Senan Kazımoğlu

Tüm yazıları
...

Azerbaycan’ın Mefkûre Yolu

Senan Kazımoğlu

Selamünaleyküm

Bizim hem millî, hem dini geleneğimizde iletişim ilk olarak Allah’ın selamıyla başlar. Bu yazı benim Millî Devlet gazetesindeki ilk yazım. Bundan sonra inşallah gücüm yettiği müddetçe belirli aralıklarla yazmaya çalışacağım. Her şeyden önce Millî Devlet gazetesinde yazı yazmak benim için iftihar vesilesi olduğunu ifade etmeliyim. Bana bu iftiharı yaşatan gazete yönetimine de ayrıca teşekkür ederim.

Peygamberimiz (s.a.s), “Bismillah her hayrın başıdır” buyurur. Ben de bu uzun girişten sonra Bismillah diyerek yazıya başlıyorum.

Geçenlerde bir akrabamın sosyal medyada bir paylaşımını gördüm. Paylaşım bir kitap alıntısıydı. Kitabın yazarı önce gençleri etkileyen rap grubu solistiyken sonra da yazarlığa soyunan birisi. Yani normalde yazarın kim olduğu veya neyle uğraştığı beni pek alakadar etmiyor. Ancak toplum içerisindeki popülerliğini dikkate alarak yazdıkları ve söyledikleri maalesef insanlar, bilhassa da gençler içerisinde etkili olabiliyor. Peki, nedir paylaşılan o alıntı? Önce alıntıyı Türkiye Türkçesi’nde aktarayım, sonra cevabını söyleyeyim. Alıntıyı olduğu gibi paylaşıyorum:

“Azerbaycan’ın ideolojisi yoktur. Bakın, elimizde tek bir fikir var. Karabağ’ı geri almak. Başka hiçbir şey. Azerbaycanlıları birleştiren başka hiçbir şey yok. Şimdi Karabağ’ın geri döndüğünü hayal edin. Evet… Peki sonra? Sonra ne yapacağız. Kalkınmak mı? Bu ideoloji olabilir mi? Kalkınma... Demokrasi? Ya da ne? Azerbaycanlılar ne istiyor? Kendileri biliyorlar mı? Hayır. Azerbaycan bazen geriye gidiyor, bazen ileriye, bazen yerinde sayıyor. Bazen de İslam’a dönüyor, Bazen yayında soyunuyor. Bazen Türk devleti olduğunu söylüyor, bazen de laik olduğunu söylüyor.”

Şimdi alıntıyı ele alalım. Gerçekten de Azerbaycan’ın ideolojisi yok mu? Hakikaten mi Azerbaycan’ın tek fikri ve ülküsü Karabağ mıydı? Ya da yazarın belirttiği gibi Azerbaycan bu kadar tutarsız bir ülke mi?

Azerbaycan’ın tarih şuuruyla mayalanmayanlar, bu toprağın değerlerine, kültürüne, havasına, suyuna, insanına aşık olmayanlar, kısacası Azerbaycan’ı tanımayanlar için Azerbaycan’ın mefkûresini sadece Karabağ olarak görebilirler, ancak Azerbaycan ülküsü Karabağ’a sığdırılamayacak kadar büyüktür. Bu mefkûre yolu Azerbaycan’ın son büyük hükümdarı Nadir Şah Afşar’dan Genceli Cevat Han’a, Cumhuriyetinin kurucusu Mehmet Emin Resulzade’den Bağımsızlık Harekatı Lideri Ebulfez Elçibey’e uzanan bir yoldur. Azerbaycan’ın mefkûre yolu Türkiye ve Türkistan arasında koparılan sinir ucunu birleştirecek Büyük Azerbaycan yoludur. Bu yolu sistemleştirerek Azerbaycan’ın Millî Mefkûresi olarak ortaya koyan Azerbaycan Bağımsızlık Harekatının Lideri Ebulfez Elçibey’dir. Elçibey’in ölümünden kısa bir süre önce bu ülküyü sistematik hale getirerek “Milletleşme, Devletleşme, Bütünleşme” şiarıyla duyurdu.

Elçibey’e göre Azerbaycan mefkûresinin ilk basamağı “Milletleşme” olmalı. Milletleşmedeki amaç, Azerbaycan Cumhuriyetinin sınırları içerisinde ve dışında yaşayan Azerbaycan Türklerinin tamamında “Türk” millî kimliğinin uyandırılmasıdır.

Ülkü yolundaki ikinci basamak, Azerbaycan’ın kuzeyindeki gibi güneyinde de millî bir Azerbaycan devletinin kurulmasıdır.

Üçüncü ve sonuncu basamak ise tüm Türk Dünyasının birliğini oluşturacak Azerbaycan bütünlüğünün sağlanması ve Azerbaycan’ı tek bir devlet çatısı altında birleştirilmesidir. Bu aynı zamanda Türk Birliğine açılan kapıdır. Elçibey bunun için diyordu: “Turan’a giden yol birleşik Azerbaycan’dan geçer” diye.

Bu kadar büyüklükte bir ülküsü olan Azerbaycan’a “ideolojisi yoktur” demek veya Azerbaycan’ı tutarsızlıkta itham etmek ya cehalet ya da şuursuzluktur.

Selam ile başladığım yazıyı Azerbaycan’ın Millî Şairi Halil Rıza Ulutürk’ün şiiriyle bitirmek istiyorum:

Çekil, çekil, ey gesbikar (cani)
Men bu asrın gür sesiyim
Gerek değil sıska bulak (çeşme)
Men ummanlar teşnesiyim (ummanlara susadım)