Söyleşiler

Türkiye, Meselenin İnsani Yönüyle İlgilenmelidir Putin Hayranı Olduğu Sovyetler Birliği’nin Taktiğini Uyguluyor TÜRKMENLER, MUKAVEMET VE DİRENİŞ RUHUNU GÖSTERMELİDİR TÜRK MİLLETİ UYAN! DOĞU TÜRKİSTAN’DA SOYKIRIM VAR! İran Türklüğünün Esas Gayesi, Millî ve Siyâsî Kimliğimizin Yeniden İhyasıdır Olayların Sosyal, Siyasî ve Ekonomik Sebepleri Var ADI DEVLET OLSUN
PAPA, KATOLİKLER İLE ŞİİLER ARASINDA BİR DİYALOG KURMAYA ÇALIŞIYOR

PAPA, KATOLİKLER İLE ŞİİLER ARASINDA BİR DİYALOG KURMAYA ÇALIŞIYOR

ODAP Direktörü Ali Semin ile Papa’nın Irak ziyaretini konuştuk.

Papa’nın 5-8 Mart tarihleri arasında gerçekleştirdiği Irak ziyareti hangi amaçlarla gerçekleştirilmiştir?

Papa, 15 aydır hiçbir ülkeyi ziyaret etmemesinin ardından ilk ziyaretini Irak’a yaptı. Bu ziyaretin ilk nedeni Irak Cumhurbaşkanı’nın kendisini davet etmesidir. Ayrıca bölgeye yönelik bir lobi faaliyeti de mevcut. Irak’ta Ezidiler ve Hristiyanlar ciddi sorunlar yaşıyorlardı. 2003’te Irak işgal edildiğinde nüfusu 26 milyondu. Hristiyan nüfusu ise 1.800.000 civarındaydı. 2020 yılına kadar Hristiyanların birçoğu Irak’tan göç etti. Bunu şöyle görmek lazım; nasıl 1948 yılında İsrail kurulduğunda Irak’taki Yahudiler buradan göç ettiyse, 2003’ten sonra da Hristiyanlar o şekilde göç etmek zorunda kaldılar çünkü baskı altında kalmışlardı. Sonuçta 2020 yılına geldiğimiz zaman resmi rakamlara göre 40 milyon nüfuslu Irak’ta 300.000 Hristiyan kaldı. Nedeni ise Ezidiler ile yaşadıkları çatışmalardan dolayı göç etmeleriydi. Kimisi Türkiye’ye geldi, kimisi Ürdün’e gitti, kimisi Avrupa’ya gitti ve Hristiyanlar dağıldılar. Yani Papa, 300.000 Hristiyan için Irak’ı ziyaret etti.

Irak’ta, resmi rakamlara göre 750 binden fazla insan Korona virüsüne yakalandı ve 13 binden fazla insan hayatını kaybetti. Gayrı resmî rakamlara göre ise bu sayının daha çok olduğunu söyleyebiliriz. Buna rağmen Papa’nın bu ziyareti gerçekleştirmesi oldukça dikkat çekici. Daha da önemlisi Vatikan’ın Irak büyükelçisinin de Korona virüsüne yakalanmış olmasına rağmen ziyaretin gerçekleşmiş olmasıdır. O da Papa ziyareti öncesinde hazırlıklar yaparken virüse yakalandı. Büyükelçinin kendisini yalnız bırakmasının sebebi hastalığa yakalanmış olmasıydı.

Şunu da belirtmekte yarar var ki; Papa’nın gezdiği kadar Şii lider Ali Sistani Irak’ı gezmedi. Ali Sistani 2003’den sonra Londra’yı gördü ama Bağdat’ı görmedi. Bağdat’ı bir Hristiyan lideri geziyor fakat bir Şii lideri gezmiyor ki bu oldukça ilginç. Papa; Bağdat’ı, Nasıriye’yi, Erbil’i, Musul’u ziyaret etti. Ali Sistani’nin göremediği şehirleri ve ilçeleri gördü. Bütün bu planın altında şu var: Irak’ta dinler arasında değil, mezhepler arasında yani Şiiler ile Katolikler arasında bir diyalog oluşturmak. Bunu şuradan da anlayabiliriz: Papa daha önce Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır’ı da ziyaret etti fakat bu ziyaretler Irak ziyareti kadar gündem olmadı. Ayrıca Irak’taki Necef kentinde Hristiyanlığın en eski kilisesi bulunuyor. Buranın 4-5 hatta 6 bin yıla kadar uzanan bir tarihi var. Bu yüzden burası Hristiyanlık için oldukça kutsal bir yer olmaktadır. Ancak geçtiğimiz yıllardaki Papa’nın ziyaret ettiği Mısır’da nüfusun %10’unu Kıptiler oluşturuyordu ve Kıptiler Arap Baharı’ndan sonra çok ciddi bir saldırıya uğradılar.

