Senan Kazımoğlu

Tüm yazıları
...

TÜRKİYE-İSRAİL SAVAŞINDA AZERBAYCAN’IN TARAFI

Senan Kazımoğlu

Son zamanlarda Türkiye’de Azerbaycan ile ilgili garip algılarla karşılaşıyoruz. Bu propagandalar arasında biri özellikle dikkat çekiyor: Bize dost olmayan belli gruplar tarafından ara ara ısıtılarak servis edilen algıya göre, olası bir Türkiye-İsrail savaşında güya Azerbaycan, İsrail’in tarafında olacakmış. İlk başlarda bu konuyu ciddiye almadığım için yazmayı hiç düşünmedim. Ancak son günlerde bu mesele yeniden gündeme getirilip yakın çevrem tarafından bana sorulmaya başlanınca bu konuda kalem oynatmayı uygun gördüm.

Öncelikle şunu söyleyeyim ki Azerbaycan siyasi olarak denge politikasını gözetir. Yani genellikle tarafsız kalarak iki tarafla da iletişimini sürdürür. Bunun istisnası sadece iki ülkedir: Türkiye ve Pakistan. Onun dışında Azerbaycan tüm ülkelerle eşit seviyede ilişki kurar. Dolayısıyla İsrail ile de Azerbaycan’ın bir iletişimi vardır. Ancak buna rağmen, İsrail’in Filistin’deki katliamlarında açık şekilde Filistin lehine kararlar da almıştır. Hatta BM’deki son oylamada Azerbaycan, Filistin lehine ve İsrail aleyhine oy kullandı. Yani Azerbaycan’ın İsrail siyaseti, sadece normal politika gereği yapılan iş birliğidir.

Konumuza dönecek olursak; Azerbaycan için İsrail diğer dünya ülkelerinden biri konumundadır. Ancak Türkiye, Azerbaycan’a kardeş ve dünyadaki en yakın müttefik ülkedir. Sadece devlet olarak değil, Azerbaycan Türkleri olarak da her zaman parçası olmaktan iftihar ettiğimiz Türk milletinin yanında olduk, bundan sonra da olacağız. Buna tarih de şahit, dünya da.

Bunu defalarca ispat ettik. Mevzu Türkiye olunca Azerbaycan Türklerinin gözü kimseyi görmez; varını yoğunu, canını, malını, evladını Türkiye yolunda feda etmekten çekinmedi, asla da çekinmeyecek. Osmanlı, Rus destekli Balkan devletleriyle savaşırken, Rusya egemenliğindeki Azerbaycan Türklerinin gizlice teşkilatlanıp Türk milletinin yardımına koşmaları bundandır. Azerbaycan’ın millî şairi Ahmet Cevat’ın Balkan Savaşı’nda Türk ordusunun bir ferdi olarak savaşması bunun göstergesidir. Çanakkale’de, Bakülü 18 yaşındaki Hasan Oğlu İbrahim gibi 3000’den fazla Azerbaycan Türkü’nün şehit olması da aynı meselenin sonucudur. Ruslar tarafından Bakü’ye getirilen Türk esirlerine varını yoğunu feda etmenin sebebi de budur. Yine Türk milleti zora düşünce, düşman devletin egemenliğinde olsak bile hem savaş sonunda hem de Millî Mücadele döneminde teşkilatlar kurarak Türkiye’nin yardımına koşmamız aynı sebeptendir.

Bazıları “Azerbaycan, İsrail’e yardım edecek” iddiasında bulunuyor. Biz bağımsız değilken, üstelik Türkiye ile savaş halinde olan Rus işgaline rağmen Türkiye için can vermişiz, mal vermişiz, evlat vermişiz ama Türkiye’yi yalnız bırakmamışız. Şimdi bağımsız olduğumuz bir dönemde mi bu kalleşliği yapacağız? Vallahi buna inananlar Azerbaycan’ı zerre kadar tanımıyor, Azerbaycan’daki Türkiye sevgisinden haberdar değiller.

Diyebilirsiniz ki: “Onlar tarihte kaldı, şimdi Azerbaycan öyle değil.” Ancak bu düşünce de yanlıştır. Yakın tarihimizde yaşananlar, Azerbaycan Türklerinin Türkiye’ye olan sevgisini apaçık ortaya koyuyor. İster FETÖ darbesinde, isterse de Türkiye’nin Suriye operasyonlarında en büyük ve en erken destek yine Azerbaycan’dan geldi. Barış Pınarı Harekâtı’nda tüm dünya, hatta bugün bazılarının “kardeş” dediği birçok ülke Türkiye’yi şiddetle kınarken, ilk resmi desteği Azerbaycan Cumhuriyeti verdi.

Sadece Azerbaycan’da değil; Avrupa Parlamentosu başta olmak üzere katıldığı tüm uluslararası platformlarda Azerbaycan, koşulsuz olarak Türkiye’ye destek verdi. Yalnızca savaşlarda da değil, Türkiye’de yaşanan doğal afetlerde de Türkiye’nin acısını kendi acısı bildi. Azerbaycan tarihinin en büyük yardım kampanyası, biri 1917’de, diğeri 2023’te olmak üzere iki kez yapıldı. 105 yıl arayla yapılan bu iki kampanyanın da adresi Türkiye’ydi. Azerbaycan Türkleri tüm imkânlarıyla seferber oldu. Emekli maaşından başka geçimi olmayan yaşlılar bile paralarını Türkiye’ye yolladı. Çocuklar yıllardır biriktirdikleri kumbaralarını Türkiye’ye bağışladılar.

Bugün bile Azerbaycan Türkleri için kutsal sayılan şehitliklerde, şehit mezarlarında ve resimlerde Azerbaycan bayrağının yanında Türkiye bayrağı dalgalanıyor. İkinci Karabağ Savaşı’nda kurtarılan her karış toprağa Azerbaycan ile Türkiye bayrakları asıldı. Savaşta şehit olan askerlerimiz Azerbaycan ve Türkiye bayraklarıyla uğurlandı. Yine yangınlar sırasında Türkiye’ye gelen Azerbaycan itfaiyecileri, evlerden ilk olarak Türk bayraklarını öperek aldılar.

Yanlış anlaşılmasın, bunları anlatırken asla başa kakmak gibi bir niyetim yoktur. Çünkü aynılarını, hatta fazlasını Türkiye de bize yapmıştır ve bundan sonra da yapacaktır. Anlatmak istediğim şudur: Ortada bu kadar yaşanmış örnekler varken hâlâ Azerbaycan’ın Türkiye’yi yalnız bırakacağı düşünülüyorsa ya Azerbaycan’ı tanımıyordur ya da maksadı farklıdır.

Yazıyı, Azerbaycan Halk Şairi Bahtiyar Vahabzade’nin Türkiye için yazdığı şiirin dizeleriyle sonlandırıyorum:

Durur yüreğimde goşa (çift) dağ kimi,
Ana Vetenimle (vatanım) Ata Vetenim.
Senin ayağına bir taş değdi mi,
Bakü’de yüreğim kanıyor menim.

Sen gökte, sen yerde zafer çalanda (kazandığında),
O zafer bizimdir, senin hem menim.
Sen büyü, sen ucal (yücel), sen ucalanda,
Men de ucalıram Türkiyem menim