Senan Kazımoğlu

Tüm yazıları
...

TOPRAK BÖLÜNDÜ RUH BÜTÖV KALDI

Senan Kazımoğlu

Daha önceki yazılarımda ara ara değindiğim bir mesele var ki o da bugün “Bütöv Azerbaycan” dediğimiz, tarihî Azerbaycan topraklarının Ruslar tarafından ikiye bölünmesidir.

Evet, plan daha önceleri başlasa da 1828 yılında Ruslar tarafından Azerbaycan’ın ikiye bölünmesi tamamlanmıştır. O günden bu yana Azerbaycan, ikiye ayrılmış durumdadır. Daha sonrasında Rusların eline geçen kuzey kısmında bir Ermeni devleti kurulmuş diğer bazı topraklar ise Gürcistan’a ve doğrudan Rusya'ya bağlanmış olsa da bugün bu bölgenin büyük kısmında bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti bulunmaktadır. Güney kısmı ise o tarihten günümüze kadar İran işgali altında kalmıştır. Ancak Ermenistan hariç eski Azerbaycan topraklarında hâlâ Azerbaycan Türkleri yaşamlarını sürdürmektedir.

Ben bu konuyu anlattığımda arkadaşlarım bana Azerbaycan dışında kalanların bizimle olan yakınlıklarını, geleneklerini, konuşma ağızlarını soruyorlar. Şunu net olarak söyleyebilirim ki aradan geçen onca yıla rağmen aramızda neredeyse hiçbir şey değişmemiştir.

Biz hâlâ Azerbaycan’ın güneyiyle, Gürcistan’daki ve Rusya’daki Derbent bölgesinde yaşayan Azerbaycan Türkleriyle sanki hiç ayrılık yaşanmamış gibi konuşuyor, sohbet ediyor ve rahatça anlaşıyoruz. Bunca uzun zamana rağmen geleneklerimizde büyük değişiklikler olmamıştır. Elbette küçük, çok cüz’i farklılıklar vardır. Bugün Konya ile Karaman arasında bile farklar mevcuttur. Ancak bu farklılıklar göze batacak seviyede değildir.

Bugün biz nasıl Şehriyar’ın şiirlerinde anlatmak istediklerini anlayabiliyorsak aynı şekilde güneydekiler de Bahtiyar Vahabzade’yi bizim anladığımız gibi anlayabiliyor. Azerbaycan’daki Türk kültürü o kadar sağlam yerleşmiştir ki aradaki sınırlar, farklı rejimler ve toprak bölünmeleri olsa da ruhumuz bütöv kalmıştır.

Evet, bugün Azerbaycan’ın toprakları paramparça olabilir, ancak ruhu ve maneviyatı tamdır.

Bunu merhum Elçibey de “Bütöv Azerbaycan Yolunda” kitabında şöyle ifade ediyor:

“Azerbaycan halkı, Azerbaycan toprakları zorla bölünmüş, zorla parçalanmıştır. Ancak bu halk hiçbir zaman manevi ve kültürel birliğini kaybetmemiştir. Bugün hiçbir Tebrizli, Erdebilli, Hemedanlı, Urumiyeli, Zencanlı… ‘Mirze Elekber Sabir bizim değil, Üzeyir Bey Hacıbeyov bizim değil, Mehmet Emin Resulzade bizim değil’ diyemez; aynı şekilde hiçbir Bakülü, Genceli, Nahçıvanlı, Şuşalı, Şekili de ‘Settar Han bizim değil, Hiyabani bizim değil, Pişevari bizim değil, Şehriyar bizim değil’ diyemez. Bunu hiç kimse söyleyemez!

Biz tek bir milletiz. Hiyabaniler, Sabirler, Settar Hanlar, Üzeyir Beyler, Şehriyarlar, Resulzadeler vatanın — Bütöv Azerbaycan’ın — onurlu evlatlarıdır. Onları sadece bir bölgeye ait göstermek büyük bir yanlıştır.

Bizim bölünmemiz daha çok siyasi-idari ve ekonomik bir bölünmeydi. Asla manevi bir bölünmemiz olmadı, kültürel bir bölünmemiz olmadı, edebî bir bölünmemiz olmadı, dilde bir bölünmemiz olmadı. Bunların hepsi gösteriyor ki, hiç kimse bizi birbirimizden ayıramaz!”

Yazımı Bahtiyar Vahabzade’nin Azerbaycan’ın bölünmesine dair yazdığı “Gülüstan” poemasından bir parçayla bitiriyorum:

Ağalar bilmedi birdir bu torpak,
Tebriz de, Bakı da Azerbaycandır.
Bir elin ruhunu, dilini ancaq
Kağızlar (kağıtlar) üstünde bölmek asandır (kolay