Papa, Birleşik Arap Emirlikleri’nde dinler arası diyalog (ittifak) anlaşması imzaladı. Bunlara rağmen bu ziyaretler Irak ziyareti kadar gündem olmadı. Ama Irak ziyaretine baktığımızda dikkat edilecek olursa Cumhurbaşkanı’nı ziyaret ettiği esnada siyasetten ziyade dinler arası değil, mezhepler arasında bir mesaj verdiğini görüyoruz. Ayrıca Papa, Ur antik kentini ziyaret etti. Bu antik kent Naziriye’nin 30-40 kilometre batısında bulunmaktadır. Burası 4500 yıl sonra ilk kez ışıklandırıldı ve buraya hayat geldi. Bundan sonra büyük ihtimalle burası bir müze haline getirilecek ve adeta ikinci bir Mısır Piramit’i haline gelecek. Birçok kaynakta yanlış olarak, Hz. Süleyman’ın doğum yeri olarak gösterilen Ur kenti aslında Hz. İbrahim’in doğum yeridir. Kentin önemi buradan gelir. Sonuç olarak bu ziyaret, Papa’nın mezhepler arasında yani Şiiler ve Katolikler arasında bir diyalog kurma planın adımıdır.

Papa’nın Bağdat’ı ziyareti, gezi esnasında cereyan etti. Asıl amacı Erbil’e gelmekti çünkü Papa’nın hedefi, Erbil’de yaşayan Hristiyanları ziyaret etmekti. Hristiyanların %70’i Kuzey Irak’ta yaşıyor. Yani Hristiyanlar Kürtlerin yanında yaşıyor ve Barzani de yıllardan beri Papa’yı Erbil’e bekliyorum diyor. Bugün, aslında Papa’nın Irak ziyareti değil, Erbil ziyareti tarihîdir.

Gerçekleştirilen ziyaret öncesinde Papa’nın Irak’ta yaşayanlara yönelik çeşitli dillerde mesaj yayınlanıp Türkmenleri görmezden gelerek Türkçe mesaj yayınlamaması ne ifade etmektedir?

Irak’ta; 300.000 Ezidi, 6.000.000’a yakın Kürt, 300.000 civarında da Hristiyan yaşamaktadır. Türkmenlerin nüfusu ise yaklaşık 3.000.000’dur. Biz maalesef ki lobi faaliyetlerini yapamadık. Papa, Irak ziyaretinden önce Iraklı mülteciler ile görüşmüştü. Demek ki Türkmenlerin Avrupa’da bir lobisinin olmaması ve diasporasının eksikliğinin sonucu Papa, Türkmenleri göremedi, tanıyamadı, bilemedi veyahut bilmemezlikten, görmemezlikten geldi. Türkmenlerin Avrupa’da, özellikle Vatikan’da bir temsilcisi olması lazım. Türkiye’nin de bunun arkasında olması ve bu lobi faaliyetlerini yürütmesi lazım.

Bu durum bize Türkmenlerin Avrupa’da ve Vatikan’da eksik kaldığını gösteriyor. Kürtler, Papa’ya burada Türkmenler de var, onları da kabul edin demez çünkü zaten Cumhurbaşkanı Kürt. Ezidiler ciddi anlamda bölgelerinden uzaklaştırıldı ama Türkmenler bunu daha çok yaşadı. Telafer’de ve aynı şekilde Musul’da da maalesef bu durum yaşandı. Hepsi güney tarafına gitti. Ezidiler kadar bu duruma ses getiremedik çünkü lobiciliği bilmiyoruz. Sesimizi dünyaya duyuramıyoruz. Türkiye’de bile Türkmenler hakkında yazı yazan kaç gazeteci var? Neredeyse yok.

