Senan Kazımoğlu

Tüm yazıları
...

CUMHURBAŞKANI OLMAK İSTEMEYEN ELÇİBEY

Senan Kazımoğlu

Türk milletinin yetiştirdiği öyle insanlar vardır ki, bu insanlar ömrünü, hayatını milletine adamış ve bu yolda her şeyini feda etmiştir. Bu insanlar gerektiğinde istikbalini hiçe saymış ve kendisini bile-bile ateşe atmıştı. Türk milletinin yetiştirdiği bu dava adamlarının birisi de Azerbaycan Bağımsızlık Harekatının Lideri ve İkinci Cumhurbaşkanı Ebulfez Elçibey’dir. Hayatını, vatanı Azerbaycan ve Türk milletine harcayan bu yiğit insan makam ve mevkini hep millete hizmet aracı olarak görmüş, gerektiğinde kendi istikbalini düşünmeden her şeyini feda etmiştir. Benim bunları yazmama sebep olan mesele Ebulfez Elçibey’in daha Cumhurbaşkanı olmadan 25 Mart 1992 yılında Azerbaycan meclisinde yaptığı konuşmadır. Konuşmaya gelmeden önce size konuyu anlayabilmeniz için o zamanki durumu özetlemek istiyorum. Hocalı Soykırımı sonrasında 6 Mart 1992 tarihinde Azerbaycan halkının tepkisiyle Cumhurbaşkanı Ayaz Mutalibov istifa verdi. Ayaz Mutallibov’dan sonra Cumhurbaşkanlığı görevine vekaleten Azerbaycan Tıp Üniversitesi’nin Rektörü Yakub Memmedov getirildi. Bazı siyasi çevrelerden en yakın zamanda yeni bir Cumhurbaşkanı seçilmesi gerektiği baskısı yapılıyordu. Azerbaycan'ın en güçlü partisinin lideri olan Elçibey ise yeni Cumhurbaşkanı yerine meclisteki partilerden müteşekkil ortak bir hükümet kurulmasını savunuyordu. İşte bahsi geçen konuşma da bu tartışma sırasında yapıldı. Konuşmanın aynısı size aktarıyorum:
“Cumhurbaşkanı seçmek için acele ediyorsunuz. Seçin, fakat üç ay sonra seçeceğiniz cumhurbaşkanını bir yıl sonra devireceksiniz. Bu böyle olacaktır başka türlü mümkün değil. Cumhurbaşkanı yalnızca cumhurbaşkanını elde tutmanın mümkün olduğu ülkelerde seçilir. Halk Cephesi’nin veya herhangi bir gücün onu deviremeyeceği bir ülkede... Öyle bir altyapı oluşturulmalı ki hem cumhurbaşkanını koruyabilsin hem de cumhurbaşkanı haddini aşıp diktatöre dönüşmek istediğinde onun önüne geçebilsin. Bu, hükümetin alfabesidir.
Yönetimin üç fonksiyonu vardır: biri kanun kararı alır; biri icra eder, istediği zaman bağımsız bir şekilde icraya itirazını bildirir, tekrar değerlendirilmesini talep eder; biri de bağımsız mahkemelerdir ki diğer ikisinin faaliyetini denetler. Aksi takdirde kimse kimseden, en başta da kanundan korkmaz ve herkes istediğini yapar. Eğer bu altyapı oluşturulmazsa her kimi seçecekseniz seçin; en ruhani kişiyi seçin, o ruhaninin etrafına toplanacak kişiler hep bir ağızdan “Sen bizim büyüğümüzsün, sen öne çık.” diyecek ve böylece onu da yoldan çıkaracaklardır. Bunun önüne geçecek hiçbir enstitü bulunmamaktadır”
Fakat ne Cumhurbaşkanı Vekili Yakub Memmedov, ne de meclisteki vekiller Elçibey’i anlayamadılar. Sonuç olarak 25 Mart 1992’de meclis 7 Haziran 1992 tarihine seçim kararı aldı.
Elçibey seçimi engelleyemeyince, seçime Azerbaycan Halk Cephesi’nin başka aday ile katılmasını savundu. Fakat hem dıştan gelen tehlikeler hem de parti içerisinden ve aydınlardan gelen yoğun talep ve de Türkiye Cumhuriyeti yönetiminin adaylığı yönündeki ısrarı sonucunda Cumhurbaşkanlığına aday olmak mecburiyetinde kaldı.
Fakat Elçibey sık sık yakın çevresine milli kurum ve milli kadrolar oluşmadan Cumhurbaşkanlığı seçimine gidilmesini istemediğini belirtiyordu. Elçibey’e göre de bunun için en az 3 yıl gerekirdi.
Durum tam da Elçibey'in dediği gibi oldu. Elçibey 3 ay sonra yapılan seçimden galip olarak ayrıldı. Fakat diktatör olmayı başaramayan Elçibey’e seçim konusunda karşı çıkanların bazıları, tam 1 yıl sonra onun devrilmesine vesile oldular.
Elçibey'in buradaki fedakarlığı gelecekte belki de çok rahat bir şekilde Cumhurbaşkanlığına gelebileceği halde o acı reçeteyi kabul etmiş ve devrileceğini bile bile Cumhurbaşkanı olmuştu. Ancak görevde uzun süre kalamayacağını bildiği için en kısa sürede geniş zamana yayılması gereken hayati sayılabilecek adımları hızlıca attı. Bundan dolayı Elçibey bazılarına göre romantik veya siyaset ile bağdaşmayacak uygulamalar ile itham edildi. Ancak işin aslı budur.