Söyleşiler

Türkiye, Meselenin İnsani Yönüyle İlgilenmelidir Putin Hayranı Olduğu Sovyetler Birliği’nin Taktiğini Uyguluyor TÜRKMENLER, MUKAVEMET VE DİRENİŞ RUHUNU GÖSTERMELİDİR TÜRK MİLLETİ UYAN! DOĞU TÜRKİSTAN’DA SOYKIRIM VAR! İran Türklüğünün Esas Gayesi, Millî ve Siyâsî Kimliğimizin Yeniden İhyasıdır Olayların Sosyal, Siyasî ve Ekonomik Sebepleri Var ADI DEVLET OLSUN
Şeffaflık en önemli unsur olmalıdır

Şeffaflık en önemli unsur olmalıdır

Amasya Üniversitesi Maliye Bölümü Öğretim Görevlisi Yusuf Pala ile Varlık Barışı düzenlemesini ve olası zararlarını konuştuk.

Maliye ve Hazine Bakanlığı’nın Varlık Barışı’na ilişkin yeni düzenlemesi neyi içeriyor? Varlık Barışı nedir?

Vergi ve diğer bazı alacakların yeniden yapılandırılmasına ilişkin 7143 sayılı kanunun 10. Maddesinin 13. Fırkası ile düzenlenen kanun hükümleri, ülkemizde geçmiş yıllarda da uygulama alanı bulan ve toplumumuzda Varlık Barışı olarak ifade edilen hükümleri kapsamaktadır. Buna göre tam mükellef gerçek ve tüzel kişilerin yurtdışı ve yurtiçinde bulunan para, döviz, altın, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile taşınmazlarının millî ekonomiye kazandırılması amaçlanmaktadır. Farklı bir anlatımla yurtdışında bulunan ve ülkemizde vergilendirilmemiş varlıkların cüz-i bir vergi karşılığında ülkemize getirilmesi ve yine yurtiçinde kayıt altına alınmamış varlıkların kayıt altına alınarak bilançoların güçlendirilmesi amacına yönelik bir düzenlemedir.

18/05/2018 tarihinde resmi gazetede yayınlanan 7143 sayılı kanununun Varlık Barışı olarak bilinen maddesi, gerçek ve tüzel kişilerin yurtdışındaki varlıklarının bildirimi ve sonrasında bu varlıkların Türkiye’deki banka ve aracı kurumlara transferi, yurtiçindeki varlıklarının vergi dairelerine beyanı ile kanuni defterlere işlenmesi, bunun yanında gerçek kişi ve kurumların, kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan kurumlara ilişkin iştirak hisselerinin yurtdışı satışından doğan kazançlarının, iştirak kazançlarının ve yine yurtdışında bulunan işyeri ve daimi temsilciliklerden elde ettikleri ticari kazançlarının Türkiye’ye transferi hükümlerini kapsamaktadır. Türkiye’ye transferi sağlanan ve kayıtlara alınan bu varlıklar için herhangi bir vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmayacağı ilan edilmiştir.

Buna göre tam mükellef gerçek ve tüzel kişiler, yurtdışında bulunan varlıklarını 30/11/2018 tarihine kadar Türkiye’de bulunan banka ve aracı kurumlara bildirip, bildirimi takip eden 3 ay içerisinde de Türkiye’ye getirmesi halinde sadece %2 oranında hesaplanacak bir vergi ödemesi karşılığında bu varlıkların serbest kullanım hakkını elde edeceklerdir.

Gerçek ve tüzel kişiler yurtiçinde bulunan varlıklarını da 30/11/2018 tarihine kadar vergi dairelerine beyan ederek kanuni defterlerine kaydettirebileceklerdir. Beyan edilen bu tutarlar üzerinden %2 oranında hesaplanacak vergi 31/12/2018 tarihine kadar ödenecektir. Kanuni defterlere işlenen bu varlıklar dönem kazancının tespitinde dikkate alınmayacak ve işletmeden çekilebilecektir.

Varlık Barışı kapsamında tam mükellefiyete tabi gerçek kişi ve kurumların kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan kurumlardan 31/10/2018 tarihine kadar elde ettiği iştirak kazançları, hisse senetlerinin yurtdışı satışından elde ettiği kazançlar ve yurtdışında bulunan işyeri ve daimî temsilciliklerinden elde ettiği ticari kazançları da gelir ve kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.  Bununla birlikte kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan kurumların tasfiyesinden doğan ve 31/12/2018 tarihine kadar Türkiye’ye transfer edilen kazançları da yine istisna kapsamında yer almaktadır.

Bu düzenlemenin Türkiye’ye olası zararları nelerdir?