Papa’nın Şii Merci Ali Sistani ile gerçekleştirdiği görüşme ne anlama gelmektedir?

Batı’nın artık Irak’a ilgi göstermesi lazım. Irak’ta beceriksiz bir ABD gerçeği var. Bu yüzden bu ziyaretin İngiltere’nin bir planı olduğunu düşünüyorum. Nedeni ise; ABD, Irak’ta çok ciddi anlamda başarısız oldu. İran’a sürekli siyasi ambargolar, askeri anlamda ambargolar uyguluyor. Haşdi Şabi meselesinde olduğu gibi Şiilere yönetim ve yetkiyi veriyor ama bir taraftan da Şiilerle mücadele ediyoruz diyor. İngilizler ise artık “Bu meseleyi ABD ile değil Avrupa ile beraber halledelim” diyor. Bu görüşme aynı zamanda bir nebze de siyasidir. Siyasi tarafı %70, dinî tarafı ise %30’dur. Batı diyor ki, İran’la ilişkimizi silahla değil, dinî diyalogla yürütelim. Yani barış içerisinde bir diyalog üzerinden İran’ı bölgede zayıflatalım. Bu durum Irak’tan başlayacak ama Ortadoğu’ya yayılacak. Bugünkü ziyaretin Yemen’de, Lübnan’da, Suriye’de etkisini göreceksiniz. Yani bu, kolay kolay bitmeyecek.

İngilizler, Irak’ı geçmişten beri çok iyi biliyorlar. 1914’ten beri İngilizlerin kontrolünde olan Irak hükümetleri mevcut. 1920 ile 1932 arasında zaten manda rejimi uygulandı. İngilizler bu zamana kadar uygulanan politikalara tahammül edemiyorlar. Asıl meseleleri Şiileri nasıl yanlarına çekecekleri. İşte burada, mezhepler arası diyalog devreye giriyor. Meseleyi bu şekilde devam ettirelim düşüncesindeler. Bu yüzden burada farklı bir boyut var. Açıkçası söylemek gerekirse İngilizler; askerî, akademik, siyasî değil mezhepler arası diyalog şeklinde devam edelim diyorlar. Bugün Irak’ta Keldânîler Hristiyanların %80’ini oluşturuyor ve bunların hepsi Katoliktir. Diğer %20’si Ermeni, Arap, Asurî şeklinde geçiyor. Papa, Katolikler ile Şiiler arasında bir diyalog kurmaya çalışıyor.

Papa’nın Irak ziyaretinin, İran tarafında rahatsızlık uyandırdığı söyleniyor. Bu rahatsızlığın sebepleri nelerdir?

İran’ın asıl rahatsızlığı şudur: Kum ile Necef arasındaki rekabetin sonucunda, Papa’nın Hamaney’i ziyaret etmemesidir. Hamaney, kendisini Şii dünyasının lideri olarak görüyor ama burada Necef, Şii dünyasının başkenti haline getirildi. Peki, Necef niye Şii dünyasının başkenti haline getirildi? Bir, Necef hiçbir zaman Batı karşıtı bir söylem geliştirmedi. İki, dolaylı olarak etkili olsa da hiçbir zaman Irak siyasetine doğrudan müdahil olmadığını bütün dünyaya gösterdi. Üç, Ali Sistani hiçbir zaman Irak’ın siyasi bir lideri olduğunu göstermedi. Dört, fıkıh meselesi. Irak’ta, teorik olanın pratiğe dönüştürülmemesi gösterildi. Beş, Irak’ta Arap Şiilerle Hristiyanlar arasında her zaman ilişki olmuştur. Sadece 1914’ten beri değil, asırlarca ilişkileri olmuştur. Şu andaki Ur kenti, Hazreti İbrahim’den beri 4500 yıllık bir Hristiyan gerçeğidir. Bunun için Irak’ın kültürel anlamda da çok önemli bir yerinin olduğunu söyleyebiliriz. İran’ın rahatsız olmasının sebebi: “Acaba Şiiler artık mezhep olarak uzaklaşır mı, acaba Şiiler Vatikan’a mı kayıyor? Necef ikinci başkent olabilir mi?” bunlar tartışma konusudur.

Diğer Söyleşiler