında itibarına leke sürecek olaylar da var. Meşhur enerji şirketi Enron’un batmasındaki ihmali ve hatta ağır suçu, Güney Afrika’da karıştığı 700 milyon dolarlık yolsuzluk hikâyesi gibi.

McKinsey, Varlık Fonu’nun da kurulduğundan beri danışmalığını yapıyor mesela. Bu danışmanlığın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Hiçbir şey yapmadılar.” ifadesiyle bir işe yaramadığı da ortada.

Türkiye’de de faaliyet gösteren şirketin Türk Ekonomisini denetleme noktasında etkileri nasıl olur? Albayrak’ın açıkladığı ortaklık neyi ifade etmektedir? Siz Maliye Bakanının açıkladığı Yeni Ekonomi Programı (YEP) çerçevesinde kurulan Maliyet ve Dönüşüm Ofisi için uluslararası yönetim şirketi McKinsey ile yapılacak ortak çalışmalar hakkında ne düşünüyorsunuz?

İktidar, Bakan Albayrak’ın patronajında ekonomik krizle mücadele için bir program açıkladı. Orta vadeli Programın (OVP) ismini değiştirerek Yeni Ekonomik Program (YEP) adı altında krizle mücadele perspektifini ve hedeflerini sadece rakamsal olarak beyan etti.

Bu programın unsurlarından birisi de Maliyet ve Dönüşüm Ofisi. Bu ofisin temel görevi kamuda tasarruf tedbirlerini takip etmek, 16 bakanlığı bu tedbirler doğrultusunda takip etmek. 2019 yılı hedefi de 76 milyar TL tasarruf olarak açıklandı.

Bakanın açıklamalarından McKinsey’e bu ofisin faaliyetlerini kontrol görevi verildiğini anlıyoruz.

Ne yapacak McKinsey?

Maliyet ve Dönüşüm Ofisince belirlenen tasarruf hedeflerine, bakanlıkların uyup uymadığının raporlarını yazacak. 2019’da mali disipline uygun olarak 76 milyar TL’lik tasarrufun olup olmadığını dünyaya ilan edecek.

Eski AKP’li bakanlardan Beşir Atalay’ın damadı Ali Üstün’ün başında olduğu Türkiye McKinsey ofisinin görevi: Dünyaya Türkiye hükümetinin tasarruf tedbirlerini uyguladığını yani mali tedbirleri gerçekleştirdiğini ikna edici bir şekilde söylemek.

Özetle, bu bir borç tahsil ofisi değil, McKinsey’de böyle bir görevli değil. Sosyal medyada çok kullanılan bir şekilde Duyun-u Umumiye hiç değil. Zaten dünyada Duyun-u Umumiye vazifesini yapan başka bir kurum var onun adı da IMF. McKinsey değil… 

McKinsey’in ne bir yaptırım ne de denetleme gücü var. Sadece raporlar o kadar… Raporların ne kadar sağlıklı olduğunu tartışabiliriz ama konu bu değil.

Benim açımdan ise bu 76 milyar TL’lik tasarruf tedbirini iktidarın gerçekleştirmesinin hiçbir anlamı yok. Dolayısıyla McKinsey’in verdiği hizmetin kalitesinin de bir anlamı olmuyor.

Neden mi? 2018 bütçesine 762 milyar TL ile başladık, şimdi revize hali 821 milyar TL ve 72 milyar TL açık var ki bu sene başında gene tasarruf tedbirlerine başlamıştı iktidar.

2019 yılı için ise hedef bütçe 961 milyar TL ve hedeflenen bütçe açığı 80 milyar TL gibi. 76 milyarlık tasarruf başarılı olursa 80 milyar TL açık vereceğiz. Bütün program faiz dışı dengeyi 30 milyar TL artırmak üzerine kurulmuş ki bu bütçenin şimdiden kadük olduğunu söyleyebilirim çünkü gelir beklentisi akıl almaz derecede iddialı; tam 880 milyar TL. Vergi gelirleri beklentisi ise 756 milyar TL. Kimden bu geliri elde edecekler?

Bu ortaklığı geçmiş tecrübelere dayanarak bir ekonomik tetikçilik faaliyeti olarak değerlendirmemiz doğru olur mu?

Hayır doğru olmaz. McKinsey’le çalışılmasının amacı “Dış dünyaya mali tedbirleri uyguluyoruz. Borcumuzu ödemeye kabiliz ve ciddiyiz. Ciddiyetimizin göstergesi de buyurun McKinsey’in raporlarıdır.” demek. McKinsey bu noktada sadece bir makyaj malzemesi.

Asıl tartışılması gereken neyi makyajlıyorlar veya sorunu doğru tespit etti mi iktidar. İşte bu noktada sorun başlıyor. Çünkü iktidar hala yaşadığımız krizin bir likidite sorunu, kısa vadeli bir dalgalanma sorunu olduğunu iddia ediyor. Hâlbuki yaşadığımız kriz AKP yönetimiyle birlikte 16 yılda ekonomide meydana gelen yapısal sorun. Devasa bir reel sektör krizi bizi bekliyor ki yaşadığımız onca kur şoklarına ve iflaslara rağmen bence hala krize girmedik, sadece spazm geçirdik.

Reel sektörün ve ekonominin yeniden yapılandırılması ve bu yapılandırılma yapılırken de dünya standartlarının da ötesinde bir şeffaflık ve özgürlük zemininin iklim olarak yaratılması gerekiyor. Bu çözüme ise iktidarın yanaşabilmesi mümkün değil…

Diğer Söyleşiler