Varlık Barışı uygulaması ülkemizde ilk kez yapılmamakta olup, yakın dönemde sıklıkla duyduğumuz bir uygulama halini almıştır. İlk bakışta ülkeye kaynak sağlaması, kayıt dışında bulunan varlıkların kayıt altına alınması gibi nedenlerle olumlu sonuçları olacaktır. Dövizle ilgili stresimizin yükseldiği bu dönemde gelebilecek varlık tutarı ölçeğinde de önemli bir fayda sağlayacaktır. Bununla birlikte uzun vadede vergi ödeme kültürünü zayıflatacağı muhakkaktır. Son dönemlerde yaklaşık 4 -5 senede bir ülkemizde Varlık Barışı uygulamasına gidildiği görülmektedir. Bu durum yasalara uygun mali işlemler gerçekleştiren ve gönüllü olarak zamanında vergisini ödeyen vatandaşların cezalandırıldığı yönündeki olumsuz algıyı pekiştirmektedir. Bu türden uygulamaların düzenli hale gelmesi ilerleyen dönemlerde yeni uygulama beklentilerini besleyeceğinden mükelleflerin kayıt dışına yönelmesine yol açabilecektir. Bu da kısa vadede elde ettiğiniz girdinin uzun vadede misliyle çıkmasına sebebiyet verebilir.

Varlık Barışı uygulamasında yukarıda da belirttiğimiz üzere herhangi bir kaynak sorgulaması yapılmayacağı ve vergi incelemesinde bulunulmayacağı garantisi verilmektedir. Bununla birlikte 18/08/2018 günü Resmî Gazete’de yayınlanan tebliğ ile Varlık Barışı kapsamında Türkiye’de bildirim yapacak kişi ile yurtdışından varlığını transfer edecek kişinin farklı kişiler olabileceği hükmü 7143 sayılı kanunun genel tebliğine eklenmiştir. Varlık Barışı kapsamında gerek kaynak sorgulaması yapılmaması durumu gerekse son ekleme ile varlık transferi yapan kişi ve bildirimde bulunan kişinin farklı kişiler olabileceği hükümleri, kara paranın aklanması ile ilgili endişeleri akla getirmekte ve bu konudaki eleştirilerin yükselmesine sebep olmaktadır. Son değişikliğe neden ihtiyaç duyulmuştur, şeklinde yönelebilecek bir soruya yetkililer sanırım şöyle yanıt verecektir; kanundan yararlanmak isteyen ancak kimliklerinin saklı kalmasını isteyen kişileri teşvik etmek veya yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın ailelerine yönelik varlık transferlerini kolaylaştırmak amaçlı bir düzenlemedir. Düzenlemenin amacı böyle dahi olsa ilgili yasa üzerindeki olumsuz düşünce ve endişeleri arttırdığı görülmektedir. Ülkemize yönelik ekonomik saldırıların yoğunlaştığı ve ABD tarafından ekonomik yaptırımlara maruz kaldığımız son dönemdeki gelişmeleri de dikkate aldığımızda, farklı algılar oluşturabilecek uygulamalardan uzak durmak gerektiği kanaatindeyim. Ülkemiz ekonomisinin içinden geçtiği zorlu virajda şeffaflık bizim en güçlü siperimiz olmalıdır. Şeffaflıktan uzak uygulamaların endişeleri arttıracağı ve operasyona açık alanlar bırakacağı muhakkaktır. Bu sebeple Varlık Barışı’ndan yararlanan kişi ve kurumların uygulamayı takiben şeffaf bir biçimde kamuoyu ile paylaşılması yükselen kaygıları giderebilir. Aksi halde belli belirsiz suçlamalarla karşılaşma riskini üzerimizde taşımış oluruz.

Varlık Barışı’nın AKP bağlantılı sermayeyle alakası var mıdır?

Varlık Barışı’nı da kapsayan 7143 sayılı kanun 18 Mayıs 2018 tarihinde yasalaştı. İçerisinde vergi affından, stok affına birçok düzenlemeyi barındıran bir kanun olarak yürürlüğe girdi. Öncelikle bu kanunun Resmî Gazete’de yayınlandığı dönem dikkate alındığında yaklaşan seçim dönemi sebebiyle gündeme geldiğini düşünüyorum. Tabi ki ülkemizin ekonomik ihtiyaçları ve kaynak temini gerekliliği de bu kanunun çıkışında önemli bir etkendir. Varlık Barışı kanununu yararlananlar açısından değerlendirmenin henüz erken olacağı kanaatindeyim. Zira elimizde net veriler olmadan bu konuda yapacağımız yorumlar ancak bir tahmin niteliğinde olabilir. Bu sebeple bu konuda net bir şey söylemek henüz mümkün değildir. Ancak şunu ifade edebilirim ki 16 yıllık kesintisiz bir iktidar döneminde Varlık Barışı gibi bir uygulamadan yararlanacak sermaye gücünü elinde bulunduranların iktidar çevresi dışında olabileceğini düşünmek de pek mümkün gözükmemektedir.

Diğer Söyleşiler